Dolandırıcılık Suçu (TCK 159)
Kendisine veya bir başkasına yarar sağlamak için hileli davranışlarla bir kimseyi aldatarak, aldattığı kişinin veya başkasının zararına neden olan kişi, bir yıldan beş yıla kadar ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüştür. Dolandırıcılık suçu, kişilerin mal varlığına karşı işlenebilir. Amaç, malvarlığın korunmasıyla birlikte mağdurun iradesini de korumaktır.
Bir kişi, hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil edememesi durumunda, tahsil etmek için karşı tarafın iradesini sakatlayarak, alacağını alması hafifletici neden olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle suçun temel şeklindeki cezaya nazaran daha az bir ceza öngörülmüştür. (TCK 159)
Hileli hareketlerle aldatılan kişi ile malvarlığı zarara uğrayan kişi aynı olamasa bile dolandırıcılık suçu oluşur. Hile, bir kişinin düşüncesi üzerinde etki yaratıp hataya düşmesini sağlamaktır. Gerçek hakkında yanlış bir düşünceye ve inanca sahip olmasını sağlamaktır. Yargıtay, hileyi nitelikli bir yalan kabul eder.
Aldatma, bir kişinin bilgisizliğinden yararlanmaktır. Yargıtay, dolandırıcılık suçlarında yapılan hilenin kişiyi aldatabilecek nitelikte olmasını ve bu aldatıcı hareketleri mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte olmasını aramaktadır. Bu aldatma sonucunda fail, mağdurun veya başkasının zararına ya da zarar tehlikesinin oluşumuna yol açarak, kendisine veya başkasına yarar sağlamadığı sürece suç tamamlanmaz. Elde edilen yararın aldatma sonucunda oluşması gerekir. Failin kendisine veya başkasına sağladığı yarar bakımından; yararın hukuken korunuyor olması gerekir. Örneğin, kumar alacakları hukuken korunmadığından dolayı alacağın tahsil edilmesi için aldatıcı hareketlerde bulunulması durumunda dolandırıcılık suçu oluşmaz. Aynı zamanda suçun oluşması bakımından, kişinin hileli davranışı sonucunda mağdurun veya bir başka kişinin malvarlığında bir zarar meydana gelmelidir. Kişinin malvarlığında meydana gelen zarar ekonomik olmalıdır.
Dolandırıcılık Suçunda Cezayı Artıran Sebepler (Nitelikli Dolandırıcılık)
Dolandırıcılık suçunun aşağıdaki sayılan eylemlerle işlenmesi durumunda, suçun temel şeklindeki öngörülen ceza artırılarak verilir.
● Dolandırıcılık eylemi ile kişinin dini inanç ve duygularını sömürerek bundan yararlanması durumunda ceza artırılır. Dini inanç ve duyguların kötüye kullanılması ve hile ile haksız bir yarar sağlanması söz konusudur. Cami yaptırılacağı yalanı ile para toplamak veya üfürükçülük bu duruma örnek teşkil eder.
● Dolandırıcılık suçu, bir kimsenin içinde bulunduğu zor şartlarda ya da tehlikede olduğu bir anda işlenebilir. Örneğin, hastalık yüzünden içine düştüğü çaresizlikten yararlanılarak kişinin aldatılması.
● Suçun, bir kimsenin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanılarak kişinin aldatılması suretiyle işlenmesi. Sarhoşluk, yaş küçüklüğü, yaşlılık, akıl zayıflığı gibi durumlar kişinin anlama ve kavramasını iyiyi kötüden ayırt etmesini zorlaştırır. Ancak bu hallerin somut olay bakımından algılama yeteneğinin olup olmadığı araştırılır. Her yaşlılık durumunda, kişinin algılama yeteneği zayıflamış olmayabilir. Örneğin, algılama yeteneği zayıf olan bir kişinin, çeşitli yalanlarla kandırıp, maaşının kendisine verilmesini sağlamak.
