Zina Nedir?
Zina kelimesi Türk Dil Kurumuna göre “Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki” anlamına gelmektedir. Zinanın şartlarına hukuki bakıldığında zina yapan kişilerin Türk Medeni Kanun’a göre tam ehliyetli olması; bu eylemi kendi istekleriyle yapmaları olmakla birlikte belirli toplumlarca cinsiyet ayrımı, evlilik durumu gibi etkenler de zina koşuludur.
Zina, Türk hukuk sisteminde belirli bazı sonuçlara yol açabilen, ancak suç olmayan bir eylemdir. Ancak toplumun içinde bulunduğu ahlak, görgü ve din kuralları; kimi zaman zinayı ayıp veya günah olarak nitelendirmektedir. Bu eylemi yapan kişiyi, hapsedemese veya para cezasına tabi tutamasa bile toplumlarından, arkadaş çevrelerinden aforoz etmek, uzaklaştırmak gibi yaptırımlara çoğu toplumda rastlanılmaktadır.
Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanmanın Şartları Nelerdir?
Aldatma, zina nedeniyle boşanma davası açmak için üçüncü kişiyle cinsel ilişkinin gerçekleşmiş veya teşebbüs edilmiş olması gerekir. Aldatma (zina) eylemini öğrenen kişi 6 ay içinde ve her halükarda aldatma (zina) olayından itibaren 5 yıl içinde boşanma davası açmalıdır.
Zina Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Zina nedeniyle boşanma davası, bir çeşit çekişmeli boşanma davası türüdür. Bu sebeple her dava başlangıcında olduğu gibi bu dava türünde de zina nedeniyle boşanma dava dilekçesi ile başlamak gerekir. Zina nedeniyle boşanma davası, evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma davası ile birlikte de açılabilir. Böylece ispatlanması oldukça zor olan zina olgusunun ispatlanamaması durumunda dahi sadakat yükümlülüğünün ihlali veya güven kırıcı davranıştan kaynaklı olarak boşanmaya hükmedilebilir.
Zina Nedeniyle Boşanma Dava Süresi
Türk Medeni Kanunumuzun 161/2. Maddesine göre: "Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer."
Bu süre hak düşürücü süredir ve hakim tarafından resen dikkate alınır. Zinanın eyleminin bir defaya mahsus olmaması ve süreklilik arz etmesi halinde; süre gelen eylemlerde, son eylemin bittiği tarihten itibaren süre başlar.
Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Aldatmanın Affı
Türk Medeni Kanunumuzun 161/3. Maddesine göre “Affeden tarafın dava hakkı yoktur."
Aldatan eşin affedilmiş olması halinde, aldatılan eşin dava hakkı düşecektir. Bu durum Türk Medeni Kanunumuzun 161. maddesinin 3. fıkrasında açıkça düzenlenmiştir. Dolayısıyla zina sebebiyle boşanma davasının kabul edilebilmesi için, aldatan eşin aldatılan eş tarafından affedilmemiş olması şartı aranmaktadır.
Zina Nedeniyle Boşanma Davasında Aldatmanın İspatı
Zina özel sebebine dayanarak boşanma davası açılabilmesi için cinsel ilişkinin varlığının net bir şekilde ispat edilmesi gerekir. Aldatma nedeniyle boşanma ispat hususu zorlayıcı olabilmektedir. Zina; tanık beyanı, ses ve görüntü kaydı, otel kayıtları, sosyal medya yazışmaları telefon kayıtları gibi hukuka uygun delillerle ispat edilebilecektir. Bu olgu hukuka aykırı bir delil ile ispat edilebilse dahi, bu delilin karara esas alınması mümkün değildir. Ayrıca örneğin casus yazılım ile delil elde edilmesi halinde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu gibi çeşitli suçlardan dolayı cezai yaptırım uygulanması durumu gündeme gelebilecektir. Bu sebeple zina sebebiyle boşanma davası için alanında uzman bir avukat yardımı alınmalıdır.
