Diğer Makaleler

Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
Anne Velayeti Altındaki Çocuğun Babaya Gitmeme Tercihi

Velayetin Hukuki Çerçevesi ve Çocuğun Üstün Yararı

Velayet, çocuğun bakım, eğitim, sağlık, korunma ve temsil gibi haklarının ebeveynler tarafından yerine getirilmesini sağlayan hukuki bir sorumluluktur. Boşanma, ebeveynlerden birinin vefatı veya özel durumlar nedeniyle mahkemeler tarafından velayet konusunda karar verilirken en temel ilke, çocuğun üstün yararıdır. Hukuk sistemimizde velayetle ilgili düzenlemeler hem ebeveynlerin hak ve sorumluluklarını hem de çocuğun görüş ve ihtiyaçlarını dikkate alacak şekilde oluşturulmuştur. 

Velayetin Temel İlkeleri ve Mevzuat

Velayet, çocuğun sağlıklı gelişimini ve refahını koruma amacı taşıyan bir hukuki kavramdır. Türk Medeni Kanunu (TMK), velayet konusunda temel yasal düzenlemeleri içermektedir.

1) Velayetin Hukuki Dayanağı

Türk Medeni Kanunu’nun 335. maddesine göre, evlilik birliği devam ettiği sürece velayet anne ve babaya ortak olarak aittir.

Ebeveynlerden birinin ölümü durumunda, velayet sağ kalan ebeveyne verilir.

Boşanma halinde ise velayet, çocuğun üstün yararı gözetilerek anneye veya babaya verilebilir.

2) Çocuğun Üstün Yararı İlkesi

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Türk Medeni Kanunu çerçevesinde, velayet kararlarında çocuğun üstün yararı esas alınır.

Mahkemeler, velayet kararlarını verirken çocuğun fiziksel, duygusal, sosyal ve psikolojik gelişimini göz önünde bulundurur.

Velayet, çocuğun güvenli ve sağlıklı bir ortamda büyümesini sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.

3) Velayetin Kapsamı

Velayet hakkına sahip ebeveyn, çocuğun:

- Eğitim ve öğretiminden,

- Sağlık hizmetlerinden,

- Kişisel gelişiminden,

- Temsil ve hukuki işlemlerinden sorumludur.

Velayeti elinde bulundurmayan ebeveynin, çocuğun hayatına katılımını sağlayan kişisel ilişki hakkı bulunur. Bu hak, çocuğun menfaatine aykırı olmadıkça sınırlandırılamaz.

Anne ile Baba Arasındaki Hak ve Sorumluluklar

Anne ve baba, velayet hakkını birlikte veya ayrı ayrı kullanabilirler. Boşanma veya ayrılık durumlarında, mahkeme çocuğun üstün yararını dikkate alarak velayetin hangi ebeveyne verileceğine karar verir.

1) Evlilik Birliği Devam Ederken Velayet

Evlilik birliği süresince anne ve baba, velayet hakkını birlikte kullanır. Çocuğun bakım, eğitim ve korunması konusunda ortak karar alma sorumluluğu vardır. Taraflardan birinin çocuğa zarar verdiği veya yükümlülüklerini yerine getirmediği tespit edilirse, mahkeme velayet hakkını kısıtlayabilir veya kaldırabilir.

2) Boşanma Halinde Velayet

Boşanma sonrası velayet, mahkeme kararı ile anneye veya babaya verilir. Velayeti alan ebeveyn, çocuğun günlük bakımını ve ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Velayeti alamayan ebeveyn ise çocuğun eğitim ve bakımına maddi katkı sağlamakla (nafaka) ve çocukla düzenli bir şekilde kişisel ilişki kurmakla yükümlüdür.

3) Ebeveynlerin Hak ve Yükümlülükleri

Velayet hakkı bulunan ebeveynin:

- Çocuğun eğitim ve öğretimini sağlama,

- Çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimini destekleme,

- Çocuğun temsil yetkisini kullanma (örneğin, okul kayıtları, sağlık sigortası gibi işlemler),

- Çocuğun yasal işlemlerinde karar alma hak ve yükümlülükleri vardır.

Mahkeme Kararlarında Çocuğun Görüşünün Rolü

Velayet davalarında, çocuğun düşüncelerine önem verilmesi çocuk haklarının korunması açısından temel bir prensiptir.

Çocuğun Görüşü Neden Önemlidir?

- BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesi, çocuğun kendisini ilgilendiren konularda görüş bildirme hakkına sahip olduğunu belirtir.

- Türk Medeni Kanunu da çocuğun belirli bir yaşa ve olgunluğa eriştiği takdirde görüşünün alınmasını zorunlu kılar.

Çocuk Kaç Yaşında Görüş Bildirebilir?

-  Genel olarak, 8 yaş ve üzerindeki çocukların görüşleri mahkemede dikkate alınmaktadır.

- 12 yaşın üzerindeki çocukların ise mahkemede doğrudan beyanlarının alınması yaygın bir uygulamadır.

- Ancak mahkeme, çocuğun baskı altında olup olmadığını veya gerçek çıkarlarının ne olduğunu uzman görüşleriyle değerlendirebilir.

Mahkemeler Çocuğun Görüşünü Nasıl Değerlendirir?

- Çocuğun hangi ebeveynle daha iyi bir yaşam sürdürebileceği analiz edilir.

- Çocuğun duygusal bağları, eğitim durumu ve sosyal çevresi değerlendirilir.

- Çocuğun görüşü, bir ebeveynin yönlendirmesiyle mi şekillenmiş, yoksa gerçek iradesini mi yansıtıyor, bu husus araştırılır.

Çocuk psikologları ve sosyal hizmet uzmanları, mahkemenin karar verme sürecinde çocuğun üstün yararına en uygun ortamın belirlenmesi için rapor sunabilir.

Çocuğun Babaya Gitmeme Sebepleri ve Psikolojik Etkileri

Boşanma veya ayrılık sonrası çocukların ebeveynlerinden biriyle zaman geçirmek istememesi, özellikle babaya gitmeyi reddetmesi, karmaşık duygusal süreçleri ve aile içi dinamikleri içeren bir durumdur. Bu durumun ardında çeşitli psikolojik, duygusal ve çevresel nedenler olabilir. Çocuğun babaya gitmek istememesinin sebeplerini anlamak ve buna uygun şekilde hareket etmek, onun psikolojik gelişimi ve duygusal sağlığı açısından büyük önem taşır. 

Duygusal Durum ve Çocuk Psikolojisi

Bir çocuğun babasıyla vakit geçirmek istememesinin ardında duygusal karmaşa, güven eksikliği, ayrılık sürecinde yaşanan travmalar ve bağlanma sorunları olabilir.

1) Ayrılığın Çocuk Üzerindeki Etkileri: Boşanma veya ayrılık süreci, çocuk için güvensizlik, korku ve terk edilme duygularını tetikleyebilir. Çocuk, yaşına ve olgunluk seviyesine bağlı olarak ailede yaşanan değişiklikleri farklı şekillerde algılar ve tepki verir. Ya da ebeveynlerden biriyle daha fazla zaman geçirme ihtiyacı hissedebilir veya diğer ebeveyne mesafe koyarak kendini korumaya çalışabilir.

2) Bağlanma Problemleri ve Güven Eksikliği: Küçük yaşlardan itibaren anne veya babayla kurulan bağ, çocuğun gelecekteki ilişkilerini şekillendirir.Eğer baba, ayrılık sürecinde duygusal olarak uzak kaldıysa veya çocuğun hayatında tutarsız bir varlık gösterdiyse, çocuk güven problemi yaşayabilir ve onunla zaman geçirmek istemeyebilir.

3) Travmatik Deneyimler ve Olumsuz Anılar: Eğer baba ile geçmişte sert disiplin, ihmal veya şiddet içeren anılar varsa, çocuk doğal olarak ona gitmek istemeyebilir. Babanın duygusal olarak mesafeli veya sert bir tutum sergilemesi, çocuğun yanında kendini rahat hissetmemesine ve güven duymamasına neden olabilir.

Aile İçi İlişkilerde Ortaya Çıkan Sorunlar

Boşanma sonrası çocuk, anne ve baba arasındaki çatışmaların bir parçası hâline gelebilir. Çocuğun babaya gitmeme nedenlerinden bazıları, ebeveynler arasındaki dinamiklerle doğrudan bağlantılı olabilir.

1) Anne ve Baba Arasındaki İletişim Sorunları: Çocuğun babasına gitmek istememesinin altında, anne ile baba arasındaki iletişim eksikliği, düşmanlık veya ebeveynler arasındaki güç mücadelesi olabilir. Ebeveynlerden biri çocuğu bilinçli veya bilinçsiz olarak diğer ebeveynden uzaklaştırabilir.

2) Çocuğun Ebeveyne Karşı Sorumluluk Hissetmesi: Çocuk, özellikle annesiyle daha fazla zaman geçiriyorsa ve annenin yalnız hissettiğini veya zorlandığını düşünüyorsa, babasına gitmek istemeyebilir. Bazı çocuklar, ebeveynlerinden birini koruma içgüdüsüyle hareket ederek diğer ebeveyni bilinçli olarak dışlayabilir.

3) Yeni Aile Dinamikleri ve Üvey Ebeveynler: Eğer baba, yeniden evlenmişse veya yeni bir partnerle yaşıyorsa, çocuk bu durumu kendi yerine başka birinin geçtiği düşüncesiyle kabullenmekte zorlanabilir. Yeni eş veya üvey kardeşler, çocuğun babasıyla zaman geçirme isteğini etkileyebilir.

Babaya Ulaşmama Tercihinin Uzun Vadeli Sonuçları

Bir çocuğun babasına gitmek istememesi, kısa vadede anlaşılabilir bir durum olsa da, uzun vadede çeşitli psikolojik ve sosyal etkileri olabilir.

1) Baba ile Bağların Zayıflaması: Sürekli olarak babayla zaman geçirmeyi reddeden çocuk, baba figürüyle olan ilişkisini tamamen kaybedebilir. İlerleyen yaşlarda, babanın yokluğunun yaratabileceği duygusal boşluk, çocuğun özgüven, aidiyet ve kimlik gelişimini etkileyebilir.

2) Erkek Çocuklarda Rol Model Eksikliği: Erkek çocuklar için baba figürü, erkek kimliğinin gelişmesinde önemli bir rol oynar. Eğer baba ile sağlıklı bir bağ kurulamazsa, çocuk ilerleyen yıllarda otoriteyle, disiplinle veya erkek kimliğiyle ilgili sorunlar yaşayabilir.

3) Kız Çocuklarında Güven Sorunları: Kız çocukları için baba, karşı cinsle olan ilişkilerinde güvenli bağlanma modelini şekillendiren önemli bir figürdür. Baba ile yeterince sağlıklı bir ilişki kuramayan kız çocukları, ilerleyen yaşlarda duygusal ilişkilerde güven ve bağlılık problemleri yaşayabilir.

4) Sosyal ve Duygusal İzolasyon: Baba ile bağların kopması, çocuğun kendi ailesine ve geniş aileye karşı aidiyet duygusunun azalmasına neden olabilir. Çocuk, ailesinin bir tarafına yabancılaşarak, sosyal ilişkilerde kopukluk ve yalnızlık hissi yaşayabilir.

5) Ebeveynlik Algısının Şekillenmesi: Çocuk, ebeveynlerinden biriyle sağlıklı bir ilişki kuramazsa, yetişkin olduğunda kendi çocuklarıyla sağlıklı ebeveyn-çocuk ilişkisi geliştirmekte zorlanabilir. Baba figürünün eksikliği, çocuğun ileride kendi ebeveynlik yaklaşımını olumsuz etkileyebilir.

Hukuki Süreç ve Çözüm Önerileri

Çocuğun bir ebeveynle zaman geçirmek istememesi, aile içinde duygusal ve psikolojik etkileri olan karmaşık bir durumdur. Eğer bu konuda taraflar arasında anlaşmazlık yaşanıyorsa, hukuki yollarla bir çözüm aranması gerekebilir. Hukuki süreçte, çocuğun üstün yararı ilkesinin ön planda olması ve her iki ebeveynin de haklarının adil bir şekilde değerlendirilmesi esastır. Bu yazıda, mahkemeye başvuru süreci ve gerekçelendirme, alternatif çözüm yöntemleri olarak arabuluculuk ve danışmanlık, karar sürecinde çocuğun isteklerinin değerlendirilmesi konularına odaklanılacaktır.

1) Mahkemeye Başvuru Süreci ve Gerekçelendirme

Çocuğun babasına veya diğer ebeveyne gitmek istememesi durumunda, eğer ebeveynler arasında anlaşma sağlanamıyorsa, mahkemeye başvurulabilir. Ancak mahkemeye gitmeden önce, başvurunun hukuki dayanaklarının sağlam bir şekilde belirlenmesi önemlidir.

2) Mahkemeye Kimler Başvurabilir?

- Çocuğun velayet hakkına sahip olmayan ebeveyni, kişisel ilişki kurma hakkını kullanamıyorsa, mahkemeye başvurabilir.

- Velayeti elinde bulunduran ebeveyn, çocuğun diğer ebeveynle görüşmesinin çocuğa zarar verdiğini düşünüyor ve bunu kanıtlamak istiyorsa mahkemeye başvurabilir.

- Çocuk belli bir yaşa gelmişse ve babasına gitmek istemiyorsa, kendisi de mahkemeye görüş bildirebilir.

3) Gerekçelendirme ve Hukuki Dayanaklar

Mahkemeye yapılacak başvuruda, çocuğun babasıyla zaman geçirmek istememesinin geçerli sebeplere dayanıp dayanmadığının ortaya konması gerekir. Gerekçeler şu şekilde olabilir:

- Psikolojik veya fiziksel şiddet (baba ile ilişki sırasında çocuğun zarar gördüğüne dair somut kanıtlar varsa)

- İhmal ve ilgisizlik (baba çocuğuyla ilgilenmiyor veya ona zarar veriyorsa)

- Çocuğun duygusal bağlarının zayıf olması (uzun süre görüşmeme veya iletişim eksikliği nedeniyle bağın kopmuş olması)

Mahkemeye sunulabilecek deliller arasında, psikolog raporları, öğretmen ve sosyal çevre görüşleri, önceki mahkeme kararları ve tanık beyanları yer alabilir.

Alternatif Çözüm Yöntemleri: Arabuluculuk ve Danışmanlık

Mahkemeye gitmeden önce veya hukuki süreç devam ederken, tarafların anlaşmazlıklarını çözebileceği alternatif yöntemler mevcuttur.

1)  Arabuluculuk Süreci: Arabuluculuk, tarafların bir araya gelerek tarafsız bir üçüncü kişi (arabulucu) eşliğinde anlaşma sağlamaya çalıştıkları bir süreçtir.

 Çocuğun her iki ebeveynle de sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için ortak bir yol bulunmasına yardımcı olur.

- Ebeveynler arasında iletişimi güçlendirebilir ve çatışmaları azaltabilir.

- Resmî bir mahkeme sürecine kıyasla daha hızlı ve duygusal olarak daha az yıpratıcıdır.

2) Psikolojik ve Aile Danışmanlığı:  Çocuk psikologları ve aile terapistleri, çocuğun yaşadığı duygusal süreci anlamasına ve ebeveynler arası iletişimi güçlendirmeye yardımcı olabilir. Özellikle çocuğun bir ebeveyne yönelik korkuları veya ön yargıları varsa, terapi süreci bu duyguların düzeltilmesine yardımcı olabilir.

Karar Sürecinde Çocuğun İsteklerinin Değerlendirilmesi

Mahkemeler, velayet ve kişisel ilişki davalarında çocuğun isteklerini dikkate almak zorundadır. Ancak çocuğun beyanı tek başına belirleyici olmaz; uzman görüşleri ve objektif değerlendirmeler de sürece dâhil edilir.

1) Çocuğun Görüş Bildirme Hakkı

- BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. maddesi ve Türk Medeni Kanunu, çocuğun belirli bir yaş ve olgunluğa ulaştığında görüş bildirme hakkına sahip olduğunu kabul eder.

- Genellikle 8 yaş üstü çocukların görüşleri mahkemede dikkate alınır, ancak 12 yaş ve üzeri çocukların beyanları daha büyük bir öneme sahiptir.

- Çocuğun görüşü, baskı altında olup olmadığı, yönlendirilip yönlendirilmediği gibi faktörler göz önünde bulundurularak değerlendirilir.

2) Çocuğun İsteği Her Zaman Bağlayıcı Mıdır?

- Mahkeme, çocuğun duygusal, fiziksel ve sosyal gelişimi açısından en uygun ortamı sağlamak için bir karar verir.

- Eğer çocuğun babasına gitmek istememesi, annenin yönlendirmesi veya olumsuz telkinler nedeniyle oluşmuşsa, mahkeme çocuğun isteğini bağlayıcı kabul etmeyebilir.

- Çocuğun gerçekten zarar gördüğü veya psikolojik olarak olumsuz etkilendiği kanıtlanabilirse, mahkeme çocuğun baba ile kişisel ilişki kurma sürecini yeniden düzenleyebilir veya sınırlayabilir.

3) Mahkeme Sürecinde Uzman Görüşleri

Mahkemeler, çocuğun üstün yararını koruyabilmek için pedagog, çocuk psikoloğu ve sosyal hizmet uzmanlarından rapor talep edebilir. Uzmanlar çocuğun psikolojik durumunu değerlendirir ve mahkemeye öneriler sunar. Çocuğun hangi ortamda daha sağlıklı gelişim göstereceği analiz edilir.

 

Şimdi ara