Zincirleme Suç (Müteselsil Suç) Hükümlerinin Uygulanma Şartları
Zincirleme suç hükümleri Türk Ceza Kanunu’nun 43. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır.
Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için:
- Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi ya da
- Bir kişiye karşı farklı zamanlarda aynı suçun işlenmesi gerekir.
Türk ceza hukukunda zincirleme suç uygulaması faile işlediği suç sayısı kadar da ceza verilmesi gerektiğini kuralının istisnasıdır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasıyla failin icra ettiği fiiller toplanarak tek suç haline gelmektedir.
Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için ya aynı suçun bir kişiye karşı farklı zamanlarda işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi gerekir. Görüldüğü üzere burada suçların “aynı” olması gerekir. Buradan örnekle dolandırıcılık suçu ile nitelikli dolandırıcılık suçu aynı suç iken dolandırıcılık suçu ile hırsızlık suçu farklı suçlardandır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gereken durumlarda suçun teşebbüs aşamasında kalmış olması zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının önünde engel değildir. Yine aynı şekilde fiillerden birinin tamamlanmış ve diğerinin teşebbüs aşamasında kalmış olması halinde de yine zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir. Böyle bir durumda kişinin işlemiş olduğu suçtan dolayı bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.
Bunun yanında zincirleme suç hükümleri uygulanırken failin kastı araştırılmalıdır. Çünkü önemli olan kişinin icra ettiği fiilleri aynı suçu işleme kararı altında işlemiş olması gerekir. Bu nedenle zincirleme suç hükümleri uygulanacakken kişinin kastının hangi yönde olduğu değerlendirilmelidir.
Bir diğer şart ise mağdurun aynı kişi olması şartıdır. Mağdurlar farklı kişilerse bu durumda zincirleme suç hükümlerini uygulamak mümkün olmayacak ve işlenen suçlardan ayrı ayrı ceza verilecektir.
YCGK-K.2021/21481
Her ne kadar her iki dava dosyasına konu olayda iddianamenin düzenlenmesi ile oluşan hukuki kesinti mevcut değil ise de ; sanığın Rize Ağır Ceza Mahkemesi ve Giresun Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davalara konu eylemleri arasında iki ay yirmi iki günlük bir zaman aralığının bulunması, her iki eylemde ele geçirilen sahte paraların farklı birim ve değerlerde olması, sanığın ikinci eylemini daha rahat hareket edebileceği düşüncesi ile farklı bir yerde gerçekleştirmesi hususları bir bütün olarak göz önüne alındığında; her iki olay arasında fiili kesintinin oluştuğu ve sanığın her iki eylemi nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği kabul edilmelidir.
YCGK-K.2015/47
Suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır. Böylece suç işleme kararı denilen genel plân, niyet veya karar, zinciri oluşturan ve her biri birbirinden bağımsız olan suçları birbirine bağlayan ortak bir zemini oluşturur.
Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de çeşitli suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir. Diğer bir anlatımla, sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilecektir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili kesintiler olduğunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olacaktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir.
Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün olmadığından, hangi süre içerisinde işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki genel niyete veya suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç hükümleri uygulanacak, ancak işlenen suç failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.
Zincirleme Suç Hükümleri Hangi Suçlarda Uygulanmaz?
Kanun düzenlemesinde görülecektir ki zincirleme suç hükümleri tüm suçlarda uygulanmaz. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar şunlardır:
- Kasten öldürme suçu
- Kasten yaralama suçu
- Yağma suçu
- İşkence suçu
Özel veya Resmi Evrakta Sahtecilik Suçunda Zincirleme Suç
Resmi evrakta sahtecilik suçu 3 şekilde işlenebilir:
- Resmî belgenin sahte olarak yani gerçeğe aykırı düzenlenmesi,
- Resmî belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi,
- Sahte resmi olan belgenin kullanılması.
Resmi bir evrakı başkalarını aldatmak için değiştiren, düzenleyen veyahut bu belgeyi kullanan kişi 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası alır.
