Diğer Makaleler

Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
Yabancılar İçin Deport (Sınır Dışı) İşlemleri ve Savunma Rehberi

Sınır Dışı (Deport) Nedir? Hukuki Dayanak

Deport nedir sorusu detaylandırılması gereken bir sorudur. Sınır dışı etme (deport), Türkiye’de bulunan bir yabancının, belirli yasal nedenlerle ülkeyi terk etmesinin zorunlu hale getirilmesi ve idari makamlar tarafından ülke dışına çıkarılması işlemidir. Bu işlem, kamu düzenini, kamu güvenliğini veya kamu sağlığını koruma amacıyla uygulanabileceği gibi, vize veya ikamet izni süresi dolduğu hâlde Türkiye’de kalmaya devam eden yabancılar hakkında da gündeme gelebilir.

Sınır dışı işlemlerinin hukuki dayanağı 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun (YUKK) 52 ila 60. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu maddelerde, deport kararının hangi durumlarda verileceği, kimlerin sınır dışı edilemeyeceği ve yabancının bu karara karşı hangi hukuki yollara başvurabileceği açıkça belirtilmiştir.

Göç Mevzuatı ve İdari Sınır Dışı Kararları

Türkiye’de göç ve yabancılarla ilgili işlemler, temel olarak 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK), İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı yönetmelikleri ve ilgili uluslararası sözleşmeler çerçevesinde yürütülmektedir. Bu mevzuat, Türkiye’de bulunan yabancıların giriş, kalış, ikamet, çalışma izinleri ve sınır dışı edilme süreçlerini düzenler.

İdari sınır dışı kararları, yargı kararı olmaksızın idare tarafından verilen bir işlemdir. YUKK’un 54. maddesine göre; kamu düzeni veya güvenliği için tehdit oluşturanlar, sahte belgeyle giriş yapanlar, vize veya ikamet izni süresi bittikten sonra Türkiye’de kalmaya devam edenler, çalışma izni olmaksızın çalışanlar gibi kişiler hakkında sınır dışı kararı alınabilir.

Ceza Hukuku İle İdari İşlemler Arasındaki Fark

Sınır dışı (deport) sürecinde en sık karıştırılan konulardan biri, ceza hukuku kapsamında verilen kararlar ile idari işlemler arasındaki farktır. Ceza hukuku, suç teşkil eden eylemler karşısında devletin mahkemeler aracılığıyla verdiği cezaları kapsar. Örneğin, bir yabancının sahte evrak düzenlemesi, kamu güvenliğini tehdit eden bir fiil işlemesi veya yasadışı örgüt faaliyetinde bulunması hâlinde, bu durum cezai bir süreç doğurur ve karar mahkeme tarafından verilir.

Buna karşılık idari işlemler, mahkeme kararı olmaksızın, doğrudan idari makamlar (örneğin İl Göç İdaresi Müdürlüğü) tarafından alınan kararlardır. Sınır dışı etme işlemi, çoğunlukla idari bir tedbir niteliğindedir ve cezalandırma amacı taşımaz. Burada amaç, kamu düzeni veya güvenliğini korumak, ya da yabancının ülkeye yasal koşullara aykırı biçimde girmesini veya kalmasını önlemektir.

Sınır Dışı Kararı Alınma Nedenleri

Türkiye’de bir yabancı hakkında sınır dışı (deport) kararı alınmasının nedenleri, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesinde ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Bu nedenler, genel olarak kamu düzeni, kamu güvenliği, kamu sağlığı ve göç mevzuatına aykırılık temellerine dayanır.

En sık karşılaşılan sınır dışı nedenleri arasında şunlar yer alır:

  • Türkiye’ye yasadışı yollarla giriş yapmak veya yasal yollardan giriş yapmış olsa bile vize veya ikamet izni süresi bittikten sonra ülkede kalmaya devam etmek,
  • Sahte evrak kullanmak, yanlış beyanda bulunmak veya kimliğini gizlemek,
  • Kamu düzeni veya güvenliği açısından tehdit oluşturacak davranışlarda bulunmak, Çalışma izni olmaksızın çalışmak veya mevzuata aykırı ticari faaliyette bulunmak,
  • Türkiye’ye giriş yasağı olmasına rağmen yeniden giriş yapmaya teşebbüs etmek,
  • Suç işleyen veya mahkûmiyet alan yabancılar hakkında, cezanın infazından sonra idarece deport kararı verilmesi.

Kamu Düzenine Karşı Suçlar ve Vize İhlalleri

Sınır dışı (deport) kararlarının en önemli gerekçelerinden biri, kamu düzenine veya kamu güvenliğine karşı işlenen suçlar ile vize ve ikamet ihlalleridir. Türkiye Cumhuriyeti, yabancıların ülkede kalışını belirli yasal şartlara bağlamıştır ve bu şartların ihlali durumunda idare tarafından sınır dışı işlemi başlatılabilir.

