Diğer Makaleler

Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
Cinsel Sorunlar Nedeniyle Boşanma Davası

Evlilikte Cinsel Uyum ve Hukuki Dayanaklar

Evlilikte eşler arasındaki cinsel uyum, ilişkinin temelini oluşturan parçalardan biridir. Türk Medeni Kanunu cinsel yaşamı hakkında doğrudan düzenleme yapmamıştır. Fakat evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayanan boşanma sebebi olan TMK m. 166 kapsamında cinsel sorunlar nedeniyle boşanma da değerlendirilebilir. Çiftler arası cinsel uyumsuzluk Yargıtay kararlarınca da bir boşanma sebebidir.

Evlilik Birliğinde Cinsel Uyumun Önemi

Evlilik birliğinde cinsel yaşam çiftler için en az duygusal bağın kurulması kadar önemli bir unsurudur. Cinsel uyumdan kastedilen; çiftlerin birbirlerine karşı istekli ve sürdürülebilen bir cinsel hayat yaşayabilmesidir, birbirleri arasındaki genel uyumun bir parçasıdır. Evlilikte bir tarafın sürekli cinsel birliktelikten kaçması, çiftler arasında ciddi sorunlar, tartışmalar ve psikolojik mesafeye yol açabilir.

Türk Medeni Kanunu’nda Evlilikte Cinsel Hayatın Yeri

Türk Medeni Kanunu’nun doğrudan cinsel yaşamı düzenleyen hükümleri yoktur. Fakat bu konuda göz önünde tutulabilecek bazı maddeler söz konusudur.

TMK m. 166, “evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dair boşanma sebebini” düzenleyen maddedir. Bu maddeye dayanılarak cinsel sorunlar nedeniyle boşanma davası taraflar tarafından açılabilmektedir.

Aynı zamanda TMK m. 185 de “evlilikteki genel hakları ve yükümlülükleri” düzenler. Evlilikteki cinsel yaşam da bu madde kapsamında değerlendirilebilir.

Cinsel Sorunların Boşanma Sebebi Olması

Sürekli cinsel isteksizliğin olması ve bundan kaçınılması, fiziksel işlev bozuklukları mahkemelerce boşanma sebebi olarak kabul edilebilmektedir. Bu tür durumlar, eşin evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle "kusurlu davranış" sayılabilir. Yargıtay’ın da bu doğrultuda kararları bulunmaktadır.

Cinsel Sorunlar Nelerdir ve Nasıl Kanıtlanır?

Evlilikte ortadan çıkan cinsel sorunlar fiziksel veya psikolojik kaynaklı olabilir. Bu sorunlar boşanma davalarında önemli bir gerekçe oluşturabilirler. Bu tür sorunların hukuken kabul görebilmesi için tanık, belge ve sağlık raporları gibi somut delillerle ispatlanması gerekir.

Cinsel İsteksizlik ve Eşler Arasındaki Uyum Sorunları

Taraflardan birinin cinsel ilişki yaşamaya isteksiz olması veya bundan sürekli olarak kaçınması çiftler arasında uyumsuzluk, mesafe, uzaklaşma hissine sebep olabilir. Bu durum uzun süre devam ettiği takdirde evlilik birliğindeki duygusal bağ zamanla kaybedilebilir ve boşanma gündeme gelebilir.

İktidarsızlık, Vajinismus ve Diğer Tıbbi Problemler

Cinsel işlev bozuklukları (iktidarsızlık, erken boşalma, vajinismus vb.) da boşanma sebebi olarak sayılabilir.

Psikolojik Nedenler ve Uzman Raporlarının Önemi

Cinsel sorunların kaynağında sadece fizyolojik sebepler bulunmaz. Bazen psikolojik sebepler de evlilik birliğinde uyumsuzluğun doğmasına sebep olabilmektedir. Mahkeme, bu konuda uzman raporu talebinde bulunabilir. Bu raporlar genelde cinsel terapi uzmanlarından talep edilir. Uzman raporlarının sonuçları davanın seyrini etkileyebilir.

Cinsel Sorunlara Dayalı Boşanma Davasında Süreç

Cinsel sorunlara dayalı boşanma davalarında dayanılan gerekçe evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Bu davada, sürecin doğru yürütülebilmesi adına dava açma gerekçeleri, uygun deliller, uzman görüşü, bilirkişi incelemesi gibi detaylar özenle hazırlanmalı ve mahkemeye sunulmalıdır.

Dava Açma Nedenleri ve Gerekçelendirme

Cinsel uyumsuzluğa dayanan bir boşanma davasında davacı taraf talebinin temel gerekçelerini ortaya koymalıdır. Gerekçeye örnek olarak cinsel ilişkinin sürekli ya da uzun süreli olarak kesintiye uğraması gösterilebilir. Bu gerekçelendirme, yaşanılan uyumsuzluk sorununun evlilik birliğini de olumsuz etkilediği boyutunu da kapsamalıdır.

