Yapı kayıt belgesi, imar mevzuatına aykırı ya da ruhsatsız inşa edilmiş yapıların kayıt altına alınmasını sağlayan geçici bir düzenlemedir.
İmar affı kapsamında çıkarılan bu belge, özellikle vatandaşların mülkiyet sorunlarını çözmek ve geçici hukuki güvence sağlamak amacıyla uygulanmaktadır.
İmar affı, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. Maddesi’ne aykırı bir şekilde inşa edilen veya ruhsatı olmayan yapıların kayıt alınabilmesi amacıyla geliştirilmiş bir sistemdir. Bu sistem sayesinde vatandaş ile devlet arasında uzlaşma sağlanabilmektedir ve ilgili yapının yıkımını ve para cezasını engelleyerek kullanıma devam edilmesini sağlar.
İmar affı aynı zamanda imar barışı olarak da bilinir.
Yapı kayıt ve tapu işlemleri arasındaki ilişki, kat mülkiyetine geçiş süreciyle yakından bağlantılıdır. Yapı kayıt belgesi, maliklere kat mülkiyeti kurma imkânı sağlayabilir. Bu sayede mülkiyet devri ve tapu tescili daha kolay yapılabilir. Ancak bu süreçte belediyenin yapı denetimi ve imar planına uygunluk şartları dikkate alınmalıdır.
2025 yılında, şu an için yeni bir yapı kayıt belgesi başvurusu süresi ilan edilmemiştir. Vatandaşların, yeni bir imar affı düzenlemesi çıkmadıkça başvuru yapma imkânı bulunmamaktadır.
İlgili mevzuatın (Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar) 9. maddesine göre, Yapı Kayıt Belgesi, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerlidir. Yapı Kayıt Belgesi düzenlenen yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümleri uygulanır.
Yapı kayıt belgesi başvurusu için belirli şartlar aranır. Bu şartlara aşağıdaki maddelerde değineceğiz.
Yapı Kayıt Belgesi almak için gerekli şartlardan ilki yapının 31 Aralık 2017 tarihinden önce inşa edilmiş olmasıdır. Bu tarihten sonra yapılan yapılar için belge alınamaz.
Yapının maliki, hissedarı, intifa hakkı sahibi veya onların yetkilendirdiği kişiler başvurabilir. Başvurular e-Devlet Kapısı üzerinden “Yapı Kayıt Belgesi Başvurusu” ekranından yapılır. Başvuru geçerli olabilmesi için hesaplanan Yapı Kayıt Belgesi bedeli ödenmelidir. Bedel, yapının arsa emlak vergi değeri + yaklaşık inşaat maliyeti toplamı üzerinden; Konutlarda %3, Ticari yapılarda %5 oranında hesaplanır.
Riskli yapı olarak tespit edilen binalar için Yapı Kayıt Belgesi geçerli değildir. Bu yapılar tapuya “riskli yapı” şerhi ile işlenir ve maliklere bildirim yapılır. Ardından, yıkım veya güçlendirme süreçleri başlatılır. Kısacası, riskli yapıların korunması değil, güvenli hale getirilmesi veya yıkılması amaçlanır.
Yapı Kayıt Belgesi, vatandaşlara mülkiyet işlemleri açısından kolaylık sunsa da, imar mevzuatına aykırılık hâlinde kalıcı çözüm değildir.
İmar planına aykırılık durumunda yapı kayıt belgesi, yapıyı hukuka uygun hale getirmez. Yalnızca idari para cezalarının ve yıkım kararlarının uygulanmasını engeller.
Yapı kayıt belgesi, maliklere kat mülkiyetine geçiş imkânı tanıyabilir. Bunun için yapı, belirlenen teknik koşulları sağlamalıdır. Kat mülkiyetine geçiş, yapı kayıt ve tapu işlemleri açısından büyük önem taşır ve mülkiyetin hukuki güvence altına alınmasını sağlar.
Yapı Kayıt Belgesinin iptali bazı durumlarda, gerekli sebepler oluşmuşsa mümkündür. İptal edilen belgelerle birlikte sağlanan haklar da sona erer.
Yapı Kayıt Belgesinin iptal olma sebeplerinden birisi hileli başvuruda bulunulmasıdır. Çünkü bu belge, başvurucunun beyanına göre düzenlenir. Dolayısıyla, gerçeğe aykırı beyanlarla alınan belgeler iptal olacaktır.
Mahkemeler, yapı kayıt belgesini iptal ederken özellikle hileli başvuru, imar planına aykırılık ve riskli yapı tespiti gibi gerekçelere dayanır. Bu nedenle başvuruların doğru ve eksiksiz bilgiye dayalı yapılması önemlidir.
Belediyeler, yapı kayıt belgesi alınmış olsa bile denetim yetkilerini kullanmaya devam eder.
Belediyenin yapı denetimi, yapı kayıt belgesinin alınmasından sonra da devam eder. Özellikle imar planına aykırı eklemeler veya riskli yapılar söz konusu olduğunda, belediyeler gerekli müdahaleleri yapabilir.
Vatandaşların mağduriyet yaşamaması için belediyelerin aktif denetim ve bilgilendirme yapması önemlidir. Belediyeler, başvuru sahiplerini doğru yönlendirerek hatalı beyanları en aza indirebilir, belge iptal davası riskini azaltabilir. Ayrıca ruhsatsız yapıya çözüm sağlanırken, imar planına aykırılık ve kat mülkiyetine geçiş gibi konularda şeffaf süreçler yürütülmesi, vatandaşların hak kaybını önleyecektir.