Olağan kanun yolları, istinaf ve temyiz gibi karar kesinleşmeden önce başvurulabilen yollardır. Bu yollarla, usul veya esas yönünden bir hata olup olmadığı incelenir. Olağanüstü kanun yolları ise kesinleşmiş kararlar için öngörülür; kanun yararına bozma, yargılamanın yenilenmesi gibi istisnai yollardır.
Yargı kararları kesinleştikten sonra genellikle değiştirilemez hale gelir; ancak bazı istisnai durumlarda kesin hükme itiraz yolları mümkündür. Bu yollar arasında yargılamanın yenilenmesi ve kanun yararına bozma gibi olağanüstü başvuru imkânları yer alır. Bu itirazlar, yeni delil ortaya çıkması, usulhatası ya da açık bir hukuka aykırılık gibi nedenlerle gündeme gelir. Amaç, kesinleşmiş olsa da adaleti zedeleyen kararların düzeltilmesini sağlamaktır.
Yargılamanın yenilenmesi davası, kesinleşmiş bir mahkeme kararına karşı başvurulabilen olağanüstü bir kanun yoludur. Bu yol, yargılamada ciddi bir hata yapıldığının veya kararın gerçeğe aykırı unsurlara dayandığının sonradan ortaya çıkması durumunda kullanılır. Yeni delillerin bulunması, sahte belge kullanımı ya da taraflardan birinin mahkemeyi yanıltması gibi nedenlerle kararın tekrar gözden geçirilmesi sağlanabilir.
Yargılamanın yenilenmesi sebeplerinden en önemlileri yeni delil ortaya çıkması ve sahte belge kullanılmasıdır. Karar verildikten sonra ortaya çıkan ve davanın sonucunu etkileyebilecek nitelikteki yeni deliller, yargılamanın tekrar yapılmasına imkân tanır.
Yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmak isteyen tarafların, başvurularını kanunda belirlenen sürede yapmaları zorunludur. Başvurular, kararı veren mahkemenin üst mahkemesine ya da ilgili kanunda belirtilen merciye yapılır. Süre aşımı halinde başvuru kabul edilmez ve karar kesinleşmiş sayılır. Bu nedenle, başvuru hakkının zamanında kullanılması adil yargılanma açısından büyük önem taşır.
Kanun yararına temyiz, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) kapsamında, kesinleşmiş mahkeme kararlarının kanuna aykırı olması durumunda Yargıtay tarafından denetlenmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Bu mekanizma, toplum yararını ve hukuki düzeni korumak amacıyla düzenlenmiştir. CMK’da özellikle ceza kararları için, HMK’da ise hukuk davalarına ilişkin kararlar için kanun yararına temyiz yolu öngörülmüştür. Bu yol, bireysel değil kamu menfaati
gözetilerek açılır ve sonuçları tüm benzer davalar için emsal teşkil eder.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, özellikle kanun yararına temyiz ve bazı olağanüstü kanun yolları bakımından önemli bir yetkiye sahiptir. Ceza yargılamasında, Adalet Bakanı’nın istemi üzerine, kesinleşmiş kararları Yargıtay’da denetletmek üzere başvuru yapabilir. Başsavcılık bu başvuruyu doğrudan Yargıtay Ceza Dairelerine iletir.
Üst mahkeme, istinaf veya temyiz incelemesi sonucunda yerel mahkemenin kararında hukuka aykırılık tespit ederse, hükmü bozar. Bozma kararı, kararın tümünü ya da bir kısmını kapsayabilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. maddesi, kesinleşen bir kararın usul veya esas yönünden hukuka aykırılık taşıması halinde, yargılamanın yenilenmesini ve dosyanın yeniden incelenmesini sağlar. Bu maddeye göre, yeni delillerin ortaya çıkması, sahte belge kullanımı ya da benzeri durumlarda mahkemeye başvurarak kararın iptalini talep etmek mümkündür.
Kanun yolu denetiminde iade, adaletin sağlanması ve yanlış kararların düzeltilmesi amacıyla önemli bir hukuki mekanizmadır. Başvuru süresi ve usulüne dikkat edilmesi gerekir.
Yargı süreçlerinde ortaya çıkan usul hataları, kararın hukuka uygunluğunu etkiler ve yargılamanın adil yapılmasını engeller. Bu tür hatalar, mahkemeye başvurarak veya kanun yollarına müracaat edilerek giderilebilir. Usul hatalarının düzeltilmesi, hem tarafların haklarının korunması hem de yargılamanın güvenilirliği açısından kritik öneme sahiptir.
