Ülkemizde son yıllarda meydana gelen depremler, toplumumuzda büyük acılara ve zararlara yol açmıştır. Özellikle 17 Ağustos 1999 ve 6 Şubat 2023 tarihlerinde yaşanan depremler, yapı denetimi konusundaki eksiklikleri gözler önüne sermiştir. Bu depremler, yapıların dayanıksızlığı nedeniyle büyük can ve mal kayıplarına sebep olmuş, kamuoyunun dikkatini yapı denetimi sürecinin önemine çekmiştir.
Uzun yıllardır mevcut olan imar ve afet mevzuatına rağmen, yapı denetimi uygulamada yeterince etkili bir şekilde gerçekleştirilememiştir. Yapılan araştırmalar, denetimlerin yetersiz olduğunu ve birçok şantiyede standartlara aykırı uygulamaların sürdüğünü ortaya koymuştur. Özellikle beton kalitesinin düşük olduğu ve mukavemet değerlerinin düşük olduğu tespit edilmiştir. Bunun sonucunda da deprem gibi doğal afetlerde yapıların dayanıksızlığı nedeniyle büyük yıkımlar yaşanmıştır.
Yapı denetimi, Anayasa'nın 56. ve 57. maddelerine dayanmaktadır.
Anayasası’nın 56.Maddesi:
“Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların görevidir.” hükmünü amirdir.
Anayasa’nın 57.Maddesi:
“Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler.” hükmünü amirdir.
Bu maddeler, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını ve planlı yapılaşmayı vurgulamaktadır. Yapı denetimi, can ve mal güvenliğini sağlamak, imar plânına, fen kurallarına, sağlık kurallarına ve standartlara uygun yapıların yapılmasını sağlamak amacıyla önemlidir. Özellikle deprem gibi doğal afetlerin etkilerini minimize etmek için yapılan denetimler hayati önem taşımaktadır.
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, yapı denetimi faaliyetlerini düzenlemektedir. Kanuna göre, yapı denetimi kuruluşları, imar mevzuatına uygunluk konusunda sorumluluk üstlenirler. Ayrıca, bu kuruluşlar ve denetçi mimar ve mühendisler, İmar Kanunu'nda belirtilen fenni mesuliyet hükümlerine tabidirler. Bu bağlamda, yapı denetimi kuruluşlarının ve denetçi mimar ve mühendislerin, yapılan denetimlerdeki hukuki ve cezai sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmektedir.
Yapı denetimi, kamusal bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Yapı denetimi kuruluşları, imar mevzuatına uygunluğu sağlamak amacıyla kamu adına denetim yaparlar ve bu nedenle kamu görevlisi gibi sorumluluk taşırlar. Bu durum, yapı denetim kuruluşlarının ve denetçi mimar ve mühendislerin hukuki ve cezai sorumluluğunu belirler. Bu bağlamda, yapı denetimi sürecindeki her aşamada titizlikle hareket edilmesi ve standartlara uygunluğun sağlanması gerekmektedir.
Yapı denetimi, can ve mal güvenliğini sağlamak, standartlara uygun yapıların yapılmasını temin etmek ve toplumun sağlıklı yaşam alanlarına erişimini sağlamak amacıyla gerçekleştirilir. Bu kapsamda yapılan denetimler, yapıların proje aşamasından kullanım izni alınana kadar olan süreçlerde imar plânına, fen kurallarına, sağlık kurallarına ve standartlara uygunluğunu kontrol eder. Bu şekilde, yapı denetimi süreci, toplumun güvenli ve sağlıklı yaşam alanlarına erişimini sağlayarak kritik bir rol oynamaktadır.
2708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun Ceza Hükümleri başlıklı 9. Maddesi:
“Bu Kanun hükümlerinin uygulanması sırasında,yapı denetim kuruluşunun icraî veya ihmalî davranışla yeni iş almaktan men cezası uygulanmasını gerektiren fiiller nedeniyle görevini kötüye kullanan orta ları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri, yapı müteahhidi, şantiye şefi, proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ilecezalandırılır.”
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Görevi Kötüye Kullanma Suçunu Düzenleyen 257. Maddesi:
(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Yapı denetimi, ülkemizdeki yapılaşmanın düzenlenmesi ve güvenli yaşam alanlarının oluşturulması açısından kritik bir rol oynamaktadır. Ancak, bu denetimlerin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi ve standartlara uygun yapıların yapılması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, yapı denetimi kuruluşlarının ve denetçi mimar ve mühendislerin hukuki ve cezai sorumlulukları dikkate alınarak yapı denetimi sürecinin güçlendirilmesi önemlidir. Ayrıca, kamuoyunun bu konudaki bilinçlendirilmesi ve yapı denetimi sürecine katılımının artırılması da gerekmektedir. Bu şekilde, gelecekte yaşanabilecek doğal afetlerin etkileri minimize edilebilir ve toplumun can ve mal güvenliği daha iyi korunabilir.