Güvenlik soruşturması, bir kişinin kamu hizmetine alınmadan önce bu göreve alınmasında bir sakınca olup olmadığının araştırılmasıdır. Bu süreçte, kişinin sadece sicili değil, sosyal çevresi gibi unsurlar da soruşturma kapsamında araştırılır.
Güvenlik soruşturması özellikle; Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı, Millî İstihbarat Teşkilâtı, Türk Silahlı Kuvvetleri vb. kurumlar için zorunlu bir prosedürdür. Sebebi ise, bu görevlerde çalışacak kişilerin, devletin güvenliğini tehlikeye atabilecek bağlantılarının olup olmadığının incelenmesidir. Çünkü güvenlik soruşturmasında incelenen bir diğer unsur da kişinin terör örgütlerine bağlı olup olmadığı, milli güvenliğe zarar verme ihtimallerinin olup olmadığıdır.
Kamu hizmetinde görev alacak kişilerin tabi tutulduğu bu soruşturma, devletin güvenilir kişilerle çalışması temelinde yürütülür. Kişinin geçmişteki sosyal medya paylaşımları bile soruşturmanın bir parçası olabilmektedir.
Arşiv araştırması, güvenlik soruşturmasından daha dar kapsamlı bir taramadır. Güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasını da kapsar. Kişinin emniyet tarafından aranıp aranmadığı, adli sicil kaydı (adli sicil kaydı ile ilgili detaylı bilgi için ilgili makalemize buradan ulaşabilirsiniz), kamu görevine engel bir durum olup olmadığı kayıtlar üzerinden araştırılır.
Arşiv araştırması sırasında kişinin daha önce çalıştığı kurumlar, eğitim aldığı okullar da incelemeye tabidir. Disiplin cezası, ilişik kesilme gibi durumların varlığı sorgulanır. Sosyal çevreye dair incelemeler her ne kadar arşiv araştırmasında da yapılsa da bu konudaki inceleme güvenlik soruşturmasına göre daha dar düzeydedir.
Sabıka kaydı, adli sicil kaydının bir parçasıdır ve incelemeye dahildir. Araştırmanın temel unsurlarından biridir. İdari soruşturmalar ise kişinin görevini doğru yürütüp yürütmediği ile ilgilidir. Adayın daha önceki zamanlarda görevi kötüye kullanma, zimmet, rüşvet gibi kayıtlarının bulunup bulunmadığı incelenir. Bu kayıtların tespiti, başvuru sürecini doğrudan etkileyebilmektedir.
2025 yılı itibarıyla, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması süreçlerinde dijitalleşme merkezli önemli değişiklikler uygulamaya konulmuştur. Yeni düzenlemelerle sürecin hızlanması ve vatandaşın bilgiye daha kolay ulaşması hedeflenmektedir.
2025 itibarıyla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin veriler, kamu kurumları arasında entegre edilen dijital sistemler (örneğin Yargı Ağı Bilişim Sistemi - UYAP, Emniyet Bilgi Sistemi - POLNET, GBT vb.) üzerinden merkezi şekilde toplanmakta ve değerlendirilmektedir. Bu şekilde ilgili kurumlar kişinin sabıka kaydı, idari işlem geçmişi gibi bilgilerini doğrudan görebilmektedir. Bu veriler sadece ilgili kurumlarla sınırlı kalır.
Yeni sistemle birlikte adaylara soruşturma sonucu, e-Devlet kapısı üzerinden bildirilmeye başlanmıştır. Bu, daha önce yazılı tebligatla yapılan sürecin dijitalleştirilmiş hâlidir. Bu sistem sayesinde adaylar, güvenlik soruşturmasının güncel durumunu kolaylıkla kontrol edebilir hale gelmiştir.

Güvenlik soruşturması sonucu olumsuz gelen adaylar, buna hukuki olarak itiraz etme yoluna sahiptirler.
Ret kararına karşı başvurulacak ilk yol idare mahkemesinde “iptal davası” açmaktır. Kararın kişiye tebliğinden başlayarak 60 gün içerisinde bu davanın açılması gerekir.
Olumsuz sonuç alan kişi, dava sürecinde mahkemeye kamu görevine uygun olduğunu belgelerle ortaya koymalıdır. Bu belgeler arasında temiz sabıka kaydı belgesi, disiplin cezasının olmadığını kanıtlayan belge, ve örneğin kendisine ait olduğu iddia edilen bir sosyal medya paylaşımı yüzünden ret almışsa o paylaşımın kendisine ait olmadığını gösteren deliller olabilir.
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması idari işlemlerdir. İdari işlemlere karşı hukuki denetim mümkündür. İptal davası açılırken savunmalar gerekçeli olarak sunulur ve bazı durumlarda yürütmenin durdurulması talep edilir.
Aday mahkeme süresince, kendisiyle ilgili olumsuz değerlendirmelere dair bilgi edinme hakkına sahiptir ve tüm iddialara karşı delil sunabilir.
Mahkeme, davacı tarafından talep edilmesi hâlinde, dava sonuçlanana kadar işlemin yürütmesini durdurabilir. Bu durumun sebebi ise adayın mağduriyetinin önüne geçilebilmesidir. Yürütmenin durdurulması kararının verilebilmesi için işlem hukuka aykırı olmalıdır. Ayrıca telafisi güç zarar doğurma ihtimali olmalıdır.
Anayasa Mahkemesi ve Danıştay, güvenlik soruşturmasının yalnızca genel kanaat veya ihbarlarla olumsuz sonuçlanamayacağını açıkça belirtmiştir. Yargı denetimi kapsamında, kamuya girişin keyfi şekilde engellenmesi anayasal hakların ihlali olarak değerlendirilmiştir.
Yargı kararlarında, aynı durumda olan kişilere farklı muamele yapılması, Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırı bulunmuştur.