Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
Terekenin Tespiti Davası

Terekenin Tespiti Davası Nedir?

Miras hukuku, bir kişinin ölümü sonrası mal ve haklarının nasıl dağıtılacağını düzenleyen bir hukuk dalıdır. Bu dağıtım işlemi, miras bırakanın mirasçılara bıraktığı tereke mallarının doğru bir şekilde tespit edilmesini ve korunmasını gerektirir. Türk hukuk sisteminde, terekenin tespiti davası, miras hukukuyla ilgili temel bir yargı sürecini ifade eder.

Terekenin Tespiti Davası Nedir?

Terekenin tespiti davası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 589. maddesi tarafından düzenlenmiştir. Temel amacı, miras bırakanın vefatından sonra geride bıraktığı mal ve hakların korunması ve bu mal ve hakların hak sahiplerine yasal bir düzen içerisinde dağıtılmasını sağlamaktır. Bu davayla, terekenin tüm varlığı yazılı hale getirilir, mal ve haklar mühürlenir, resmi bir şekilde yönetilir ve vasiyetnameler açılır.

Terekenin tespiti davası, miras bırakanın yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesinde açılır. Bu davanın açılma nedeni, terekenin korunması ve hak sahiplerinin tespit edilmesi amacıyla alınan önlemlerin yerine getirilmesidir. Bu önlemler, terekede bulunan mal ve hakların yazılması, terekenin mühürlenmesi, resmi olarak yönetilmesi ve vasiyetnamelerin açılması gibi işlemleri içerir.

Terekenin Tespiti ve Haklar Üzerindeki Etkileri

Terekenin tespiti davası, genellikle bir süreye bağlı değildir ve terekenin paylaşımı gerçekleşmedikçe bu önlemlerin alınmasını sağlar. Bu nedenle, terekenin tespiti davası, mirasın paylaşımı için önceki işlemlerden bağımsız olarak açılabilir. Ancak bu davanın açılması, miras bırakanın mal ve hakları üzerinde doğrudan bir etki yaratmaz. Yani, terekenin tespiti davası sırasında mal ve hakların kimin tarafından talep edildiği veya kimin lehine olduğu gibi maddi hukuk konuları ele alınmaz.

Bu davanın amacı, terekenin varlığını tespit etmek ve bunu resmi bir şekilde kayıt altına almak, malları korumak ve mirasçılara dağıtım yapılması için gerekli olan bilgi ve belgeleri toplamaktır. Terekenin tespiti davaları, delil tespiti niteliğindedir ve istihkak davası olarak değerlendirilmez. Mahkeme, terekede bulunan malvarlığı unsurlarını belirleyip kayda geçirme, muhafazası mümkün olmayan malları satma, menkulleri bankaya yatırma, ziynet eşyalarını kayda alıp saklama ve diğer eşyaları ilgilisine veya yediemin sıfatıyla teslim etme gibi işlemleri gerçekleştirir.

Terekenin tespiti davası, miras hukukunun önemli bir unsuru olup miras bırakanın ölümünden sonra mal ve haklarının doğru bir şekilde tespit edilmesini ve korunmasını sağlar. Bu dava, mirasçıların haklarını korumak ve miras paylaşımının adaletli bir şekilde gerçekleşmesini temin etmek amacıyla Türk hukuk sisteminde yer almaktadır.

Terekenin Tespiti İşleminin Sonuçları Nelerdir?

Terekenin tespiti davası, miras hukukunda oldukça önemli bir yere sahiptir ve miras bırakanın ölümünden sonra geride bıraktığı malvarlığının doğru bir şekilde tespit edilmesini amaçlar. Bu davanın sonuçları, mirasçıların haklarını ve sorumluluklarını belirlemek için oldukça önemlidir. 