Başvurular, ilgili mahkemeye veya kanunda belirtilen merciye yazılı olarak yapılmalıdır. Başvuru dilekçesinde, kararın hangi yönüne itiraz edildiği ve bu itirazın dayanakları açıkça belirtilmelidir. Ayrıca, başvuru süresi içerisinde yapılması zorunludur; aksi halde talep reddedilir. Başvurunun geçerli olabilmesi için gerekli belgelerin eksiksiz sunulması ve yasal koşullara uygun hareket edilmesi gerekir. Bu şartlar, başvurunun usulüne uygun kabul edilmesi ve değerlendirilmesi için temel kriterlerdir.
Olağanüstü kanun yolları 2025 yılına ilişkin dikkat çeken yenilikler hayata geçirildi. En önemlisi, Danıştay Başsavcılığı’na, istinaf sonrası kesinleşmiş kararları kanun yararına temyiz yoluyla inceletme yetkisi verilmesidir. Bu düzenleme, idari yargıda hukuk birliğini sağlama ve açık hukuka aykırılıkları giderme amacı taşımaktadır. Ayrıca, istinaf ve temyiz başvuru süreleri tüm yargı kollarında iki hafta olarak sabitlendi; sürenin, kararın gerekçeli tebliğiyle başlaması sağlanarak hak kayıplarının önüne geçildi. Bu değişiklikler, yargılamada süreklilik ve adaletin erişilebilirliğini artırma hedefiyle uyumlu şekilde yürürlüğe girdi.
Yargı mercilerine yapılan başvuruların büyük bölümü UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) üzerinden elektronik ortamda gerçekleştirilebilmektedir. Avukatlar ve e-Devlet entegrasyonuyla vatandaşlar, dilekçe gönderme, evrak takibi ve dosya sorgulama işlemlerini fiziksel olarak adliyeye gitmeden yapabilmektedir. Özellikle olağanüstü kanun yollarına ilişkin başvurularda süre kaybı yaşamamak için elektronik başvuru UYAP sistemi büyük kolaylık sağlamakta; başvurular anlık olarak ilgili mahkemelere iletilmektedir. Bu dijitalleşme, hem yargılamada hız hem de erişimde eşitlik açısından önemli bir adım olmuştur.
Yargı süreçlerinde dijital tebligat sisteminin kullanılması, taraflara yapılan bildirimlerin çok daha hızlı ulaşmasını sağlamış, buna bağlı olarak da işlem ve başvuru sürelerinde fiilen kısalmaya yol açmıştır. Özellikle UYAP ve e-Tebligat sistemleri üzerinden yapılan bildirimlerde, tebligat tarihi sistemde göründüğü andan itibaren başlar. Bu durum, sürelerin kaçırılmaması için tarafların elektronik bildirimlerini düzenli olarak kontrol etmelerini zorunlu kılar. Artık birçok dava ve kanun yolu başvurusunda, geleneksel posta süresi beklenmeksizin dijital tebligat esas alınmaktadır.
Kanun yolları uygulamasında en sık karşılaşılan sorunların başında, başvuru sürelerinin kaçırılması, usule aykırı dilekçeler, eksik ya da yanlış belge sunumu ve yanlış merciye başvuru gelmektedir. Ayrıca, UYAP üzerinden yapılan işlemlerde teknik hatalar veya sistem yoğunlukları nedeniyle başvurular tamamlanamayabilmektedir. Bu tür durumlarda, belgelerin zaman damgalı ekran görüntüsüyle kaydedilmesi ve başvurunun yeniden denenmesi önemlidir. Sorunların önüne geçmek için; mevzuatın güncel takibi, başvuru şartlarının dikkatlice incelenmesi ve gerektiğinde bir hukukçudan destek alınması etkili çözüm yollarıdır.
Yargılamada kanuni sürelerin kaçırılması, başvuru hakkının kaybedilmesine neden olabilir. Ancak, haklı bir mazeret varsa, eski hâle getirme (iade-i muhakeme) yolu ile kaybedilen sürenin telafisi mümkündür.
İçeriği yoğun, hukuki durumu karmaşık veya çok sayıda taraf/delil içeren dosyalarda etkili bir dilekçe stratejisi oluşturmak, başvurunun başarıya ulaşması açısından kritiktir. Bu tür durumlarda, dilekçenin önce genel çerçeveyi özetlemesi, ardından somut uyuşmazlık noktalarını sistematik ve sade bir dille açıklaması önemlidir. Gereksiz detaylardan kaçınılmalı; dayanak mevzuat, içtihat ve deliller bağlantılı biçimde sunulmalıdır.