İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.
Devamını Oku
Gizli kamera suçu, bir kişinin özel hayatına yönelik gizli şekilde ses veya görüntü alınması ve bu kayıtların daha sonra izinsiz kayıt ifşa yoluyla paylaşılmasıyla oluşan ciddi bir ceza hukuku ihlalidir. Türk Ceza Kanunu’na göre, bireyin rızası olmadan yapılan bu tür kayıtlar, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilir. Kayıt alma eylemi tek başına suç teşkil ederken, bu kayıtların izinsiz şekilde yayılması veya sosyal medyada paylaşılması, suçu daha da ağırlaştıran bir faktördür. Özellikle “izinsiz kayıt ifşa” eylemi, mağdurun onur ve saygınlığı üzerinde telafisi güç zararlar yaratabilir.
Gizli kamera suçu TCK 134 kapsamında değerlendirilen, kişinin özel hayatına dair görüntü veya seslerin rızası olmadan gizlice kayda alınması ve bu kayıtların izinsiz kayıt ifşa yoluyla paylaşılmasıdır. Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesine göre, bu suçun temel hali 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılırken, kayıtların ifşa edilmesi halinde ceza 2 yıldan 5 yıla kadar yükselmektedir. Ayrıca, özellikle internet ortamında yayılması durumunda suçun nitelikli hali söz konusu olup, ceza daha da ağırlaşır. 2025’te yargı uygulamalarında bu suça karşı daha etkin ve hızlı çözümler getirilmiştir. ("Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası" başlıklı makalemize buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.)
Bir kişinin bilgisi ve rızası dışında sesinin veya görüntüsünün kaydedilmesi, Türk Ceza Kanunu uyarınca özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilir. Kayıt eylemi tek başına suç teşkil ederken, bu kayıtların herhangi bir yolla üçüncü kişilere aktarılması, paylaşılması veya internette yayımlanması ifşa anlamına gelir ve suçun daha ağır bir halini oluşturur. Özellikle sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları veya video platformları üzerinden yapılan ifşalar, hem kamuoyunda ciddi sonuçlar doğurur hem de yargı nezdinde daha yüksek cezalara yol açar. Fiilin basit merak veya eğlence amacıyla yapılmış olması bile suçun oluşmasını engellemez.
Gizli kamera ve izinsiz kayıt suçlarının oluşabilmesi için öncelikle mağdurun özel yaşamına dair bir ses veya görüntü kaydının, haber verilmeden ve rızası dışında alınması gerekir. Suçun gerçekleşmesi için kayıt işleminin gizli yapılması şarttır; ancak kaydın ifşa edilmesi hâlinde suç ağırlaşır.
TCK 134 kapsamında, yalnızca kayıt alınması fiili için 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası, kaydın başkalarına verilmesi veya yayımlanması durumunda ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Suçun internet yoluyla işlenmesi, mağdurun tanınan bir kişi olması veya kayıtların yaygın biçimde paylaşılması gibi durumlar, cezayı artıran nitelikli hallerdir.
Gizli kamera ile izinsiz kayıt alma ve bu kayıtların ifşa edilmesi fiilleri, Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesi uyarınca hapis cezası ile cezalandırılır. Buna göre:
1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanır.
Ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olarak artırılır.
Eylemin internet ortamında yayılması, mağdurun küçük yaşta olması ya da özel durumlarının istismar edilmesi gibi nitelikli hallerde hâkim, cezayı artırma yoluna gidebilir. Ayrıca hâkim, koşullara göre erteleme ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) hükümlerini de değerlendirebilir; ancak mağdurun zararının ağırlığı bu kararları doğrudan etkileyebilir.
Gizli kamera ve izinsiz kayıt suçlarında bazı durumlar, fiilin “nitelikli hali” sayılır ve cezayı artırıcı etki doğurur. Örneğin, kayıtların internet ortamında yayılması, mağdurun çocuk ya da kamuya mal olmuş bir kişi olması, kayıtların şantaj amacıyla kullanılması veya özel hayatın en mahrem alanlarını kapsaması gibi durumlar suçu daha ağır hale getirir. Bu gibi hallerde, mahkemeler daha yüksek hapis cezaları verebilir ve ceza indirimi veya erteleme gibi seçenekleri daha sınırlı biçimde uygular.
İzinsiz şekilde elde edilen görüntü veya ses kayıtlarının sosyal medya, video platformları, haber siteleri ya da mesajlaşma uygulamaları aracılığıyla paylaşılması, yayın ve yayılma olarak değerlendirilir ve suçun ifşa boyutunu oluşturur. Bu durum, yalnızca özel hayatın gizliliğini ihlal etmekle kalmaz, aynı zamanda mağdurun sosyal, psikolojik ve profesyonel yaşamında telafisi güç zararlara yol açar.
Yayılma ne kadar geniş kitleye ulaşırsa, ceza sorumluluğu o kadar ağırlaşabilir. Ayrıca, yayılmanın durdurulamaması veya sürekli kopyalanarak yeniden paylaşılması, mağdur açısından süregelen bir hak ihlali yaratır ve mahkemelerden içeriklerin erişime engellenmesi ya da kaldırılması yönünde kararlar çıkmasını kolaylaştırır.
Gizli çekim yoluyla elde edilen kayıtların sosyal medyada paylaşılması, suçun etkisini katlayan en önemli faktörlerden biridir. Bu tür içerikler sosyal medya aracılığıyla hızla yayılır, geniş kitlelere ulaşır ve mağdurun itibarını zedeleyici, psikolojik zarar doğurucu sonuçlar doğurur. Hukuken bu durum, “ifşa” suçu kapsamında değerlendirilir ve cezanın artmasına neden olan nitelikli hal olarak kabul edilir.
Ayrıca sosyal medya platformları üzerinden yapılan bu tür paylaşımlar, yayılma hızından dolayı mağdur açısından kalıcı dijital iz bırakır. 2025 yılı itibarıyla mahkemeler, sosyal medya yoluyla yapılan izinsiz yayınlara karşı daha duyarlı yaklaşmakta; sosyal medya erişim engeli kararları daha hızlı verilmekte ve ceza sorumluluğu daha ağır değerlendirilmektedir.
Gizli kamera suçu mağdurları, öncelikle suç duyurusu gizli kamera kapsamında Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak failin cezalandırılmasını talep edebilir. Kayıtların izinsiz ifşası halinde, mağdur ayrıca tazminat davası özel hayat ihlaline dayanarak manevi zararlarının giderilmesini isteyebilir.
İnternet ortamında yayılan içerikler için Sulh Ceza Hakimliği’ne erişim engeli talebinde bulunmak ve Kişisel Verileri Koruma Kurulu’na şikâyet etmek de mümkündür. 2025 yılında, bu başvurulara yönelik süreçlerin hızlandırılması ve mağdurların haklarının etkin korunması öncelik haline gelmiştir.
Gizli kamera veya izinsiz kayıt-ifşa mağdurları, yaşadıkları ihlal karşısında en etkili hukuki yollardan biri olarak suç duyurusunda bulunabilir. Bu kapsamda, mağdur veya yasal temsilcisi doğrudan Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak, TCK 134 uyarınca fail hakkında ceza takibi başlatılmasını talep eder.
Duyuru esnasında, mümkünse somut delillerin ve ifşa edilen kayıtların dosyaya eklenmesi süreci güçlendirir. Savcılık, ihbarı değerlendirerek soruşturma başlatır ve şüphelinin cezai sorumluluğunu araştırır. 2025 yılında, bu tür suç duyurularında soruşturma süreçlerinin hızlandırılması ve mağdurun korunmasına yönelik tedbirlerin artırılması yönünde uygulamalar yaygınlaşmıştır.
Gizli kamera ve izinsiz kayıt-ifşa mağduru, özel hayatın ihlali nedeniyle tazminat davası açma hakkına sahiptir. Bu dava, mağdurun uğradığı manevi zararların giderilmesi amacıyla açılır ve maddi zararların tazminini de içerebilir.
2025 yılında, gizli kamera ve izinsiz yayın suçlarına ilişkin yargı kararlarında belirgin bir artış ve değişim gözlemlenmektedir. Yargıtay ve diğer mahkemeler, özel hayatın gizliliğine yönelik ihlallerde daha ağır cezalar vermekte ve mağdur haklarını daha etkin korumaktadır.
Ayrıca, ceza mevzuatında yapılan yeni düzenlemeler, suçun tanımını genişleterek teknoloji aracılığıyla işlenen suçlara karşı yaptırımları güçlendirmiştir. İnternet ve sosyal medya üzerinden gerçekleşen izinsiz paylaşımlar konusunda erişim engeli ve içerik kaldırma süreçleri hızlandırılmış, mağdurların korunması için hukuki destek mekanizmaları geliştirilmiştir.
Mağdurların başvurusu sonrası gerçekleştirilen dijital içerik kaldırma işlemi, başvurunun yapıldığı kurum ve dosyanın kapsamına göre değişiklik gösterebilir. Genellikle, Sulh Ceza Hakimliği veya KVKK tarafından verilen kararlarla dijital içerik kaldırma süreci birkaç gün içinde tamamlanarak, zararlı içeriklerin erişimi engellenir.
2025 yılı itibarıyla teknolojik altyapının gelişmesi ve hukuki süreçlerin hızlanması sayesinde, dijital içerik kaldırma süreleri önemli ölçüde azalmış; mağdurlar daha hızlı koruma imkânı bulmuştur. Ancak içeriklerin tamamen internet ortamından silinmesi zaman alabileceğinden, başvuruların eksiksiz ve doğru yapılması büyük önem taşır.
İnternet platformları, 2025 itibarıyla gizli kamera ve izinsiz yayın suçlarına karşı daha fazla sorumluluk üstlenmektedir. Sosyal medya ve içerik paylaşım siteleri, kullanıcıların şikâyetleri doğrultusunda zararlı içeriklerin hızlıca tespiti ve kaldırılması için etkin mekanizmalar geliştirmekle yükümlüdür.
Ayrıca, Türkiye’de yürürlükte olan 5651 sayılı İnternet Kanunu kapsamında platformlar, gelen dijital içerik kaldırma taleplerine zamanında yanıt vermek ve mahkeme kararlarına uygun hareket etmek zorundadır. Bu düzenlemeler, mağdurların haklarının korunmasını kolaylaştırırken, platformların da sorumluluklarını artırmaktadır.
Gizli kamera ve izinsiz yayın suçlarında, mağdurun hukuki süreci sağlam temellere dayandırabilmesi için delil toplama ve koruma büyük önem taşır. İzinsiz çekilen görüntülerin veya kayıtların orijinal hâlinin korunması, delillerin mahkemede kabul edilmesi açısından kritik bir faktördür.
Mağdurlar, delilleri kaybetmemek için içerikleri mutlaka ekran görüntüsü, video veya kayıt formatında güvenli bir yerde saklamalı; ayrıca hukuki destek alarak delillerin usulüne uygun şekilde toplanmasını sağlamalıdır.
Gizli kamera ve izinsiz yayın olaylarında, delillerin geçerliliğini artırmak için ekran kaydı almak ve bu kayıtlara zaman damgası eklemek önemlidir. Zaman damgası, içeriğin ne zaman kaydedildiğini resmi olarak belgeleyerek, delilin güvenilirliğini güçlendirir.
Gizli kamera ve izinsiz yayın suçlarında toplanan dijital delillerin mahkemede geçerliliğini artırmak için noter tasdikli delil sunmak büyük önem taşır. Noter, ekran kayıtları veya diğer dijital içeriklerin orijinalliğini ve değişmediğini resmî olarak onaylayarak, delillerin güvenilirliğini sağlar.