Parada Sahtecilik Suçunda “Zincirleme Suç”
Türk Ceza Kanunu’nun 197. Maddesinde parada sahtecilik suçu düzenlenmiştir. Parada sahtecilik halk arasında kalpazanlık olarak da bilinir. Memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üretmek, ülkeye sokmak, nakletmek, muhafaza etmek veya tedavüle koymak parada sahtecilik suçunu oluşturur.
Suç seçimlik hareketlerle işlenebilen bir suçtur. Bu itibarla suç memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üretmek, ülkeye sokmak, nakletmek, muhafaza etmek veya tedavüle koymak şeklinde meydana gelebilir. Bu suç hakkında zincirleme suç hükümlerini uygulamak için suçun işlenme biçiminin değerlendirilmesi gerekir. Zira tek bir suçun işlenebilmesi için icra edilen fiiller doğal anlamda birden fazla gibi görünse bile aslında tek bir suçun meydana gelmesi sürecinde oluşmaktadır. Bu nedenle tek bir hareket olarak kabul edilmelidir.
Hırsızlık Suçunda Zincirleme Suç
Yargıtay 13.Ceza Dairesi - Karar: 2017/139
Sanık hakkında hırsızlık suçundan uygulama yapılırken; hırsızlık suçlarında zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, aynı suçun aynı mağdura karşı müteaddit defa işlenmesi gerektiği, suçun mağdurunun farklı kişiler olması halinde, zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, buna göre sanık çaldığı cep telefonları ve eşyaların birden çok kişiye ait olduğunu biliyor veya bilebilecek durumda ise, mağdur adedince suçun oluşacağı, ancak bunu bilebilecek durumda değilse sanığın eyleminin tek suç olarak kabul edileceği, dava konusu olayda sanığın çalmış olduğu eşyaların farklı kişilere ait olduğunu bilebilecek durumda olmadığının anlaşılması karşısında “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince de sanık hakkında tek suçtan hüküm kurulması gerekirken hatalı nitelendirme ile zincirleme suç olarak kabul edilip yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Yargıtay'ın vermiş olduğu kararda da görülüyor ki hırsızlık suçunun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi ya da bir kişiye karşı farklı zamanlarda işlenmesi halinde tek bir ceza verilir ve verilen ceza zincirleme suç hükümleri kapsamında dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.
İddianamenin Düzenlenmesi ve Hukuki Kesinti
Fiiller arasında hukuki ve fiili kesinti meydana gelmişse, her bir fiil ayrı bir suç olarak kabul edilip zincirleme suç hükümleri uygulanmamalıdır. Örneğin, dolandırıcılık suçu işleyen fail hakkında 11.04.2018 tarihinde iddianame düzenlenmiş, fail ise 15.04.2018 tarihinde aynı mağdura karşı aynı yerde başka bir dolandırıcılık suçu daha işlemişse; bu durumda, zincirleme suç hükümleri uygulanması mümkün olmaz. Zira iddianamenin düzenlenmiş olması hukuki bir kesinti meydana getirmiştir. İddianamenin düzenlenmesinin ardından işlenen fiiller için ayrıca ceza verilecektir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2015/47
Öğretide de; “İddianame, olaylar arasında hukuki bir kesinti meydana getirir ve iddianameden sonra devam eden olaylar artık başka bir ceza yargılamasının konusunu oluşturur. Bu nedenle, devam eden hareketler, kesin hükme dahil sayılmaz; bunlar, yeni bir yargılamanın konusu yapılabilir. Hukuki kesintiden sonraki eylemler, kendi aralarında zincirleme suç kapsamında değerlendirilebilir” şeklinde görüşlere yer verilmiştir. Öte yandan 1412 sayılı iddianamenin kabulü kurumuna yer verilmemesi nedeniyle Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen iddianamenin mahkemeye verilmesiyle kamu davasının açıldığının kabul edildiği, ancak 5271 sayılı CMK’nun 175. maddesinde iddianamenin kabulü kurumuna yer verilmesi nedeniyle kamu davasının açılmasının iddianamenin kabulü koşuluna bağlandığı görülmektedir. Diğer bir anlatımla kovuşturmanın başlaması için düzenlenen iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi şarttır. Bu nedenle 01.06.2005 tarihinden sonra düzenlenen iddianamelerin hukuki kesinti oluşturabilmesi için mahkemece kabul edilmiş olması gerekir.
