Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
Arabuluculuk Nedir?
İçindekilerGizle

  1. Arabulucu Kimdir? Nasıl Arabulucu Olunur?
    1. Tüketici Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk
    2. Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk
    3. İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk
  2. Arabuluculuk Bürosuna Başvurulması Halinde İş Davalarında Zamanaşımı
  3. İş Davalarında Arabuluculuk Başvurusu Nereye ve Nasıl Yapılır?
  4. İş Davasının Arabuluculuk Yoluyla Çözülmesi Ne Kadar Sürer?
  5. Arabuluculuk Toplantısına Katılmayan Tarafın Hukuki Sorumluluğu Nedir?
  6. İş Hukuku Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Ücretinin Ödenmesi
  7. Arabuluculuk Aşamasından Sonra İş Mahkemesinde Dava Açılması
  8. İhtiyari Arabuluculuk: Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulabilir?
  9. Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulmaz?
  10. Arabuluculuk Sürecinde Tarafların Hak ve Yükümlülükleri Nelerdir?
    1. Arabuluculuk Sürecinde Gizlilik İlkesi
    2. Arabuluculuk Uygulamasında Eşitlik ve İradilik İlkesi
    3. Arabulucunun Seçimi, Tarafsızlığı ve Arabuluculuk Sürecinin Yürütülmesi
    4. Arabuluculuk Neticesinde Tarafların Anlaşması (Arabuluculuk Kanunu md.18)
  11. Arabuluculuk Anlaşmasına İcra Edilebilirlik Şerhi
  12. Arabuluculuk Konusu Beyan veya Belge Davalarda Kullanılamaz
  13. Arabulucunun Ücreti Nasıl Ödenir?
  14. Aile Hukukuna İlişkin Arabuluculuk Sistemi
  15. Arabuluculuk Kanunu Yargıtay Kararları
    1. Dava Şartı Arabuluculuğa Tabi Olan ve Olmayan Talepler İçin Birlikte Dava Açılması
    2. Arabuluculuk Sonuç Tutanağında Sulh Sözleşmesi Niteliğindeki İbare
    3. Arabuluculukta İcra Edilebilirlik Şerhi ve Karar Düzeltme
    4. İşçilik Alacaklarında İbra Niteliğinde Arabuluculuk Tutanağı Düzenlenemez
    5. Arabuluculuk İcra Edilebilirlik Şerhi Dava Dilekçesinin Davalıya Tebliğ Zorunluluğu
    6. Arabuluculuk İcra Edilebilirlik Şerhinde Karar Düzeltme

Arabulucu Kimdir? Nasıl Arabulucu Olunur?

Arabuluculuk, Türk hukuk sisteminde uygulanmakta olan ve tarafların fikir birliğine varmalarını amaçlayan bir kurumdur. Arabuluculuk faaliyeti, tarafsız bir arabulucu eşliğinde gerçekleşmektedir. Burada kişilerin yaşadıkları uyuşmazlıkların çözüme kavuşması ve ortak noktada birleşmeleri amacıyla görüşmeler gerçekleşmektedir. Bu görüşmeler esnasında arabulucular tamamıyla tarafsız bir şekilde hiçbir şekilde taraf tutmadan ve objektif bakış açısını koruyarak süreci yönetirler. Arabulucu olmak isteyenlerin birtakım şartları yerine getirmiş olmaları gerekmektedir. Bu şartlar şu şekilde sıralanabilir:

Arabulucu olmak isteyenler, öncelikle Adalet Bakanlığı tarafından açılan sınavlara katılmalı ve bu sınavı başarı ile tamamlamalıdırlar. Ancak bu sınavlara katılabilmenin de şartları bulunmaktadır.

  • TC vatandaşı olmak
  • Temiz bir sicile sahip olmak ve herhangi bir suça karışmamış olmak
  • Hukuk Fakültesi mezunu olmak
  • Mezuniyet sonrası iş kariyerinde en az 5 yılı geride bırakmak
  • Arabuluculuk eğitimi tamamlamak

Tüketici Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk

Tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuk şartı mevcuttur. Ancak bunun bazı istisnaları vardır. Bu istisnalar dışında tüketici uyuşmazlıkları için dava açmadan önce arabulucuya başvurulmalıdır. Aksi takdirde dava şartları gerçekleşmemiş olacak ve dava usulden reddedilecektir. Tüketici Korunması Hakkında Kanun’a göre zorunlu arabuluculuğa başvurmanın istisnaları şu şekildedir:

  • Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar
  • Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar
  • Tüketici örgütleri tarafından açılan davalar
  • Üretimin ve satışın durdurulması ve malın toplatılması amacıyla açılan davalar
  • Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar

Burada sayılan istisnalar dışında tüketici uyuşmazlıkları için dava açmak için öncelikle arabulucuya başvurulmalıdır.

Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk

Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A. Maddesine göre

  • Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
  • Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.

Düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ticaret uyuşmazlıkları ile ilgili dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunludur. Aksi takdirde dava usulden reddedilecektir.

Ticari davalara ilişkin uyuşmazlıklarda, taraflar genellikle ticari işletmeleri olan tacirler olmaktadır. Biliniyor ki ticari hayatta süreklilik oldukça önemlidir. Zira hızlı sonuçlar alınması taraflara daha karlı bir çözüm yöntemi sunmaktadır ve bu durum tacirlerin hayatını oldukça kolaylaştırmaktadır. Bunun yanı sıra arabuluculuk dava yoluna göre oldukça barışçıl bir çözüm yoludur.

İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk

İş hukukunda zorunlu arabuluculuk, işveren ve işçiler arasında oluşabilecek anlaşmazlıkların çözümü için bir yol olarak kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem, tarafların anlaşmazlıklarını adil ve tarafsız bir arabulucu tarafından çözmelerine olanak tanır. Zorunlu arabuluculuk, iş hukukundaki anlaşmazlıkların yargıya gitmeden çözülmesini amaçlar ve taraflar arasında daha hızlı ve daha uygun bir çözüm sağlar.

Zorunlu arabuluculuk, iş hukukunda işveren ve işçiler arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir ve yasal olarak tanımlanmış bir prosedür bulunur. Zorunlu arabuluculuk, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde tarafsız bir arabulucunun kullanılmasını ve taraflar arasındaki anlaşmazlığın adil bir şekilde çözülmesini gerektirir.

Arabuluculuk Bürosuna Başvurulması Halinde İş Davalarında Zamanaşımı

İş davalarında zamanaşımı süresi, davanın açılması için yasal olarak belirlenen süre boyunca sürekli olarak geçerlidir. Eğer bir işçi ya da işveren arabuluculuk bürosuna başvurmadan direk olarak mahkemeye dava açarsa, zamanaşım süresi devam etmektedir. Ancak, arabuluculuk bürosuna başvurulması halinde zamanaşım süresi askıya alınabilir ve dava açılana kadar beklenebilir. Bu durumda zamanaşım süresi, arabuluculuk bürosunda yapılan görüşmeler süresince durdurulabilir ve dava açıldıktan sonra tekrar başlamış sayılabilir.

İş Davalarında Arabuluculuk Başvurusu Nereye ve Nasıl Yapılır?

İş davalarında arabuluculuk başvurusu, İş Mahkemeleri ve İcra Daireleri Başkanlığına yapılabilir. Başvuru, yazılı olarak yapılmalı ve tarafların arabuluculuk yoluyla çözmeyi kabul etmelerini gösterir belgeler de eklenmelidir. Başvuru formunun tam ve doğru bir şekilde doldurulması, taraflar arasındaki anlaşmazlığın ayrıntılı bir şekilde tanımlanması ve gerekli belgelerin eklenmesi önemlidir.

İş Davasının Arabuluculuk Yoluyla Çözülmesi Ne Kadar Sürer?

İş davasının arabuluculuk yoluyla çözülme süresi, taraflar arasındaki anlaşmazlığın niteliğine, tarafların arabulucuya verdikleri yetkiye ve tarafların arabuluculuğa olan katılım düzeylerine göre değişebilir. Genellikle, arabuluculuk süreci birkaç haftadan birkaç ayı bulabilir. Ancak, taraflar arasında çözüme ulaşılmasına yönelik kararlı bir yaklaşım ve samimi bir ortam varsa, süre daha kısa olabilir. Arabuluculuk yoluyla çözüm, taraflar arasında uzun süreli bir hukuki mücadele yerine daha hızlı, daha uygun maliyetli ve daha esnek bir çözüm sunabilir.

Arabuluculuk Toplantısına Katılmayan Tarafın Hukuki Sorumluluğu Nedir?