Kamu düzenine karşı suçlar, devletin güvenliğini, toplumun huzurunu veya kamu otoritesini tehdit eden eylemleri kapsar. Örneğin; uyuşturucu ticareti, organize suç faaliyetleri, sahtecilik, fuhuş veya terörle bağlantılı faaliyetlerde bulunmak, kamu düzeni açısından ciddi tehdit olarak değerlendirilir. Bu tür eylemlerde bulunan yabancılar hakkında mahkeme kararıyla ceza verilmesinin ardından veya bazen doğrudan idari değerlendirme sonucu deport kararı alınabilir.

Vize ihlalleri ise daha çok idari nitelikteki gerekçelerdir. Vize süresi dolmasına rağmen Türkiye’de kalmaya devam etmek, ikamet iznini yenilememek, farklı bir amaçla alınan vizeyi kötüye kullanmak veya yasa dışı çalışmak gibi durumlar, göç mevzuatına aykırılık oluşturur. Bu hallerde, İl Göç İdaresi tarafından sınır dışı kararı alınabilir.

Suç Sabitliğive İdari İşlem Usulleri

Bir yabancı hakkında sınır dışı kararı verilirken, suçun kesinleşip kesinleşmediği büyük önem taşır. Türk hukukunda bir kişi, ancak mahkeme kararıyla suçlu bulunduğunda suç işlemiş sayılır. Sadece gözaltı ya da soruşturma açılması, deport kararı için tek başına yeterli değildir.

Buna rağmen idare, kamu düzeni veya güvenliği gerekçesiyle, bazen mahkeme kararı olmadan da sınır dışı işlemi başlatabilir. Ancak bu durumda kararın somut bilgi ve delillere dayanması ve usule uygun şekilde tebliğ edilmesi gerekir.

Yabancının savunma hakkı tanınmadan, gerekçesiz veya eksik incelemeyle verilen sınır dışı kararları idari yargıda iptal edilebilir. Bu nedenle, suç sabitliği ve idari işlem arasındaki farkın doğru değerlendirilmesi, etkin bir hukuki savunma için kritik öneme sahiptir.

Savunma Hakkı: İdari ve Adli Süreçlerde Stratejiler

Sınır dışı (deport) kararlarına karşı en güçlü koruma, yabancıların savunması İstanbul gibi yoğun göç alan illerde etkili şekilde yürütüldüğünde ortaya çıkar. Yabancıya, hakkında verilen idari kararın gerekçesi yazılı olarak bildirilir ve 7 gün içinde idare mahkemesine itiraz etme hakkı tanınır. Bu süreçte, kişinin aile bağları, sağlık durumu ve çalışma hayatı gibi unsurlar savunmayı güçlendirir.

Adli süreçlerde ise, suç isnadı bulunan yabancılar açısından deport kararı verilmeden önce mahkeme kararının beklenmesi ve savunmanın buna göre hazırlanması önemlidir. Yabancıların savunması İstanbul özelinde hızlı ve bilinçli bir hukuki strateji ile yürütüldüğünde, sınır dışı işlemlerinin durdurulması veya iptali mümkün olabilir.

İdari İtiraz ve İdare Mahkemesi Yoluyla İptal Talebi

Sınır dışı (deport) kararlarına karşı yabancılar, sınır dışı itiraz dilekçesi ile idari itiraz ve idaremahkemesi yoluyla iptal talebinde bulunabilir. Türkiye’de idari makamlar tarafından verilen deport kararları yazılı şekilde tebliğ edilir ve yabancıya 7 gün içinde itiraz hakkı tanınır. Bu dilekçe ile kararın durdurulması veya yeniden değerlendirilmesi talep edilebilir.

Ceza Davası Savunması İle Paralel Savunma Yöntemleri

Sınır dışı (deport) süreçlerinde, yabancının ceza davası savunması ile paralel yürütülecek savunma stratejileri büyük önem taşır. Suç isnadı bulunan yabancılar için adli süreç tamamlanmadan deport kararı uygulanmaması esastır. Bu nedenle, ceza davasında sunulan deliller ve savunmalar, idari süreçte de paralel şekilde kullanılabilir.

Pasaport ve Geri Gönderme İşlemleri

Sınır dışı (deport) kararı uygulandıktan sonra, yabancının pasaport ve geri gönderme işlemleri başlatılır. Bu süreçte, yabancının kimlik ve seyahat belgeleri kontrol edilir, gerekli durumlarda geçici belge veya refakatli sevk düzenlenir.

İdare, geri gönderme sürecinde uluslararası insan hakları ve Türkiye’nin yükümlülüklerini dikkate almak zorundadır. Ayrıca, sağlık durumu veya özel koşullar söz konusu ise, geri gönderme işlemleri geciktirilebilir veya düzenlemelerle uyumlu hâle getirilebilir.

Geri Gönderme Merkezi Uygulamaları

Sınır dışı (deport) sürecinde yabancılar, geri gönderme işlemleri sırasında Geri Gönderme Merkezlerinde (GGM) geçici olarak tutulabilir. Bu merkezlerde, yabancının kimlik ve sağlık kontrolleri, barınma ve temel ihtiyaçlarının karşılanması sağlanır.

