İcra takibi, alacaklının borçludan alacağını cebri icra yoluyla tahsil etmesinin ilk adımıdır. Bu süreç, icra dairesine yapılan takip talebiyle başlar ve borçluya ödeme emri gönderilmesiyle devam eder.
2025 yılındaki gelişmelerle birlikte icra takiplerinde dijitalleşme hız kazanmış, özellikle e-tebligat sistemi sayesinde klasik tebligatın doğurduğu gecikmeler büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Böylece hem alacaklının alacağına daha kısa sürede kavuşması hem de borçlunun savunma haklarının zamanında işletilebilmesi güvence altına alınmıştır. (Elektronik tebligat hakkında detaylı bilgi için ilgili makalemize buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.)
Elektronik tebligat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde düzenlenmiş olup UETS (Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi) üzerinden yapılır. Tebligatın elektronik adrese ulaştığı tarihi izleyen beşinci gün tebliğ tarihi sayılır. Bu düzenleme, özellikle icra takibi süresince borçlunun yasal haklarını kullanmasında kritik bir öneme sahiptir. Çünkü borçluya ödeme emri ulaştığında, itiraz ve ödeme için süreler bu tarihten itibaren işlemeye başlar.
Ödeme emri, borçluya gönderilen resmi bildirimdir ve borcun yedi gün içinde ödenmesi gerektiğini içerir. Borçlu bu süre içerisinde borcun bulunmadığını iddia ederek icra dairesine itiraz edebilir. İtirazın yapılması halinde takip durur ve alacaklının, itirazın kaldırılması ya da iptali için mahkemeye başvurması gerekir. Eğer borçlu süresinde itiraz etmezse takip kesinleşir ve haciz aşamasına geçilir. Bu nedenle ödeme emri ve itiraz usulü, icra hukukunun en kritik aşamalarından biridir; borçlunun pasif kalması halinde alacaklı lehine sonuç doğuran güçlü bir mekanizmadır.
İcra takibinin kesinleşmesiyle birlikte alacaklının talebi üzerine haciz aşamasına geçilir. Haciz işlemleri 2025 yılı itibarıyla teknolojik entegrasyonlarla daha sistematik hale gelmiştir.
MERNİS, TAKBİS ve banka kayıtları üzerinden yapılan araştırmalar sayesinde borçlunun malvarlığı hızlı bir şekilde tespit edilebilmekte, böylece alacaklıların menfaatleri daha etkin korunmaktadır. Ancak haciz işlemleri yalnızca alacaklının menfaatini değil, borçlunun temel yaşam haklarını da gözetmek zorundadır.
Borçlunun sahip olduğu taşınır mallar (araç, ev eşyası, ticari mal), taşınmaz mallar (ev, arsa, işyeri) ve üçüncü kişilerdeki alacakları (maaş, banka hesapları) haczedilebilir.
İcra dairesi, alacaklının talebi üzerine bu mallara el koyar ve ileride satılarak paraya çevrilmesini sağlar.
Son yıllarda elektronik ortamda yapılan sorgulamalar sayesinde, icra daireleri borçlunun malvarlığını daha hızlı tespit edebilmektedir. Bu şekilde haciz işlemleri daha etkin bir şekilde yürütülebilmektedir.
Her malvarlığı unsuru hacze konu edilemez. Borçlunun ve ailesinin asgari yaşamını sürdürmesi için gerekli olan eşyalar, maaşının bir kısmı ve sosyal yardım niteliğindeki ödemeler haczedilemez. Borçlu, malları üzerinde yapılan hacze karşı haczedilmezlik itirazı ileri sürebilir. Bu itiraz icra mahkemesinde değerlendirilir ve haklı bulunursa haciz kaldırılır.
Haczedilen malların satışında en önemli yenilik, elektronik satış (ihale) usulüdür. 2019’da başlayan süreç, 9. Yargı Paketi ile daha da geliştirilmiş ve 2022’den itibaren zorunlu hale gelmiştir. 2025 itibarıyla tüm satış işlemleri e-Satış portalı üzerinden yürütülmektedir.
Elektronik satış süreci, malların ilan edilmesiyle başlar. Satış ilanı e-Satış portalında yayımlanır ve herkes tarafından erişilebilir hale gelir. İhaleye katılmak isteyen kişiler, belirlenen teminat bedelini elektronik ortamda yatırmak zorundadır. Ardından teklif verme aşaması başlar. Teklifler yine elektronik sistem üzerinden yapılır ve böylece sürecin tamamı dijital ortamda gerçekleşir.