Arabuluculuk toplantısına katılmayan tarafın hukuki sorumluluğu, toplantıya katılmamış olmasına rağmen arabuluculuk sürecine ve sonuçlarına uyması gerektiği anlamına gelir. Genellikle, arabuluculuk sürecinde taraflar arasında bir anlaşma sağlandığı takdirde, bu anlaşma yürürlükteki bir hukuk sözleşmesidir ve taraflar tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir.

Eğer taraf bir arabuluculuk toplantısına katılmazsa ve ortaya çıkan sonuçları yerine getirmezse, diğer taraflar onu hukuki olarak sorumlu tutabilirler. Tarafın katılmamış olması, sözleşmeyi ihlal etmesi anlamına gelebilir ve diğer taraflar onun bu ihlali sonucu olarak zararlarını talep edebilirler.

Bu durumlar, yasal yollarla çözülebilir ve yargı mercilerinin hukuki süreci yürütmeleri gerekir. Taraflar arasındaki hukuki sorunlar, bir avukat ya da hukuk danışmanı tarafından danışılması önerilir çünkü bu konular hukuk sistemine ve mevzuatlarına bağlı olarak farklılık gösterir.

İş Hukuku Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Ücretinin Ödenmesi

İş hukuku uyuşmazlıklarında arabuluculuk ücretinin ödenmesi, taraflar arasında uyuşmazlık çözmek amacıyla arabuluculuk yapılan süreçte arabulucunun belirli bir ücret alması gerektiğini ifade eder. Arabuluculuk ücretinin miktarı, taraflar arasında anlaşma ile belirlenebilir veya arabuluculuk mekanizmasının belirlediği standart ücretlere göre hesaplanabilir.

İş hukuku uyuşmazlıklarında arabuluculuk ücreti, tarafların arabuluculuk sürecine katılmasını teşvik etmek amacıyla ödenir. Arabuluculuk süreci, taraflar arasındaki anlaşmazlığı hızlı ve verimli bir şekilde çözmek için etkili bir yoldur ve bu nedenle tarafların arabuluculuk sürecine katılması önceliklidir.

Arabuluculuk ücretinin ödenme zamanı ve miktarı, taraflar arasında anlaşma ile belirlenebilir. Eğer taraflar arasında bir anlaşma yoksa, arabuluculuk mekanizmasının belirlemiş olduğu standart ücretlere göre hesaplanabilir. Taraflar arasında arabuluculuk sürecinde ulaşılan anlaşmanın yerine getirilmemesi durumunda, arabuluculuk ücretinin ödenme zorunluluğu yargı mercilerine başvurularak çözülebilir.

Arabuluculuk Aşamasından Sonra İş Mahkemesinde Dava Açılması

Arabuluculuk aşamasından sonra iş mahkemesinde dava açmak mümkündür. Ancak, arabuluculuk süreci zorunlu bir aşamadır ve dava açmadan önce arabuluculuk denemelidir. Eğer arabuluculuk süreci başarısız olursa, işçi veya işveren iş mahkemesine dava açabilir. İş mahkemeleri, iş ilişkisiyle ilgili hukuki sorunların çözümü için yetkilidir ve kararları yürürlüktedir.

İhtiyari Arabuluculuk: Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulabilir?

İhtiyari arabuluculuk" bir tarafın rızası ile taraflar arasında bir anlaşmazlığın çözümü için bir arabulucun yardımını kabul etmeyi tercih etmelerine denir. Bu tarz bir arabuluculuk genellikle dava yerine tercih edilir ve taraflar arasındaki anlaşmazlığı çözmede daha hızlı ve daha maliyetlidir.

Hangi Uyuşmazlık ve Davalar İçin Arabuluculuğa Başvurulmaz?

Bazı uyuşmazlık ve davalar arabuluculuğa başvurulmaz. Bunlar:

  1. İşçinin işten çıkarılması: İşçinin işten çıkarılması uyuşmazlıkları, arabuluculuğa tabi değildir ve direk olarak iş mahkemesine başvurulabilir.
  2. Kamu hizmeti gören işçiler: Kamu hizmeti gören işçiler, arabuluculuğa tabi değildir ve direk olarak iş mahkemesine başvurabilir.
  3. Hukuki koruma kapsamındaki işçiler: Örneğin, hamile işçiler veya engelli işçiler gibi hukuki koruma kapsamındaki işçiler, arabuluculuğa tabi değildir ve direk olarak iş mahkemesine başvurabilir.
  4. Fikri ve sınai haklar: Fikri ve sınai haklar uyuşmazlıkları, arabuluculuğa tabi değildir ve direkt olarak yargı süreci başlatılabilir.

Ayrıca, her iki taraf da arabuluculuğa rıza göstermedikleri durumlarda arabuluculuğa başvurulmaz.

Arabuluculuk Sürecinde Tarafların Hak ve Yükümlülükleri Nelerdir?

Arabuluculuk sürecinde tarafların hak ve yükümlülükleri, yerel hukuklar ve yönetmeliklere göre değişebilir. Genel olarak, taraflar arabuluculuk sürecinde dürüst, samimi ve işbirliğine dayalı bir şekilde hareket etmelidir. Taraflar ayrıca, arabulucunun yapması gerektiği gibi kararları kabul etmeli ve uygulamalıdır. Eğer bir taraf arabuluculuk sürecine uymazsa, arabulucu bu tarafın haklarını kısıtlayabilir veya arabuluculuk sürecini sona erdirebilir.

Arabuluculuk Sürecinde Gizlilik İlkesi

Arabuluculuk sürecinde gizlilik ilkesi, taraflar arasındaki güvenli bir ortam oluşturmak için önemlidir. Arabulucular genellikle tarafların görüşlerini, beyanlarını ve diğer bilgilerini gizli tutar. Bu bilgiler, arabulucunun yapması gerektiği gibi kararlarını vermesine yardımcı olur ve tarafların güvenliğini korur. Ancak, yerel hukuklar ve yönetmelikler gizlilik ilkesine uygun olarak, bazı durumlarda arabulucular bu bilgileri devam ettirebilir veya hukuki işlemler için kullanabilir.

Arabuluculuk Uygulamasında Eşitlik ve İradilik İlkesi

Arabuluculuk uygulamasında eşitlik ve iradelik ilkesi, taraflar arasındaki adaleti ve tarafların kendilerine ait kararları verme yeteneğini garanti etmeyi amaçlar. Bu ilkelere göre, arabulucular taraflar arasında objektif ve tarafsız bir şekilde hareket etmelidir ve her bir tarafın görüşlerini ve beklentilerini eşit şekilde dinlemelidir. Taraflar ayrıca, arabuluculuk sürecinde kararları kendi iradeleri ile vermeli ve zorlanmamalıdır. Eğer bir tarafın iradesi sınırlandırılırsa, arabuluculuk süreci sona erebilir veya taraflar arasındaki anlaşma geçersiz olabilir.

Arabulucunun Seçimi, Tarafsızlığı ve Arabuluculuk Sürecinin Yürütülmesi

Arabulucunun seçimi, tarafsızlığı ve arabuluculuk sürecinin yürütülmesi:

  1. Arabulucunun seçimi: Anlaşmazlıkta bulunan taraflar, arabulucu seçebilir veya mevcut arabulucu listesinden birini kullanmayı kabul edebilirler. Seçim, tarafsızlık ve yeterlilik garanti edilmesi için dikkatli yapılmalıdır.
  2. Tarafsızlık: Arabulucunun tarafsız ve hiçbir çıkar çatışması bulunmaması gerekir. Bu, onların objektif bir karar verme yeteneğini tehlikeye atacak kişisel, finansal veya diğer bağlantılarının bulunmaması anlamına gelir.
  3. Arabuluculuk sürecinin yürütülmesi: Arabulucu, arabuluculuk sürecinin yönetimi ve yürütülmesi sorumludur, bu programı belirleme, kanıt alma ve nihai kararı verme gibi işlemleri dahil eder. Adaletli ve verimli şekilde hareket etmelidir ve anlaşmazlığın adil bir şekilde çözümlenmesini sağlamalıdır.

Arabuluculuk Neticesinde Tarafların Anlaşması (Arabuluculuk Kanunu md.18)

Arabuluculuk Kanununun 18. maddesi, arabuluculuk sürecinin sonucu olan arabuluculuk kararına işaret eder. Taraflar, arabuluculuk sürecinde yapılan kararı kabul etmek zorundadır ve karar yürürlükte sayılır. Ancak, taraflar kararın uygulanmasının önünde herhangi bir hukuki engelle karşılaşırsa, hukuki yolları kullanabilirler.

Arabuluculuk Anlaşmasına İcra Edilebilirlik Şerhi

Arabuluculuk anlaşması, tarafların uyuşmazlıklarını çözmek için yapacakları anlaşmanın yazılı bir belgesidir. İcra edilebilirlik şerhi, arabuluculuk anlaşmasının yürürlükte kalması ve taraflar tarafından yerine getirilmesi gerektiğini açıkça belirtir. İcra edilebilirlik şerhi, arabuluculuk anlaşmasının iş mahkemesinde yürürlükte kalmasını sağlar ve tarafların anlaşmayı yerine getirmesi için gerekli adımları atmasını garantiler. Eğer bir taraf arabuluculuk anlaşmasını yerine getirmezse, diğer taraf iş mahkemesinde icra edilebilirlik şerhi gerekçesiyle dava açabilir.

Arabuluculuk Konusu Beyan veya Belge Davalarda Kullanılamaz

Arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlıkları çözmek amacıyla kullanılan bir yollarımdır. Ancak, beyan veya belge davaları, arabuluculuğun kapsamı dışındadır ve arabuluculuk yoluyla çözülemez. Beyan veya belge davaları, bir tarafın bir belge veya beyanın doğruluğunu sorgulamak amacıyla açılan davalardır. Bu tür davalar, yargı süreci yoluyla çözülmelidir ve arabuluculuk yoluyla çözülemez.

Arabulucunun Ücreti Nasıl Ödenir?

Arabuluculuk Kanununun 7. maddesi uyarınca arabulucular, yaptığı hizmet karşılığında bir ücret alır. Taraflar aksini kararlaştırmadıkça; arabulucunun ücreti, faaliyetin sona erdiği tarihte yürürlükte bulunan Arabulucu Asgari Ücret Tarifesine göre hareket edilir. Bu ücret taraflar aksini kararlaştırmadıkça eşit ödenir.

Aile Hukukuna İlişkin Arabuluculuk Sistemi

Aile hukuku konularında arabuluculuk, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için bir alternatif yoldur. Arabulucular, tarafların kendilerine ifade ettikleri sorunları ve beklentilerini dinler, taraflar arasında uygun bir çözüm bulmaya çalışırlar. Aile hukuku konuları arasında boşanma, çocuk bakımı, maddi destek veya bölüşme gibi konular bulunabilir. Arabuluculuk, tarafların karar verme sürecine aktif olarak katılmasını ve taraflar arasındaki ilişkiyi iyileştirmeyi amaçlar. Arabuluculuk, taraflar açısından daha hızlı ve daha ucuz bir çözüm sunabilir ve ayrıca mahkeme sürecine girmeden taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesine yardımcı olabilir.

Arabuluculuk Kanunu Yargıtay Kararları

Dava Şartı Arabuluculuğa Tabi Olan ve Olmayan Talepler İçin Birlikte Dava Açılması

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi - Karar No: 2020/4734

Somut olayda davacı taraf, bir nispi ticari dava olarak, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında, maddi ve manevi tazminat talepleri yanında, eser sahipliğinin tespiti, tecavüzün ortadan kaldırılması (ref’i) taleplerini bir arada ileri sürdüğünden, bu nitelikteki davaların bir bütün olarak ve işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiği halde, İlk Derece Mahkemesince uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine, bölge adliye mahkemesince de aynı gerekçeyle davacı tarafın istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bu nedenle davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir

YARGITAY 22. Hukuk Dairesi Esas: 2019/4419 Karar: 2019/11594

Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk uygulamalarında başlangıçta hem talepte bulunanlar ve hem de arabulucular tarafından yapılan bu tür hatalar tarafların mağduriyetlerine sebebiyet verdiği gibi arabuluculuk uygulamasının amaçlandığı gibi uygulanmasına engel olduğundan, 6325 Sayılı Kanun’a dayanılarak çıkartılan ve 02.06.2018 tarihinde yürürlüğe giren yönetmeliğin ve aksaklıkları gidermek amacı ile uygulamaya sokulan arabuluculuğa hangi konularda başvurulduğuna ilişkin “ başvuru formu “ uygulamasının başladığı 02.08.2018 tarihine kadar arabuluculuk anlaşamama tutanağında arabuluculuğa konu alacaklar tek tek belirtilmeden “ işçilik alacakları” veya “işçi-işveren uyuşmazlığı” gibi soyut ifadeler kullanılmış ise taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiği kabul edilmelidir.

Başka bir deyişle “başvuru formu” uygulamasının başladığı 02.08.2018 tarihinden önceki dönem için taraflardan kaynaklanmayan bu tür uygulama hataları aşılarak arabuluculuk müessesinin amaca uygun yürütülmesi sağlanmalıdır. Başvuru formu uygulamasının başladığı 02.08.2018 tarihinden sonraki başvurularda ise hangi alacak veya tazminat kalemleri konusunda anlaşma sağlandığı veya sağlanamadığını açıkça belirtmeyen son tutanağa göre dava şartının gerçekleştiği kabul edilemeyecektir. Belirtilen sebeplerle; somut uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki işçilik alacaklarının tamamının arabuluculuğa konu edildiği kabul edilerek dava şartı olarak zorunlu arabulucuya başvurma şartının yerine getirildiği kabul edilerek işin esasına girilmelidir. Zorunlu Arabuluculuk Son Tutanağı yönetmelik tarihinden önce düzenlenmiş olmasına rağmen, her bir alacak kaleminin tek tek belirtilmediği gerekçesiyle zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir

Arabuluculuk Sonuç Tutanağında Sulh Sözleşmesi Niteliğindeki İbare

Yargıtay 3.Hukuk Dairesi -Karar : 2017/5059

Davacı vekili tarafından sunulan; 20.04.2016 tarihli dilekçe ve ekindeki “Arabuluculuk Sonuç Tutanağı” başlıklı belge ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile çözümlenmiş olduğu, 22.06.2016 tarihli dilekçe ile de arabuluculuk sonuç tutanağındaki yükümlülüklerin yerine getirildiği bildirilmiş ise de, arabuluculuk sonuç tutanağı başlıklı belgenin içeriği itibariyle davanın taraflarının mahkeme dışında yapmış oldukları şarta bağlı bir sulh sözleşmesi olduğu anlaşılmıştır.

HMK’nın 315. maddesinde; sulh sözleşmesinin, ilgili bulunduğu davayı sona erdireceği ve kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır.

Aynı kanunun 314. maddesine göre; sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Ancak, hükümden sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine usulen engel oluşturan sulh sözleşmesi hakkında bir karar verme yetkisi ise hükmü veren mahkemeye aittir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, bildirilen sulh sözleşmesi nedeniyle bir karar verilmek üzere hükmün HMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA karar verilmiştir

Arabuluculukta İcra Edilebilirlik Şerhi ve Karar Düzeltme

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi -Karar : 2017/351

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan arabuluculukta İcra edilebilirlik şerhi verilmesi davasının yargılaması sonunda; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece hükmün onanmasına karar verilmesi üzerine, davalı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

Hüküm, Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HMK’nın 440/III-2. maddesinde; Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen hükümlere ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı açıklanmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin REDDİNE karar verilmiştir

İşçilik Alacaklarında İbra Niteliğinde Arabuluculuk Tutanağı Düzenlenemez

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi -Karar : 2016/21744

Somut uyuşmazlıkta davacı şirket vekili davalı işçi ile işçi alacaklarının belirlenmesi ve ödenmesine ilişkin arabulucu nezaretinde anlaşmaya varıldığını, bu konuda 04.02.2016 tarihli tutanağın düzenlendiğini belirterek bu belgeye icra edilebilirlik şerhi verilmesini talep etmiştir.

Davalı işçi ise davacı işverence işten çıkarıldığını, çıkış esnasında muhasebeci gelecek ve evrakları hazırlayacak diyerek 7-8 saat bekletildiğini, sonra daha önce görmediği bir şahsın gelip bir masa etrafına oturup işten çıkışı ile ilgili belgeleri imzalattıklarını, arabulucunun kendisiyle hiç konuşmadığı gibi kendisine bir soru sormadığını imzalatılan belgeyi okumasına müsaade edilmediğini, bir örneğinin kendisine verilmediğini, bankaya yatan kısım dışındaki bedelin 2 gün sonra elden ödeneceği söylenmesine rağmen ödenmediğini, sözleşmeyi kabul etmediğini beyan etmiştir.

