Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
Akıl Hastalığının Ceza Ehliyetine Etkisi

Akıl Hastalarının Cezai Sorumluluğu

Cezai Ehliyet Nedir?

Ceza Ehliyeti kişinin kusur yeteneğinin olup olmamasına göre belirlenmektedir. Kişinin cezai ehliyetinin yani kusur yeteneğinin varlığı değerlendirilirken iki unsur beraber olmalıdır.

İrade Yeteneği: Kişinin davranışlarının gideceği yönü bilerek, bunu kavrayarak hareket edebiliyor olmasıdır. Davranışlarını yönlendirme yeteneği demek doğru olur.

Algılama Yeteneği: Kişinin meydana getirdiği davranışın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğidir.

Bu iki kavramdan birinin yokluğu halinde veya azalması durumunda kişinin cezai ehliyeti tam değil demektir. Cezai ehliyetinin tam olması için hem “algılama” hem de “irade” yeteneğinin mevcut olması gerekir.

Türk Ceza Kanununun 32. Maddesine göre irade ve algılama yeteneklerinden birinin bulunmaması durumunda kişinin cezai ehliyeti bulunmadığı kabul edilir. Dolayısı ile bu durumda işledikleri suçlar sebebiyle cezaya hükmolunmaz.

Yine aynı madde düzenlenmesinde yer aldığı üzere kişinin “algılama” ve “irade” yeteneklerinde azalma olması halinde cezai ehliyetinin eksik olduğu kabul görür. Cezai ehliyeti eksik olanlar hakkında ceza indirimi uygulanır. Bunun yanı sıra mahkemenin verdiği hapis cezasının güvenlik tedbirine çevrilmesi de mümkündür. Ör: Akıl Zayıflığı

Akıl Hastasının Suç İşlemesinin Cezası

Ceza sorumluluğunu azaltan ya da ortadan kaldıran nedenler mevcuttur. Bunlar failin iradesini, algılama yeteneğini etkileyen ve onun şahsında var olan sebeplerdir. Bunlara örnek olarak akıl hastalığını vermek mümkündür.

Bir suçlunun akıl hastası olup olmaması ceza hukuku bakımından oldukça önemlidir. Suç işleyen kişinin akli durumun ne olduğu ona verilen cezanın tayininde önemli rol oynar.

Çevresine karşı uyum sorunu olan akıl hastalığı hareket serbestisini ve kusur yeteneğinin ortadan kaldıran bir haldir. Bu sebeplerle Akıl hastası bir kişinin fiili suç olarak nitelendirilemez.  Ve faile ceza verilmez fakat emniyet tedbiri uygulanır.

Akıl Hastalığı Sayılan Haller

Suç failinin tam akıl hastası olup olmadığı uzman hekim tarafından tespit edilecektir. Akıl hastalığının failin isnat yeteneğini kaldıracak derecede olması gereklidir. Akıl hastalığı fiilin işlendiği zaman mevcut olmalıdır. Suçun işlenmesinden sonra oluşan akıl hastalığının cezai sorumluluk açısından bir etkisi yoktur.

Akıl Hastasının Suç İşlemesi Durumunda Hastalığın İspatı

Failin suç işlemesi durumunda polis akıl hastalığını tespit edebileceği gibi kişinin de akıl hastası olduğunu iddia etmesi mümkündür. Böyle bir kuşku halinde sanığı, derhal akıl hastalığı uzmanı muayene eder. Sanığın sevk edildiği uzman hekim muayenesi sonucunda sanığın akıl hastalığı etkisi altında olduğu belirlenirse bu durumda sanığın hastalığının derecesinin tespiti için gözlem altına alınması mümkündür. Sanık Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine veya Adli Tıp kurumuna sevki gerçekleşir. Bu kurumlardan gözlem sonrası gelen raporda hastalığın kişinin ceza ehliyeti bulunup bulunmadığı yazar.

Failin kısmi akıl hastası olduğu kurumdan gelen raporla belirlenirse verilen ceza indirilecektir.

1)    Akıl Hastalığında Tek Hekim Raporuyla Karar Verilemez

Akıl hastalığının varlığının ve varsa derecesinin değerlendirmesi Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde veya Adli Tıp Kurumunda gerçekleştirilir. Ancak belirtmek gerekir ki tek hekimin verdiği rapora göre hüküm kurulması doğru değildir.

2)    Devlet Hastanesi Raporu İle Akıl Hastalığı veya Zayıflığı Teşhis Edilemez

Kişinin akıl hastalığı ve zayıflığını teşhis edecek kurumlar Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi veya Adli Tıp kurumudur. Bunun haricinde herhangi bir devlet hastanesinin bu yönde verdiği rapor Yargıtay’ın da kararı doğrultusunda dikkate alınmaz.

3)    Raporlar Arasında Çelişki Halinde Adli Tıp Genel Kurulundan Rapor Alma Zorunluluğu

Bahsedildiği üzere kişinin kıl sağlığının tespiti yetkisi Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi veya Adli Tıp kurumuna aittir. Bu iki yerden gelen raporda çelişki olması durumunda Yargıtay’ın kararı doğrultusunda Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınması gerekir. Bu raporun sonucuna göre hukuki durumunun takdiri sağlanır.



Şimdi ara