İhale her zaman geçerli olmayabilir. Satış ilanında yapılan usulsüzlükler, rekabetin engellenmesi, teminatın yatırılmaması veya ihale şartnamesine aykırılık gibi durumlar ihalenin feshi şartları arasında yer alır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 134/2. maddesine göre borçlu, alacaklı veya menfaati olan üçüncü kişiler ihalenin gerçekleşmesinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesine başvurarak ihalenin iptalini talep edebilir.
Haczedilen malların satışından elde edilen bedel, icra dairesince alacaklılara dağıtılır.
Birden fazla alacaklı olduğunda icra dairesi sıra cetveli düzenler. Bu cetvelde alacaklıların alacak miktarları ve öncelik hakları belirtilir. İlgili kanun maddesi aşağıdaki gibidir:
İcra ve İflas Kanunu m. 140: (1) Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar. (2) Alacaklılar 206’ncı madde mucibince iflas halinde hangi sıraya girmeleri lazım geliyorsa o sıraya kabul olunurlar. (3) Bununla beraber ilk üç sıraya kayıt için muteber olan tarih haciz talebi tarihidir.
Sıra cetveline itirazı olan ilgililer bunu gerçekleştirmek için sıra cetvelinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz yoluna başvurmaları gerekir.
Alacaklılar sıra cetveline veya yapılan dağıtıma itiraz edebilir. Bu durumda paylaştırma şikâyeti yoluna başvurularak icra mahkemesinden işlemlerin iptali ya da düzeltilmesi istenebilir.
İcra hukuku yalnızca alacaklıların haklarını değil, borçlunun da menfaatlerini gözetmektedir. Bu konudaki detaylara aşağıdaki başlıklarda değineceğiz.
Borçlu, borcun tamamen ödenmesi, alacaklıya teminat verilmesi veya mahkeme kararıyla haczin kaldırılması talebinde bulunabilir. Ayrıca borçlu, üst mahkemeye başvurarak icranın geri bırakılması talep edebilir. Bu durumda icra işlemleri geçici olarak durur. Özellikle haksız yere başlatılan icra takiplerinde bu mekanizma, borçlu için önemli bir güvence işlevi görmektedir.
Borçlu, ödeme güçlüğü yaşadığında borcun taksitler halinde ödenmesi için icra borcunun taksitlendirilmesi talebinde bulunabilmektedir. Bu, borçlunun borcunu ödeyebilmesi için bir kolaylık sağlar.
Ayrıca, belirli dönemlerde çıkarılan yasal düzenlemelerle borçların yapılandırılması imkânı da tanınmaktadır. Bu uygulamalar borçlunun iflasa sürüklenmesi gibi durumları önlerken aynı zamanda da alacaklının alacağını makul sürede temin edebilmesini sağlamaktadır.
İcra takiplerinde başarılı sonuç alınması, alacaklının stratejik davranmasına bağlıdır. Özellikle teknolojinin sunduğu imkanlar ve geçici hukuki tedbirler, alacaklının lehine avantajlar yaratmaktadır.
İcra takibinde alacaklının en önemli adımlarından biri, borçlunun malvarlığını doğru ve eksiksiz şekilde tespit etmektir. Günümüzde bu araştırma büyük ölçüde elektronik sistemler üzerinden yürütülmektedir. MERNİS üzerinden borçlunun güncel adres kayıtları sorgulanarak haciz işlemlerinin doğru adrese yönlendirilmesi sağlanır. TAKBİS aracılığıyla borçlunun adına kayıtlı taşınmaz mallar tespit edilir ve bu mallar üzerinde haciz işlemleri yapılabilir. Ayrıca, Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi sayesinde borçlunun bankalar nezdindeki kredi kayıtları ve finansal borçluluk durumu görülebilir. Bu sistemler, hem icra dairelerinin hem de avukatların borçlunun malvarlığı hakkında hızlı ve güvenilir bilgi edinmesini sağlayarak icra sürecini etkinleştirir.
Alacaklının en güçlü koruma mekanizmalarından biri de ihtiyati hacizdir. İcra ve İflas Kanunu m. 257 ve devamında düzenlenen ihtiyati haciz, kesinleşmemiş veya ilamsız alacaklarda dahi borçlunun malvarlığının güvence altına alınmasına imkân tanır. Mahkemeden alınacak ihtiyati haciz kararı ile borçlunun taşınır ve taşınmaz malları üzerine geçici olarak haciz konulabilir. Böylece borçlunun mallarını kaçırması, üçüncü kişilere devretmesi ya da elden çıkarması engellenir. İhtiyati haciz kararı genellikle teminat karşılığında verilir; alacaklı bu şekilde, takip veya dava sonuçlanmadan önce alacağını güvence altına almış olur.