Buna göre mahkeme tarafından kabul edilen iddianamenin düzenlendiği tarihten itibaren hukuki kesinti oluşacak, sonra devam eden eylemler başka bir ceza davasının konusunu oluşturacaktır. Başka bir anlatımla sanık hakkında mahkemece kabul edilmek şartıyla iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumda hukuki kesinti nedeniyle yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacak, mahkeme tarafından iddianame iade edildiği aşamada ise aynı suç işleme kararıyla ve aynı mağdura karşı yeniden suç işlemesi durumunda hukuki kesinti gerçekleşmediğinden sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Aynı mağdura ait işyerinden 10.05.2009 ve 24.05.2009 tarihlerinde hırsızlık yapan sanık hakkında ilk olayla ilgili 13.05.2009 tarihinde iddianame düzenlendiği, bu iddianamenin de 26.05.2009 tarihinde mahkemece kabulüne karar verildiği olayda; 13.05.2009 tarihli iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesi nedeniyle bu iddianamenin düzenlenme tarihi itibariyle hukuki kesinti oluştuğundan 24.05.2009 tarihinde gerçekleştirilen ikinci eylemin ayrı bir suç olarak değerlendirilerek iki ayrı hırsızlık suçundan hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla hukuki kesinti nedeniyle zincirleme suç hükmünün uygulanma şartları bulunmadığını kabul eden yerel mahkemenin direnme hükmü isabetli olup onanmasına karar verilmelidir.
Kesinleşen Dava Dosyasında Zincirleme Suç Hükümleri Nasıl Uygulanır?
Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Karar: 2018/101
Sanık hakkında 17/05/2013 tarihli suçtan dolayı 24/01/2014 tarihli iddianame ile temyiz konusu bu davanın açıldığı; UYAP ve dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, 24/02/2013 tarihli suç nedeniyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 30/05/2013 tarihli iddianamesi ile açılan dava üzerine, Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce TCK’nın 188/3-4,, 62 maddeleri uygulanarak sanık hakkında 7 yıl 6 ay hapis ve 3.000 TL adli para cezasına hükmolunduğu, bu hükmün Dairemizin 2013/14207 esas, 2014/9021 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşıldığından, 17/05/2013 tarihli suç ile kesinleşen davaya konu olan tarihli suçun “bir suç işleme kararının icrası kapsamında” işlenip işlenmediğinin ve buna bağlı olarak belirtilen suçların zincirleme suç oluşturup oluşturmadığının tartışılarak belirlenmesinde, zincirleme suç oluşturduğunun saptanması durumunda, bunlardan en ağır sonuç doğuran suç esas alınarak tayin edilecek cezanın, zincirleme suç nedeniyle TCK’nın 43. maddesi gereğince artırılmasında ve böylece bulunacak sonuç cezanın, kesinleşen hükümdeki sonuç cezadan “fazla olması halinde” aradaki fark kadar “ek cezaya hükmolunmasında” zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir
Aynı Olayda Farklı Suçlarda Arttırım Oranındaki Çelişki
Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2019/13138
Sanığın katılanlar …, …, … ve …‘ye karşı gerçekleştirdiği kabul edilen hakaret eyleminde TCK’nın 43/2. maddesinin uygulaması sırasında 1/4 oranında arttırım yapılmasına karşın, katılanlar …, … ve …’ya yönelik zincirleme suç hükümleri kapsamında değerlendirilen görevi yaptırmamak için direnme eyleminde TCK’nın 43/2. maddesinin tatbiki sırasında, aynı gerekçelerle 1/2 oranında arttırım yapılması suretiyle çelişkili ve dosya içeriğiyle uygun düşmeyen şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir
Zincirleme Suçta “Değişik Zaman” ve “Aynı Zaman” Kavramları
Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi ya da bir kişiye karşı farklı zamanlarda aynı suçun işlenmesi gerekir. Burada “aynı zaman” kavramının ne olduğunu incelemek gerekir. Türk ceza hukukunda zincirleme suç uygulaması faile işlediği suç sayısı kadar da ceza verilmesi gerektiğini kuralının istisnasıdır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasıyla failin icra ettiği fiiller toplanarak tek suç haline gelmektedir.
