Görevli mahkeme, bir davanın hangi yargı merciisinde görüleceğini belirleyen unsudur. Yetkili mahkeme kavramı ile sürekli karıştırılmaktadır. Yetki kavramı, davanın hangi coğrafi alanda görüleceğini ifade eder. Yani örneğin boşanma davasında görevli mahkeme aile mahkemesiyken, yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri aile mahkemesidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 1 uyarınca, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup tarafların iradesiyle değiştirilemez.
HMK m. 1: Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.
Ayrıca Anayasa'nın 142. maddesi uyarınca, mahkemelerin görevlerinin ancak kanunla düzenleneceğini hükme bağlamıştır.
Bahsedilen mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulduğunda; görev, davanın usule uygun açılabilmesi ve reddolunmaması açısından kritik rol oynayan temel bir unsurdur.
Bir dava yanlış görevli mahkemede açıldığında, mahkeme dosyayı usulden reddeder veya görevsizlik kararı verir. Bu durumla karşılaşılması, davacının hak arama sürecinde aleyhine sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla görevli mahkemenin doğru tespiti ve buna göre yol alınması önem taşımaktadır.
Görevli mahkemenin belirlenmesinde en temel ölçüt, davanın konusunun niteliği ve bazı hallerde dava değeridir. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenebileceğine göre taraflar kendi iradelerine göre görevli mahkemeyi belirleyemezler.
Kanun belirli dava türlerini görevi kapsamındaki mahkemelere yönlendirmektedir. Örneğin işçi alacakları iş mahkemesinde görülür.
Bazı hallerde ise uyuşmazlığın parasal değeri görevli mahkemeyi tayin eder. Parasal eşikler kanunda düzenlenmektedir.
2025 yılı reformuyla birlikte, sulh ve asliye mahkemeleri arasındaki sınırlar yeniden tanımlanmış, ayrıca ihtisas mahkemelerinin görev alanları güncellenmiştir. Detaylara aşağıdaki başlıklarda değinilecektir.
Asliye hukuk mahkemesi genel, sulh hukuk mahkemesi ise istisna mahkemedir. Daha spesifik bir anlatımla, sulh hukuk mahkemesi sadece Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. maddesinde sayılan davalara bakmakla görevlidir. Diğer tüm özel hukuk davaları asliye hukuk mahkemelerinde görülür. (Detaylı bilgi için "Asliye Hukuk Mahkemesi Görev ve Yetkileri" başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.)
HMK m. 4: Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.
İhtisas mahkemesi; kanunla, belirli kişiler arasında doğan ya da belirli konulara ilişkin uyuşmazlıkları çözmek üzere kurulan mahkemedir. İş mahkemeleri, aile mahkemeleri, tüketici mahkemeleri ve fikri ve sınai haklar mahkemelerinin görev alanlarında reformla birlikte bazı güncellemeler yapılmıştır. Amaç, aynı konuda uzmanlaşmış hâkimlerin uyuşmazlıkları daha hızlı ve isabetli biçimde çözmesidir. Ayrıca iş yükü dengesini sağlamak için yeni ihtisas mahkemelerinin kurulması da öngörülmüştür.
Görevli mahkeme hatalı belirlenmişse dava, görevsizlik itirazı ile reddolunur.
Yanlış görevli mahkemede açılan davalar, mahkeme tarafından usulden reddedilir. Davanın reddolunduğu durumda, dava hiç açılmamış gibidir ve tarafların davayı yeniden doğru olan görevli mahkemede açmaları gerekir. Özellikle zamanaşımı veya hak düşürücü süreler söz konusuysa davacı telafisi mümkün olmayan hak kayıplarıyla karşılaşabilir.
Görevli mahkeme yanlış belirlendiğinde mahkeme, görevsizlik kararı verir. Bu durumda taraflar, belirli bir süre içinde dosyayı görevli mahkemeye göndermek için gerekli harcı ve işlemleri tamamlamak zorundadır. Aksi halde dava açılmamış sayılır. Bu nedenle görev konusundaki dikkat, hem usul hem de maddi hukuk açısından hayati öneme sahiptir.
Görevli mahkeme, davanın türüne göre değişkenlik göstermektedir.
Bazı davalarda birden fazla mahkemenin görev alanına giren unsurlar olabilir. Bu tür karma davalarda, davanın ağırlıklı konusunu ve tarafların durumunu dikkate alarak görevli mahkeme belirlenir. HMK ve özel kanunlar, uyuşmazlığın esasına göre görevli mahkemeyi tayin eder.
Mahkemenin görevli olup olmadığını belirlerken davanın konusuna (örneğin taşınmaz, işçi alacağı, aile içi uyuşmazlık), tarafların sıfatına (tüketici, işçi, şirket) ve uyuşmazlığın maddi değerine bakılır. Bu üç unsurun birlikte değerlendirilmesi, görevli mahkemenin tespitinde yol gösterici olur.
İlgili mevzuatın dava açılmadan önce incelenmesi önemlidir. Çünkü HMK m. 1 ve devamında görev konusundaki genel hükümler düzenlenirken aile, iş, tüketici, fikri ve sınai haklar gibi özel alanlarda çıkarılan kanunlar ihtisas mahkemelerinin görevini belirler.
Reformun en önemli hedeflerinden biri, bazı mahkemelerde yoğunlaşan iş yükünü azaltmak ve davaların dengeli şekilde dağıtılmasını sağlamaktır. Mahkemelerin iş yükü ağırlığı azaltılarak daha kısa sürede karar alınabilmesi amaçlanmıştır.
Görev sınırlarının netleşmesi ve ihtisas mahkemelerinin güçlendirilmesi, davaların daha hızlı görülmesini sağlamayı amaçlar. Davaların hızlı görülmesi ve sonuca bağlanması, yargıya olan güveni güçlendirir.