Mahkemece bu beyan nedeniyle arabuluculuk tutağının kanuna uygun düzenlenmediğinin iddia edildiği, taraflar arasında bu konuda ihtilaf olduğu bu nedenle arabuluculuk icra edilebilirlik şerhinin verilmesinin uygun bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine verilmiştir.

Yasal düzenleme karşısında arabuluculuk süreci sonunda düzenlenen anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi verilip verilmeyeceğine ilişkin inceleme anlaşma içeriğinin arabuluculuğa ve cebri icraya elverişli olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır.

Ancak dosyada mevcut arabulucu nezaretinde düzenlenen anlaşma belgesinin iş sözleşmesinin 03.02.2016 tarihinde sonlanması üzerine aynı gün arabulucu ile birlikte görüşüldüğü ve bir gün sonra 04.02.2016 tarihinde düzenlendiğinin belirtildiği,

Tutanakta içeriğinden arabuluculuğa kimin hangi tarihte başvurduğu, anlaşmanın nerede ve ne şekilde sağlandığı konularının belirtilmediği, ikinci maddesinde kıdem ve ihbar tazminatları toplamından oluşan 11.668,82 TL. ödeme dışında işveren nezdindeki kıdem, ihbar, fazla çalışma, genel tatil hafta tatili, yıllık izin prim, ikramiye, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları dahil olmak üzere hiçbir hak ve alacağı kalmadığı kalmış olsa bile bu miktarın dışındaki alacaklardan feragat ettiğini, işvereni her şekilde ibra ettiğini kabul ettiği yönünde ibare bulunduğu anlaşılmaktadır.

6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir.” hükmü düzenlenmiştir. Diğer taraftan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinin ikinci fıkrasında “…ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.” düzenlemesine yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK.’un bu düzenlemesi emredici niteliktedir. Bu düzenleme nedeni ile işveren ve işçi arasında, işçilik alacakları konusundaki uyuşmazlığa ilişkin arabuluculuk tutanağının düzenlendiği tarih ve ibra beyanının içeriği dikkate alındığında, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir zamanda uyuşmazlık konusu olmadan ve işçinin başvurusu bulunmadan ibra niteliğinde arabuluculuk tutanağı düzenlemişlerdir. Alınan bu ibra niteliğindeki tutanak, tarih ve içeriği itibari ile arabuluculuğa ve niteliği itibari ile de cebri icraya elverişli değildir. Açıklanan nedenlerle dosyada bulunan anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhinin de verilemeyeceği anlaşıldığından, davalının temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru olan yerel mahkeme kararın bu gerekçeyle ONANMASINA karar verilmiştir

Arabuluculuk İcra Edilebilirlik Şerhi Dava Dilekçesinin Davalıya Tebliğ Zorunluluğu

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi -Karar : 2016/21368

Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesi ile HMK. nun hukuki dinlenilme hakkına ilişkin 27 ve basit yargılamaya ilişkin 385 vd. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde “icra edilebilirlik şerhi verilmesi” istemi halinde ister dosya üzerinden ister duruşma yapılarak karar verilsin talep dilekçesinin karşı tarafa tebliği şarttır. Bu hukuki dinlenilme hakkının gereğidir.

Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin gerekçesinde de belirtildiği üzere arabuluculuk kararının diğer tarafı olan işçiye tebligat yapılamamış, Mahkemece tebligat yapılamadığı halde varsayıma dayalı gerekçe ile talep reddedilmiştir. Dava dilekçesi tebliğ edilmeden verilen gerekçeli karar davalının mernis adresine tebliğ edilmiştir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar karşısında dava dilekçesi davalının mernis adresine “ mernis adresi olduğu belirtilerek “tebliğe çıkarılarak taraf teşkilinin sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.

Arabuluculuk İcra Edilebilirlik Şerhinde Karar Düzeltme

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi -Karar : 2017/351

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan arabuluculukta İcra edilebilirlik şerhi verilmesi davasının yargılaması sonunda; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece hükmün onanmasına karar verilmesi üzerine, davalı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.

Hüküm, Sulh Hukuk Mahkemesince verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HMK’nın 440/III-2. maddesinde; Sulh Hukuk Mahkemesince verilen hükümlere ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı açıklanmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin REDDİNE karar verilmiştir

 

Şimdi ara