Adli para cezası, ceza yargılaması sonucunda mahkeme tarafından hükmedilen, failin malvarlığına yönelen bir yaptırım türüdür. Amaç, suç işleyen kişinin toplumsal düzeni ihlal etmesi nedeniyle belirli bir ekonomik yükümlülük altına sokulmasıdır. Adli para cezası, özellikle hapis cezasının daha hafif bir yaptırım olarak uygulanabileceği durumlarda tercih edilir. Ödeme yapılmadığında ise hapse çevrilebilen bir ceza türüdür ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümleri çerçevesinde uygulanır.
TCK m. 52 adli para cezasını detaylı bir biçimde düzenler.
TCK m. 52: (1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yüz ve en fazla beşyüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.
(4) Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.
İdari para cezası; belediyeler, kaymakamlıklar, valilikler, emniyet müdürlüğü gibi idari kurumlar tarafından vatandaşa kesilen para cezasıdır. İdari para cezası ödenmediği takdirde sadece faiz işler, idari para cezası hapis cezasına dönüşmez.
Adli para cezası ise yalnızca mahkemeler tarafından hükmedilebilen bir para cezası türüdür, ödenmediği takdirde faiz işlememektedir.
Adli para cezasının ödenmemesi hallerinde bu ceza, hapis cezasına çevrilebilmektedir. Bu aşamaların nasıl gerçekleştiğine aşağıdaki başlıklarda değineceğiz.
Adli para cezası hükmü, Cumhuriyet Başsavcılığına verilir. Savcı, hükümlüye 30 gün içinde ödeme yapması için bir ödeme emri tebliğ eder. Hükümlü bu süre içinde ödeme yapmazsa, ödenmeyen miktar gün esasına göre hapis cezasına çevrilir.
Hapis cezası, iki saat çalışması karşılığında bir gün olmak üzere kamuya yararlı işlerde çalıştırma şeklinde yerine getirilebilir. Günlük çalışma süresi en az iki, en fazla sekiz saat olarak denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlü, programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin uyarılarına uymazsa, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan süre açık ceza infaz kurumunda infaz edilir.
Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezaları hapse çevrilemez.
Ödenmeyen cezaların tahsili ise 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre devam eder.
Adli para cezasının hapisle çevrilmesinde göz önünde bulundurulan kriterler şunlardır:
Hükümlü, hapis veya çalıştırma süresi dışında kalan parayı öderse hapisten çıkarılır veya kamuya yararlı işte çalıştırma sona erer. Hapis süresi 3 yılı geçemez, birden fazla hüküm varsa toplam süre 5 yılı aşamaz. Hapse çevrilmiş adlî para cezasında koşullu salıverilme uygulanmaz, ancak hak yoksunlukları bakımından esas alınacak ceza adli para cezasıdır.
Adli para cezasının ödenmesinde süre ve taksitlendirme hakları, failin ödeme kapasitesine uygun esneklik sağlar. Mahkemeler, hükümlünün ekonomik durumuna göre taksitlendirme yapabilir.
Eğer hükümde adlî para cezası taksite bağlanmamışsa, hükümlü bir aylık süre içinde adli para cezasının üçte birini öderse, kalan kısmın iki eşit taksitte ve birer ay ara ile ödenmesine izin verilir. Taksitlendirme kararı, mahkeme yetkisiyle verilir ve failin ödeme kapasitesi dikkate alınır.
İlk taksit ödenmezse, verilen ikinci taksite ilişkin izin geçersiz hâle gelir. Ödenmeyen miktar, hapis cezasına çevrilir ve infaz süreci yukarıda açıklanan şekilde uygulanır.
Ödeme yapılmadığında, infaz savcılığı gerekli icra işlemlerini başlatır. Para cezasının hapse çevrilmesi sürecinde, fail savcılık işlemlerine itiraz edebilir. Bu itiraz, infaz savcılığı para cezası sürecinde dikkate alınır ve mahkeme tarafından değerlendirilir.
Adlî para cezasına karşı itiraz ve kanun yolları sınırlıdır. İlk derece mahkemesinin verdiği doğrudan adlî para cezalarına temyiz yoluna başvurulamaz, ancak istinaf mahkemesi kararı kesindir. Basit yargılama usulüyle verilen adlî para cezalarına ve HAGB kararlarına, yalnızca biçimsel denetim amacıyla itiraz edilebilir. Doğrudan hükmedilen 15.000 TL ve altındaki cezalar için istinaf yolu açılamaz; fakat hapis cezasından çevrilen adlî para cezalarında miktar sınırı yoktur ve her zaman istinaf başvurusu yapılabilir. Hükümde birden fazla ceza bulunması hâlinde istinaf sınırı her hüküm için ayrı değerlendirilir.
Adli para cezasının hesaplanmasında, TCK 52. madde ve ilgili infaz hükümleri geçerlidir. Günlük para miktarı 100–500 TL arasında belirlenir ve hükümlünün ekonomik durumu ile suçun ağırlığı dikkate alınarak gün sayısı belirlenir. Bu hesaplama yöntemi 2024 değişiklikleri ile güncel hâle gelmiş olup, 2025 itibariyle uygulanmaya devam etmektedir.
Somut olayda, sanık hakkında sigorta bedelini almak amacıyla dolandırıcılık suçundan adli para cezası verilmiş, ancak ödenmeyen adli para cezasının hangi miktar üzerinden hapse çevrileceği konusunda tereddüt oluştuğu anlaşılmıştır. Bolu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ödenmeyen adli para cezasının günlüğü 100 TL’den hapse çevrilerek infazına karar verilmiş, Düzce Ağır Ceza Mahkemesi bu karara itirazı reddetmiştir. Yargıtay On birinci Ceza Dairesi, 5237 sayılı TCK ve 5275 sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda, ödenmeyen adli para cezasının günlüğü 100 TL üzerinden hapse çevrilmesinin yerinde olduğunu belirterek mahkeme kararlarını onamıştır.
(Yargıtay 11. Ceza Dairesi, E. 2010/2310, K. 2010/10513, T. 01.10.2010)
Yargıtay’ın para cezası hakkında verdiği kararlar; ödeme, taksitlendirme ve hapisle çevrilme süreçlerinde yol gösterici olur. Mahkemeler bu kararları referans alarak benzer durumlarda emsal olarak kullanabilirler.