Türk Ceza Kanunu’nun 43. Maddesine göre:
Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.
Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır.
Buradaki “aynı zaman” kavramı dar yorumlanmalı ve kısa zaman dilimleri olarak kabul edilmelidir. Bu durum somut olaya göre değerlendirilmelidir. Aynı zaman kavramı ile ilgili net bir kısıtlama yapmak mümkündür. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için suçun değişik zamanlarda gerçekleşmiş olması gerekir.
Zincirleme Suç (TCK 43) Nasıl Uygulanır?
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı - Karar : 2018/541
Suç tarihinde cezaevinde bulunan sanık M.B.’nin, boşanma aşamasında olduğu eşi mağdur E. B.’ye ve aynı evde ikamet etmekte olan kayınbiraderi mağdur K.Ç.’ye, tek bir zarf içerisinde, ancak mağdurlara hitaben ayrı ayrı yazılmış tehdit içerikli iki mektup gönderdiği olayda; sanığın mağdurlara hitaben ayrı ayrı mektup yazması eylemleri, gerçekleştirilmesi düşünülen suç öncesi birer hazırlık hareketi niteliğinde olup, suçun icrai hareketinin, farklı mağdurlara yönelse de hukuki anlamda tek bir fiil olarak değerlendirilmesi gereken mektupları “gönderme” eylemi ile gerçekleştirildiğinin kabulü ve hukuki anlamda tek bir fiilden ibaret olan tehdit suçundan TCK’nın 43/2. maddesinin yollamasıyla Aynı Kanun’un 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılarak cezanın belirlenmesi gerekmektedir. Kaldı ki sanık aynı içerikteki sözleri tek bir mektupla mağdurlara gönderseydi eylemi yine zincirleme şekilde işlenen tek suç olarak değerlendirilecek ve bundan kuşku duyulmayacaktı. Sırf, aynı sözlerin farklı kâğıtlara yazılarak tek bir zarfla gönderilmesinin iki ayrı suç olarak değerlendirilmesi hakkaniyete aykırıdır
Propagandanda Suçunda Zincirleme Suç
Propaganda suçunun düzenlendiği Türk Ceza Kanunu’nun 220. Maddesinin 8. fıkrasına göre örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/215 E. , 2015/746 K.
Zincirleme suç, aynı suç işleme kararıyla değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden çok işlenmesidir. Terör örgütünün propagandası yapmak suçu, kamu güvenliği aleyhine işlenen somut tehlike suçudur. Aynı suç işleme kararı altında kısa zaman aralığında kamu güvenliği aleyhine sayılan bu suçun işlenmesi halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması zorunluluğu karşında; sanığın, örgüt çağrısı üzerine 30.12.2012 ve 12.11.2012 tarihlerinde açlık grevine destek olmak amacıyla toplanan grup içerisinde yer alarak, 3713 sayılı Kanunun 7/2-b2. maddesi uyarınca örgütün destekçisi olduğunu belli edecek şekilde sloganlar atması şeklinde gerçekleşen eylemlerinde, iki suç arasında geçen zamanın tek bir kastın kapsamında kabul edilebilecek makul bir süre olarak düşünülmesi ve sanık hakkında 5237 sayılı Kanunun 43. maddesinin uygulanması gerekirken, yazılı şekilde ayrı ayrı propaganda suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir.