Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu ve Cezası 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu Nedir? (TCK 206) 

Hukuk düzeninin temel taşlarından biri olan resmi belgeler, toplumsal ilişkilerin düzenli ve güvenilir bir şekilde yürütülmesinde kritik bir rol oynarlar. Ancak, bu belgelerin düzenlenmesi sırasında yalan beyanda bulunma gibi hileli davranışlar, hukukun sağlıklı işleyişini tehdit edebilir ve güveni sarsabilir. Bu nedenle, birçok hukuk sisteminde, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu özel olarak ele alınmıştır. 

Türk Ceza Kanunu'nun 206. maddesi, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu tanımlar. Bu suç, bir kişinin resmi belge düzenleme yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunmasıyla ortaya çıkar. Bu suçu işleyen kişi, sadece kamu güvenine zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda yanıltıcı belgelerin oluşturulmasına da aracılık etmiş olur ki bu da hukukun temel prensiplerine aykırıdır. 

Bu suçun genellikle "memura yalan beyanda bulunma" olarak adlandırılmasına rağmen, aslında resmi belge düzenleme yetkisine sahip olan tüm kamu görevlilerini kapsar. Bu, kamu görevlilerinin mesleki sorumluluklarını ve kamu güvenine olan yükümlülüklerini vurgular. 

Bununla birlikte, suçun oluşması için belirli koşulların sağlanması gerekir. Örneğin, hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmayan belgelerin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunulması durumunda, suç oluşmaz. Bir belgenin hukuki sonuçlarının oluşabilmesi için gerekli şartların yerine getirilmemiş olması, suçun işlenmediği anlamına gelir. 

Örneğin, bir memurun kontrolü altında doldurulan ancak hukuki olarak geçerli olmayan bir belgede yalan beyanda bulunulması, suçun oluşması için yeterli değildir. Memurun, belgenin hukuki sonuçlarını bilmemesi veya belgenin hukuki sonuçlarının oluşmayacağını bilerek onaylaması durumunda, suç oluşmaz. Bu durumda, belgenin hukuki sonuçları doğurmayacak şekilde doldurulmuş olması, suçun işlenmediği anlamına gelir. 

Bu nedenle, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçuyla ilgili hukuki değerlendirmeler yaparken belgenin niteliği ve hukuki sonuçları dikkate alınmalıdır. Hukuki belgelerin dürüstlük ve doğruluk ilkelerine uygun olarak düzenlenmesi, adil bir hukuk sisteminin temelini oluşturur. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçunun Unsurları 

Hukuk düzeninin sağlıklı işleyişi için belirli kurallar ve prosedürler vardır ve resmi belgeler de bu düzenin önemli bir parçasıdır. Ancak, resmi belgelerin düzenlenmesi sırasında yalan beyanda bulunma gibi suçlar, hem güveni sarsabilir hem de hukukun temel prensiplerine zarar verebilir. Bu yazıda, Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçunun unsurları ve önemi üzerinde durulacaktır. 

Fail: Resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçunun faili herkes olabilir. Bu suç, özgü bir kimliğe sahip değildir ve herhangi bir birek tarafından işlenebilir. Ancak, bu suç kamu görevlileri tarafından işlendiğinde, sonuçları daha da ciddi olabilir. Çünkü kamu görevlileri, bu tür eylemlerle kamu güvenini zedeleyebilir ve hukuk sistemine olan güveni sarsabilirler. 

Mağdur: Bu suçun mağduru toplumdur. Çünkü resmi belge düzenleme sürecinde yapılan yanıltıcı beyanlar, kamu güvenine zarar verir ve toplumun genel güvenliğini tehdit eder. Dolayısıyla, bu suçtan etkilenen herkes, yani toplumun tüm fertleri, bu suçun mağduru olarak kabul edilebilirler. 

Eylem: Türk Ceza Kanunu'na göre, resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçunun işlenmesi, belgenin düzenlenme sürecinde gerçekleşmelidir. Bu suçun işlenmesi için, yalan beyanda bulunan kişinin, belgeyi düzenlemeye yetkili bir kamu görevlisi olması gerekmektedir. Ayrıca, suçun yazılı veya sözlü olarak işlenmiş olması, suçun unsurları açısından bir fark yaratmaz. Esas olan, yalan beyanın belgenin düzenlenme sürecinde gerçekleşmesidir. 

Suçun Konusu: Bu suçun konusu, yalan beyana dayanarak düzenlenen resmi belgedir. Bu belge, kamu görevlisi tarafından resmi bir görev çerçevesinde düzenlenmiştir ve genellikle hukuki sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, bu tür belgelerin doğruluğuna ve güvenilirliğine büyük önem verilir. Suçun işlenmesi, kasıtlı olarak gerçekleştirilen bir eylemdir ve taksirle işlenemez. 

Resmi belge düzenlenmesinde yalan beyan suçu, hukukun sağlıklı işleyişi için ciddi bir tehdittir. Bu suçun unsurları, faili, mağduru, eylemi ve konusu dikkate alındığında, bu tür suçların önlenmesi ve adaletin sağlanması için hukuki sistemlerin etkin bir şekilde çalışması gerekmektedir. Bu suçun önlenmesi, kamu güvenini korumak ve toplumun genel güvenliğini sağlamak açısından büyük öneme sahiptir. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçunun Cezası 

Türk Ceza Kanunu’nun 206. Maddesine göre suçun cezası şu şekildedir: 

  • Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçunun Para Cezasına Çevrilmesi 

Adli para cezası, mahkeme tarafından, failin bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Adli para cezasına çevirme yalnızca kısa süreli hapis cezalarında uygulama alanı bulabilecektir. Hükmedilen hapis cezasının para cezasına çevrilebilmesi için verilen cezanın 1 yıl veya daha altında bir hapis cezası olması gereklidir. Adli para cezası tek başına veyahut hapis cezası ile birlikte uygulanan bir yaptırım türüdür. Mahkeme hapis cezasına hükmetmeyi tercih ettiğinde, hükmettiği hapis cezası adli para cezasına çevrilemez. Ancak hükmedilen hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesi veya indirim nedenlerinin uygulanması halinde hükmedilen cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu Zamanaşımı 

Zamanaşımı, davanın belli bir süre içerisinde açılması veya açılmış olan bir davanın kanuni olarak belirlenmiş süresi içerisinde sonuçlandırılmaması durumunda davanın düşmesine sebep olan kurumdur. Resmi evrakın düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu nedeniyle yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, mahkemenin suçlu bulduğu kişi hakkında verdiği cezanın belirli bir süre için uygulanmaması yönünde alınan kararıdır. Bu süre içinde kişi, belirli koşulları yerine getirirse, mahkeme kararı sonucunda cezalandırılmaz ve suç kaydı oluşmaz. Ancak koşulları yerine getirmezse, ceza uygulanır ve suç kaydı oluşur. Resmi evrakın düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu nedeniyle verilen cezalar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçunda Etkin Pişmanlık 

Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve failin hiç ceza almamasına ya da aldığı cezada indirim yapılmasına yol açan düzenlemedir. Buna göre fail mağdura karşı yaratmış olduğu zarardan pişmanlık duyarak zararı gidermeye yönelik hareket ederse bu durumda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir. Etkin pişmanlık her suç tipinde uygulanabilen bir düzenleme değildir. Yalnızca düzenleme bulunan suç tipleri için uygulanabilir.  

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu Şikayet Süresi 

Türk Ceza Kanunu'nda yer alan suçlardan bazıları şikayete tabidir. Ancak resmi evrakın düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu şikayete tabi değildir ve savcılık tarafından kendiliğinden soruşturma başlatılacaktır. Suçtan mağdur olan kişi, yargılama aşamasında şikayetçi olmadığını belirtse bile davaya veya failin cezasına bir etkisi olmayacaktır. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçunda Şikayeten Vazgeçme 

Resmi evrakın düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu TCK'da şikayete tabi suçlar kapsamında yer almamaktadır. Dolayısıyla, suçun işlenmesi durumunda savcılık tarafından resen soruşturma yapılır ve mahkeme tarafından resen kovuşturma yapılır. Bu sebeple mağdurun veya müştekinin şikayetten vazgeçmesi halinde dava düşmeyecektir. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçunda Uzlaşma 

Uzlaşma fail ile mağdur arasında bir uzlaşmacı aracılığı ile iletişim kurulması sağlanarak uyuşmazlığın giderilmesi yoludur. Uzlaşma kapsamında olan suçlar sayılıdır. Resmi evrakın düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçunda Görevli Mahkeme 

Resmi evrakın düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu nedeniyle yargılama yapmak için görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. 

Sık Sorulan Sorular 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu Kaç Yıl? 

Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu Uzlaşmaya Tabii Mi? 

Uzlaştırma kurumu, mahkemelerin iş yükünü azaltmak ve tarafların uzun dava süreçlerinde hak kaybı yaşamalarını önlemek amacıyla oluşturulmuştur. Resmi evrakın düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir. 

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu Şikayete Bağlı Mıdır? 

Türk Ceza Kanunu'nda yer alan suçlardan bazıları şikayete tabidir. Ancak resmi evrakın düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu şikayete tabi değildir ve savcılık tarafından kendiliğinden soruşturma başlatılacaktır. 

Yargıtay Kararları 

Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2017/181 

Somut olayda; sanığın yakalanması üzerine ismini kendi beyanına göre başkası olarak bildirdiği, daha sonra gerçek kimlik bilgilerinin öğrenildiği olayda; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından, diğer şahıs adına herhangi bir tutanak düzenlenip düzenlenmediği, gerçek isminin hangi aşamada anlaşıldığı araştırılıp tespit edildikten sonra sonucuna göre eyleminin 206/1. maddesinde tanımlanan’’ resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan’’ suçunu veya 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen “kimliğini gizleme” kabahatini oluşturup oluşturmadığı karar yerinde tartışılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2017/181). 

Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2015/6517 

İncelenen dosya içeriğine göre; sanığın ceza infaz kurumunda bulunan … isimli kişinin ziyaretçisi olarak, bu kişinin kardeşi …‘ya ait kimlik kartını infaz koruma memurlarına göstererek ceza infaz kurumunda açık görüşe girmek şeklindeki eyleminin, “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturmayıp, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. maddesinde yazılı kabahate uyduğu ve idari para cezasını gerektirdiği gözetilmeden, yazılı şekilde “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçundan mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet bulunmadığı anlaşılmakla yerel mahkeme hükmü bozulmalıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2015/6517). 

Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/7517 

Sanık hakkında, yargılama sırasında açık kimliği tespit edilemeyen şahsa, katılanın kimlik bilgileri kullanılarak mahalle muhtarına sahte nüfus cüzdanı talep belgesi düzenletmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunması, sanığın söz konusu şahsın gerçek kimliğini bilmediği ve yardımcı olmak amacıyla beraber muhtarlığa gittiği şeklindeki savunması birlikte değerlendirildiğinde; İlçe Nüfus Müdürlüğüne suça konu nüfus cüzdanı talep belgesine istinaden nüfus cüzdanı alınıp alınmadığının sorulması ve nüfus cüzdanı alınmamış ise o ana kadarki eyleminin 206/1. maddesinde yer alan “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” kapsamında düşünülmesi, ayrıca belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu sahte belge aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması gerektiğinin gözetilmemesi, toplanan deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumun takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/7517). 

 

Şimdi ara