Merkezlerdeki uygulamalar, insan hakları ve uluslararası sözleşmelere uygun şekilde yürütülmek zorundadır. Ayrıca, sürecin hızlı ve hukuka uygun ilerlemesi, yabancıların savunması İstanbul gibi yoğun göç alan illerde daha da kritik hâle gelir. GGM’deki süreç boyunca, deport kararına karşı itiraz hakları ve hukuki destek sağlanmalıdır.

Gözaltı ve Teslim Süreçlerinde Hukuki Haklar

Sınır dışı (deport) sürecinde yabancılar, gözaltı ve teslim işlemleri sırasında belirli hukuki haklara sahiptir. Gözaltına alınan kişi, haklarını bilme, avukat desteği alma ve sağlık kontrollerinden geçme hakkına sahiptir.

İstanbul Örneği: Yerel Uygulamalar ve İletişim Kanalları

İstanbul, Türkiye’de yabancı nüfusun en yoğun olduğu şehirlerden biri olarak, sınır dışı (deport) süreçlerinde yerel uygulamalar ve iletişim kanallarının önemini öne çıkarır. İl Göç İdaresi ve Geri Gönderme Merkezleri, işlemlerin hızlı, şeffaf ve hukuka uygun şekilde yürütülmesini sağlar.

Yabancılar, İstanbul’da sınır dışı itiraz dilekçesi ve diğer hukuki başvurular için ilgili birimlerle doğrudan iletişim kurabilir. Ayrıca, hukuki danışmanlık ve avukat desteği ile yabancıların savunması İstanbul bağlamında etkin biçimde sağlanabilir. Bu sayede, deport kararları karşısında hak kayıplarının önüne geçilebilir ve süreçler daha adil bir şekilde yürütülebilir.

Konsolosluk Teması ve Hukuki Temsil Sağlama Yolları

Sınır dışı (deport) süreçlerinde yabancılar, kendi ülkelerinin konsolosluklarıyla iletişime geçme hakkına sahiptir. Konsolosluklar, konsolosluk hukuki yardım sağlayarak hem hukuki destek sunar hem de aile ve sağlık durumlarıyla ilgili bilgilendirme yapar.

Buna ek olarak, yabancılar avukat veya hukuk bürosu aracılığıyla hukuki temsil alabilir ve sınır dışı kararına karşı itiraz veya mahkeme başvurularını profesyonel şekilde yürütebilir. İstanbul gibi yabancı nüfusun yoğun olduğu şehirlerde, yabancıların savunması İstanbul bağlamında konsolosluk hukuki yardım ve profesyonel temsil birlikte kullanıldığında, deport süreçlerinde hak kayıplarının önüne geçmek mümkün olur.

İstanbul’da Sık Rastlanan Gecikme ve İtiraz Pratikleri

Sınır dışı (deport) süreçlerinde İstanbul’da, yoğun yabancı nüfusu nedeniyle gecikmeler ve idari aksaklıklar sıkça yaşanabilir. Bu durumlar, özellikle sınır dışı itiraz dilekçesi ve idare mahkemesi başvurularında sürecin uzamasına yol açabilir.

Yabancılar, bu tür gecikmeleri göz önünde bulundurarak savunma haklarını etkin kullanmalı, gerekli belgeleri eksiksiz sunmalı ve hukuki destek almalıdır. İstanbul örneğinde, yabancıların savunması İstanbul kapsamında doğru stratejilerle hareket etmek, hem itiraz süreçlerini hızlandırır hem de deport kararlarının durdurulmasını kolaylaştırır.

Uluslararası Başvuru İmkanları

Sınır dışı (deport) kararlarına karşı yabancılar, yalnızca Türkiye içi yollarla değil, uluslararası başvuru imkanlarını da kullanabilir. Bu başvurular arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) veya BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) gibi uluslararası mekanizmalara yapılan itirazlar yer alır.

AİHM’ye Başvuru Koşulları (Hukuki İç Yollar Tüketildikten Sonra)

Sınır dışı (deport) kararlarına karşı yabancılar, Türkiye’deki tüm hukuki iç yolları tükettikten sonra AİHM sınır dışı başvurusu yapabilirler. Bu başvuru, idari itiraz ve idare mahkemesi süreçleri ile ceza davalarında tüm yasal hakların kullanılmış olmasını şart koşar.

Başvuruda, sınır dışı kararının hukuka aykırı olduğu ve insan hakları ihlali oluşturduğu kanıtlanmalıdır. İstanbul gibi yoğun yabancı nüfuslu illerde, yabancıların savunması İstanbul bağlamında AİHM sınır dışı başvurusu, deport kararlarının uluslararası düzeyde incelenmesi ve hakların korunması açısından kritik bir adımdır.

BM ve Uluslararası Koruma Talepleri (Mülteci Statüsü İddiaları)

Sınır dışı (deport) sürecinde yabancılar, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve diğer uluslararası mekanizmalar aracılığıyla koruma talebinde bulunabilir. Bu süreç, özellikle mülteci statüsü iddiaları olan kişiler için hayati öneme sahiptir.

Başvuru sırasında, kişi ülkesinde veya mensup olduğu bölgede maruz kaldığı tehlikeleri, zulmü veya ayrımcılığı kanıtlayarak uluslararası koruma talebini destekler.

Şimdi ara