Yine izinsiz olarak elde edilen gizli çekim ses ve görüntü kayıtlarının boşanma davasında kullanılıp kullanılamayacağı hususu somut olayın niteliğine göre değişmekte olup değerlendirilmesi gerekir.
Zina Nedeniyle Boşanma Durumunda Tazminat Talebi
Aldatan eş, boşanmada kusurlu olacağı için diğer eşe maddi ve manevi tazminat ödemekle mükelleftir. Bu sebeple aldatan eşin kadın ya da erkek olması fark etmeksizin, diğer tüm şartların da mevcut olması halinde diğer eşe maddi ve manevi tazminat ödemek durumunda kalacaktır.
Maddi ve manevi tazminatın tutarının belirlenirken tarafların kusur oranları, sosyo-ekonomik durumları, tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılması yasağı vb. hususlar dikkate alınmaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/3070 E. 2020/4486 K. sayılı 06.10.2020 tarihli kararında:
“Davalı kadın tanıklarının beyanları kadından duyuma dayalı, soyut, zamanı belli olmayan ve sebep ve saiki açıklanmayan inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olup, erkeğin kusuru kanıtlanmamıştır. Bu itibarla, boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda eşine sadakatsiz davranarak onu aldatan kadının tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Zina Nedeniyle Boşanma Durumunda Nafaka Talebi
Aldatan erkek, diğer tüm şartların mevcut olması halinde diğer eşe nafaka ödemek durumunda kalacaktır. Aldatan kadın ise, zina olgusunun ispatı halinde kusuru gerekçesiyle boşanma davasını kaybedeceği için yoksulluk nafakası alamayacaksa da, aldatan kadın dahi boşanma davası süresince tedbir nafakası alabilir. Çünkü boşanma davası devam etmekteyken henüz aldatma olgusunun kesinleşmiştir. Ayrıca tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için tedbir nafakası talebinde bulunan eşin kusurlu veya kusursuz olması şartının aranmaz. Ayrıca tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için tarafların kusurluluk durumuna bakılmaz.
Zina Nedeniyle Boşanma Durumunda Çocuğun Velayet Durumu
Boşanma davasında velayete hükmedilirken tarafların birbirlerine karşı sergilemiş oldukları davranışlar değil, çocuğun üstün yararı ilkesi dikkate alınır. Dolayısıyla aldatan taraf da çocuğun velayetini alabilir. Bilindiği üzere küçük çocukların velayeti, istisnai bir durum olmadıkça anneye bırakılır. Burada kadının erkeği aldatmış olup olmaması sonuca herhangi bir etki etmemektedir.
Zina Nedeniyle Boşanma Durumunda Mal Paylaşımı
Mal rejiminin tasfiyesi, eşler arasında evlilik birliğinin kurulması ile meydana gelen mal rejiminin ortadan kaldırılması ve evlilik birliği süresince edinilmiş olan malların paylaştırılması anlamına gelir.
Türk Medeni Kanunumuzun 236. Maddesine göre: "Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir."
Eşcinsel İlişkiler Zina Sayılır Mı?
Zina sebebiyle boşanma davasında önemli olan sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmiş olması gereklidir. Bu doğrultuda hemcins ile eşcinsek ilişkide de sadakat yükümlülüğü etkileneceğinden zina olarak kabul edilmelidir. Ancak mahkeme kararları ve Yargıtay içtihatları zina nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için eşlerden birinin, eşinden başka bir karşı cinsle birliktelikte bulunması gerektiği görüşünü benimsemiş ve kural haline getirmiştir.
Nişanlılık Döneminde Aldatma Sayılır Mı?
Zina nedenine dayalı boşanma davası açılabilmesi için bir evlilik birliğinin mevcut olması gerekir. Eşlerin evlilikten önce veya sonra başkasıyla cinsel ilişkiye girmesi zina olarak değerlendirilemez. Bu sebeple nişanlı bulundukları zaman diliminde eşlerden birinin nişanlısı dışında başka bir kimseyle cinsel ilişkiye girmesi ve bunun evlendikten sonra ortaya çıkması durumunda zinaya boşanma davası açılamaz.