● Kamu kurum veya meslek kuruluşları, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin, suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi ile bu kuruluşların araç olarak kullanılması nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu ağırlatıcı sebebin uygulanması bakımından, kurum veya kuruluşlarda zarar meydana gelmemiş olsa dahi ceza artırılır. Önemli olan bu kuruluşları, dolandırıcılık suçunu işleyebilmek için araç olarak kullanılmasıdır. Örneğin, sahte kimlik ile noterde satış işlemi yapılması.
● Dolandırıcılık suçu, bizzat kamu kurum ve kuruluşlarının malvarlıklarına zarar vermek için işlenmesi durumu da yine nitelikli haldir. Bir kamu kurumundan hakkı olmayan bir parayı almak veya borcu ödememek için hileli davranışlarda bulunularak kurumun aldatılmasıdır. Örneğin, Boşanma durumlarında SGK’nın sağladığı sosyal yardımdan yararlanmak için eşlerin muvazaalı olarak boşanması.
● Dolandırıcılık suçu, bilişim sistemlerini ya da bankayı araç olarak kullanılarak işlenmesi. Örneğin, sahte kimlik belgesi ile kendisini o kimlikteki kişi gibi tanıtıp bankadan para çekilmesi durumunda banka ve kredi kuruluşlarını araç olarak kullanılıp dolandırıcılık suçu işlenmesi söz konusudur. Kişinin alışveriş sitesi üzerinden satın aldığı ürünün bedelini ödemesine rağmen ürünün kendisine gönderilmemesi, bilişim sisteminin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesidir.
● Dolandırıcılık suçunun, basın ve yayın araçlarının kullanılarak işlenmesi. Örneğin Canlı yarışma yapan sahte radyo programı, yarışmaya bağlanan kişilerin telefon faturasına yansıtılan ücretin yarısının alınarak yarışmacıların dolandırılması.
● Tacir veya ticari şirket yöneticilerinin, ticari faaliyetleri sırasında hileli davranışlarda bulunularak karşı tarafı aldatması. Örneğin, ticari faaliyet sırasında karşı tarafı aldatmak için karşılıksız çek verilmesi.
● Serbest meslek sahibi kişilerin; mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenden yararlanarak, dolandırıcılık suçu işlenmesi. Örneğin, avukatın azledilmesine rağmen borçlu olan kişiden borcu tahsil etmesi.
● Banka tarafından kişiye kredi verilmesi uygun olmadığı halde krediyi temin edebilmek için hileli davranışlarda bulunulması.
● Bir kişinin kendisini kamu görevlisi, sigorta, banka çalışanı olarak tanıtarak dolandırıcılık suçunu işlemesi. Örneğin, kendisini telefonda polis olarak tanıtan bir kişinin, karşı tarafı aldatarak para alması.
● Hak sahibi olduğundan bahisle, hileli davranışlarla ve belgelerle sigorta şirketine başvuruda bulunarak ödeme almak.
Dolandırıcılık Suçunda Teşebbüs ve Etkin Pişmanlık
Kişinin aldatmaya yönelik hileli hareketlerine başlanmış olması ile suça teşebbüs mümkün hale gelir. Bu durumda kişinin hileli davranışlarda bulunduktan sonra yarar elde etmekten vazgeçerek, suç yolundan dönmesi halinde dolandırıcılık suçu teşebbüs aşamasında kaldığı için suç oluşmaz. Ancak aldatmaya yönelik hileli hareketleri bir zarara yol açmışsa o suçtan cezalandırılır. Örneğin, resmi evrakta sahtecilik gibi.
Etkin pişmanlık, suç sonrası kişinin pişman olmasıdır. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için mağdurun zararını aynen geri vermesi ya da zararı ödemesi gerekir. Dolandırıcılık suçu tamamlandıktan sonra soruşturma aşamasında, etkin pişmanlığın gösterilerek zararın karşılanması durumunda verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilir. Kovuşturmaya başlandıktan sonra ise ancak hüküm verilmeden önceye kadar etkin pişmanlıktan yararlanılabilir; bu halde de ceza yarı oranında indirilir.
Dolandırıcılık Suçunun Adli Para Cezasına Çevrilmesi Ve Cezanın Ertelenmesi
Dolandırıcılık suçunun basit halinin cezası 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezasıdır. Bu durumda kişiye verilecek ceza hem hapis cezası hem de adli para cezasıdır.
Dolandırıcılık suçunun basit şekilde işlenmesi durumunda hapis cezası, koşulların sağlanmasıyla birlikte adli para cezasına çevrilebilir.
Verilen cezanın, 2 yıl veya daha altında hapis cezası veyahut adli para cezası olması durumunda, 5 yıllık denetim süresi öngörülerek, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Denetim süresi içinde koşulların yerine getirilmesiyle birlikte dava düşer. Basit veya nitelikli dolandırıcılık suçunda verilen hapis cezası hakkında bu kararın verilmesi mümkündür.
Dolandırıcılık suçunda verilen hapis cezası ertelenebilir. Hapis cezasının ertelenmesi, cezaevinde infaz edilecek cezadan şartlı olarak vazgeçilerek, belirlenen denetim süresini sosyal hayat içerisinde geçirilmesidir.
Dolandırıcılık Suçunda Şikayet Ve Uzlaşma
Dolandırıcılık suçu resen kovuşturulur, şikayete tabi değildir. Ancak suçun şu iki halde işlenmesi durumunda şikayet aranır ve uzlaşma hükümleri uygulanır.
● Hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil etmek için işlemesi,
● Akrabalık ilişkisi içinde bulunduğu kişilere karşı işlenmesi.
Dolandırıcılık Suçunda Görevli Mahkeme
Dolandırıcılık suçu bakımından görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
Sık Sorulan Sorular
Dolandırıcılık Suçu Nedir?
Dolandırıcılık suçu, bir kişinin başka bir kişiyi aldatarak, yanıltarak veya kandırarak mal veya para kazanması veya elde etmesi eylemidir. Bu suç, kişilerin dolandırıcılık yoluyla haksız kazanç elde etmesini ve mağdurun maddi veya manevi zarar görmesine neden olmasını içerir. Dolandırıcılık suçu, birçok ülkede suç olarak kabul edilir ve cezaları ülkelere ve yargı sistemlerine göre değişebilir.
Dolandırıcılık Suçunun Cezası Kaç Yıl?
Türk Ceza Kanunu'nun 158. Maddesine göre dolandırıcılık suçunun cezası üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır.
Dolandırıcılık Suçu Zamanaşımı Kaç Yıl?
Dolandırıcılık suçunun basit halinde dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Dolandırıcılık Suçu Yargıtay Kararlar
Ceza Genel Kurul Kararı-K.2021/110
TCK’nun 158. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin de kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılık suçunu işlemeleri nitelikli hâl olarak öngörülmüştür. Bu suç, özgü bir suçtur. Bu suçu ancak, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişiler ya da kooperatif yöneticileri işleyebilir. Bunların dışındakilerin bu suçu işleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Örneğin, esnafın veya tacir sıfatı, şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kişi özelliği bulunmayan gerçek kişiler, kooperatif denetçileri ve üyeleri bu suçu işleyemezler. Bu nitelikli hâlin oluşması için, failin tacir ya da şirket yöneticisi veya şirket adına hareket eden kimse olması yeterli değildir. Aynı zamanda aldatıcı nitelikteki eylemin, ticari faaliyetleri sırasında gerçekleştirilmiş olması gerekir (CGK-K.2021/110).
Yargıtay 11.Ceza Dairesi -K.2021/6578
Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu işlenmesi halinde, TCK 158/1-İ maddesinden düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçu meydana gelir. Serbest meslek sahibi kişiler deyiminden kastedilen; avukat, doktor, muhasebeci, mühendis vb. meslek gruplarıdır. Örneğin, emlakçılar, galericiler, müteahhitler, tapu veya trafik ruhsat işlerini yapanlar serbest meslek sahibi kişiler olarak değerlendirilmemektedir.
5237 sayılı TCK’nin 158/1-i bendinde, serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi, halinin nitelikli dolandırıcılık hali olarak kabul edildiği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde, “serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlandığı, aynı Kanun’un 66. maddesi ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denildiği, aynı Kanun’un 37. maddesinin 4. bendinde ise gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançlarının bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtildiği, yasada kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir (Y11CD-K.2021/6578)