  • Tespiti Yapılan Malvarlığı ve Borçlar: Terekenin tespiti davası sonucunda yapılan malvarlığı tespiti, bu malların terekeye ait olduğunu gösterir. Ancak, tespit edilmeyen malların terekeye ait olmadığına dair bir delil teşkil etmez. Yani, terekenin tespiti sadece tespit edilen mallar için geçerli olur. Bu, mirasçıların tespit edilmemiş olan borçlardan veya tereke alacaklarından sorumlu olmadığı anlamına gelmez.
  • Onay ve Benimseme: Mirasçılar, tespit edilen mallara "onay" verirlerse veya bu malları benimserlerse, bu durum onları tespit edilmemiş olan borçlardan sorumluluktan kurtarmaz. Aynı şekilde, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunabilirler. Yani, terekenin tespiti, mirasçıların bu mallara ilişkin haklarını veya sorumluluklarını değiştirmez.
  • Hak İhtilafları: Terekenin tespiti davası sonucunda, mirasçılar arasında veya üçüncü kişilerle karşı karşıya olan tespit edilmiş veya edilmemiş malvarlığı unsurları hakkında ihtilaflar ortaya çıkabilir. Bu ihtilaflar, mahkemeye başvurularak çözümlenmelidir. Terekenin tespiti davası, bu tür ihtilafları çözmek için bir yol sağlar.
  • Defter Tutma İşlemi: Terekenin tespiti sırasında tutulan defter (terekenin yazımı), mirasın bölüştürülmesi veya diğer özel hukuk ilişkilerine esas teşkil etmez. Yani, bu defter sadece terekenin varlığını tespit etmek ve korumak amacıyla kullanılır. Sonradan gündeme gelebilecek mirasın bölüştürülmesi veya diğer hukuki işlemler için ayrıca adımlar atılması gerekir.
  • Hak Düşürücü Süreler: Türk Medeni Kanunu'nun 590/3. maddesinde belirtilen bir aylık süre, mirasçılar veya diğer ilgililer için "hak düşürücü" bir süre değildir. Yani, bu süre aşılsa bile terekenin tespiti ve yazımı işlemi, terekenin paylaştırılmasına kadar talep edilebilir. Ayrıca, defter tutma işlemi gecikmeksizin tamamlanmalıdır.

Terekenin tespiti davası, miras hukuku içerisinde tereke malvarlığının doğru bir şekilde tespit edilmesini amaçlar. Ancak bu davanın sonuçları, tespit edilen malların terekeye ait olduğunu gösterir ve mirasçıların hakları veya sorumlulukları hakkında belirleyici olur. Herhangi bir ihtilaf durumunda, mahkeme bu ihtilafları çözmek için bir araç olarak kullanılabilir.

Ortaklığın Giderilmesi ile Terekenin Tespiti Davasının Farkları

Hukuki süreçler, farklı amaçlar ve yasal düzenlemelerle şekillendirilir. Ortaklığın giderilmesi davası ve terekenin tespiti davası, her ikisi de Türk Medeni Kanunu (TMK) kapsamında yer alsa da, farklı hukuki konuları ele alır ve sonuçları açısından önemli farklılıklar taşır. 

1. Davanın Açılma Nedeni:

  • Ortaklığın Giderilmesi Davası: Bu dava, ortaklık veya paydaşlık ilişkisinin sonlandırılması veya ortak mülkiyet altındaki bir taşınmazın paylaşılması amacıyla açılır. Davayı açan taraf, genellikle diğer paydaşlara karşı dava açar ve bu davada tüm paydaşların yer alması zorunludur.
  • Terekenin Tespiti Davası: Bu dava, bir kişinin vefat etmesi sonucu geride bıraktığı malvarlığının (terekenin) doğru bir şekilde tespit edilmesi amacıyla açılır. Bu davada miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan önlemleri alır. Mirasçılar veya ilgili kişiler tarafından istem üzerine veya re'sen açılabilir.

2. Yetki ve Yargılama Usulü:

  • Ortaklığın Giderilmesi Davası: Ortaklığın giderilmesi davası, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde kesin yetkilidir. Bu dava genellikle çekişmeli bir süreçtir ve taraflar arasında taşınmazın mülkiyetinin paylaşılması gibi çekişmeli konuları ele alır.
  • Terekenin Tespiti Davası: Terekenin tespiti davası, miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimliğinde açılır. Bu dava, çekişmesiz bir yargı işidir ve terekenin doğru bir şekilde tespit edilmesini sağlamak amacıyla önlemlerin alınmasını içerir. Taraflar arasında mirasın bölüşümü gibi çekişmeli mülkiyet konuları değil, terekenin korunması ve hak sahiplerine geçmesi ön plandadır.

3. Sonuçlar ve Hükümler:

  • Ortaklığın Giderilmesi Davası: Bu davanın sonucunda verilen hüküm, nihai bir hükmü ifade eder. Yani, taşınmazın mülkiyeti veya kullanımı gibi konular kesin olarak karara bağlanır ve uygulanabilir.
  • Terekenin Tespiti Davası: Terekenin tespiti davasının sonucunda verilen hüküm, tedbir niteliğindedir ve nihai bir hüküm teşkil etmez. Bu dava, terekenin malvarlığının doğru bir şekilde tespit edilmesini sağlamak için alınan geçici önlemleri içerir. Bu nedenle, bu davanın sonucunda terekenin mülkiyeti veya kullanımı gibi nihai kararlar verilmez.

Ortaklığın giderilmesi davası ve terekenin tespiti davası, farklı hukuki amaçları ve sonuçları olan iki farklı hukuki süreçtir. Her iki dava, ayrı dava nedenleri ve yargılama usulleri içerir ve mahkeme tarafından farklı şekillerde ele alınır. Bu nedenle, her iki davanın da doğru bir şekilde anlaşılması ve takip edilmesi önemlidir.

Koruma Önlemi Olarak Terekenin Tespiti ve Defter Tutulması

Miras hukuku, bir kişinin vefatı sonrasında mal ve haklarının nasıl paylaşılacağını düzenleyen önemli bir hukuki alanı oluşturur. Bu süreçlerde terekenin doğru bir şekilde tespiti büyük önem taşır. Türk Medeni Kanunu (TMK) bu bağlamda, terekenin tespiti davasını bir koruma önlemi olarak düzenler. İşte bu önemin altını çizen ve bu sürecin detaylarını anlatan bir inceleme:

Terekenin Tespiti Davası: Koruma Önlemi

Terekenin tespiti davası, mirasbırakanın ölümünden sonra mirasın paylaşılmasından önce alınan bir önlem olarak karşımıza çıkar. TMK'nın 589. maddesi, terekenin tespiti davasının bu amacı doğrultusunda açılmasını düzenler. Bu dava, miras hukuku ile ilgili birçok önemli konunun çözüme kavuşturulmasına yardımcı olur.

Defter Tutma İşlemi: Koruma ve Delil Niteliği

Terekenin tespiti davası, terekenin mal ve haklarını doğru bir şekilde tespit etmek amacıyla alınan bir önlemi içerir. Bu önlem, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekenin unsurlarını yazıma geçirme, terekeyi mühürleme, resmen yönetme ve vasiyetnameleri açma işlemlerini içerir (TMK m.589/1-2). Bu önlemler, terekenin korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak için gereklidir.

Terekenin tespiti davası, diğer birçok hukuki süreçten farklıdır. Bu dava, bir koruma önlemi olarak kabul edilir ve terekenin içeriğinin gelecekteki ihtilaflarda başvuru kaynağı olmasını sağlar. Yani, terekenin tespiti davasının amacı, ölüm anındaki terekenin doğru bir şekilde belirlenmesi ve tespit edilen malların terekeye ait olduğunun kayıt altına alınmasıdır.

Hukuki Etkisi ve Hak Düşürücü Süreler

Terekenin tespiti davası, maddi hukuk bakımından haklara veya borçlara doğrudan etki etmez. Davanın sonucunda tespit edilen malların, terekeye ait olduğu gösterilir, ancak tespit edilmeyenlerin terekeye ait olmadığına dair bir delil teşkil etmez. Mirasçılar, tespit edilen mallara "onay" verirlerse veya bunları benimserlerse, bu durum onları tespit edilmemiş olan borçlardan sorumluluktan kurtarmaz. Aynı şekilde, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunabilirler. Yani, terekenin tespiti davası sonucunda, mirasçıların hakları veya sorumlulukları değişmez.

Türk Medeni Kanunu'nun 590/3. maddesinde belirtilen bir aylık süre, mirasçılar veya diğer ilgililer için "hak düşürücü" bir süre değildir. Bu süre aşılsa bile, koruma önlemi olarak terekenin tespiti ve yazımı işlemi, terekenin paylaştırılmasına kadar talep edilebilir. Bu süreçte mahkeme, resmi kurumlardan miras bırakanın taşınır ve taşınmaz malvarlığına ilişkin bilgi ister ve mirasçılardan bilgi alarak ölüm anındaki terekenin tespit edilmesini sağlar.

 

Şimdi ara