Mahkemeye Sunulması Gereken Deliller ve Belgeler

Mahkemeye sunulması gerekebilecek delillere örnek olarak özellikle psikoloji ve üroloji alanlarından alınan uzman görüşleri, sağlık raporları, tıbbi tetkik sonuçları gösterilebilir. Ayrıca cinsel yaşamın uyumsuzluğunu kanıtlayacak nitelikte tanık beyanları, tarafların yazılı iletişimleri de önem taşır. Mahkemeye eksik ya da yetersiz delil sunulması davanın reddine ya da olumsuz sonuçlanmasına neden olabilir.

Uzman Görüşü ve Bilirkişi İncelemesi

Cinsel sorunlar tıbbi niteliktedirler. Dolayısıyla mahkemeler, tarafların durumunu doğru bir şekilde değerlendirebilmek için uzman görüşüne başvurur. Bu alanda söz konusu bilirkişi, genellikle tıp, psikoloji veya psikiyatri alanından seçilir ve tarafların cinsel işlev bozukluklarını, psikolojik durumları gibi konularda inceleme yaparlar. Sonrasında, bilirkişi raporları mahkemeye sunulur ve mahkeme kararı verir.

Emsal Yargıtay Kararları ve Hukuki Değerlendirmeler

Yargıtay’ın cinsel uyumsuzluk sebebine dayalı boşanma davalarına ilişkin verdiği kararlar benzer vakalarda yol gösterici nitelik taşır.

Daha Önce Karara Bağlanmış Örnek Vakalar

Bir aile mahkemesi kararında, taraflar arasında on iki yıl boyunca cinsel ilişkinin kurulamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına kanaat getirilmiş, tarafların boşanmalarına hükmedilmiştir. Mahkeme kararında, cinsel uyumsuzluğun kalıcı hale geldiği, bu durumun taraflar arasında soğumaya yol açtığı ve evlilik birliğini sürdürmeyi imkânsız hale getirdiği vurgulanmıştır. (07.12.2012 T., 2011/448 E., 2012/851 K.)

Tarafların yaklaşık 11 yıllık evlilikleri boyunca cinsel birliktelik kurulamaması ve bu durumun evlilik birliğinde huzursuzluğa yol açması nedeniyle her iki eş de boşanma talebinde bulunmuştur. Yargılama sürecinde erkek eşin birlik görevlerini yerine getirmediği ve eşiyle birlikte yaşamaktan kaçındığı, kadın eşte ise vajinismus (cinsel işlev bozukluğu) bulunduğu ve tedavi için gerekli adımları atmadığı belirlenmiştir. Yargıtay, her iki tarafın da evlilik birliğinin sarsılmasında eşit kusurlu olduğuna ve bu şartlar altında her iki tarafın boşanma talebinin kabul edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. (Yargıtay HGK, 29.11.2017 T., 2017/2-1441 E., 2017/1373 K.)

Kusur Tespiti ve Tazminat Talepleri

Her boşanma davasında olduğu gibi cinsel uyumsuzluk sebebiyle açılan boşanma davalarında da kusur tespiti konusu maddi ve manevi tazminat taleplerini değerlendirirken karşımıza çıkan en kritik ölçüttür. Mahkeme, öncelikle cinsel ilişkinin neden kurulamadığını araştırır ve kusurun kimde olduğunu belirlemeye çalışır. İktidarsızlık, vajinismus gibi rahatsızlıkların var olması tek başına kusur sayılmaz. Ancak eğer bu sorunun varlığının uzun süredir farkında olan tarafın tedavi yoluna gitmemesi kusur olarak kabul edilebilir.

Yargıtay içtihatlarına göre, cinsel birlikteliğin evlilik boyunca kurulamamış olması ve taraflardan birinin bu durumu sürekli görmezden gelmesi, diğer taraf açısından manevi yıpranma nedeni olarak değerlendirilir. Eğer cinsel sorunu yaşayan eş, bu konuda çözüm aramaktan uzak durduysa ve evlilik birliğini sürdürmek için gerekli gayreti göstermediyse, mahkeme bu kişiyi daha kusurlu taraf olarak kabul edebilir.

Bu bağlamda mağdur taraf, karşı eşten hem maddi hem de manevi tazminat talebinde bulunabilir. Ayrıca, tedavi sürecine ilişkin ekonomik yük, tazminat miktarlarının belirlenmesinde dikkate alınabilir.

Boşanma Sonrası Maddi ve Manevi Haklar

Tarafların boşanma sonrası sahip olabilecekleri maddi ve manevi haklar evlilik birliğindeki kusurları oranında belirlenir. Cinsel uyumsuzluk nedeniyle açılan boşanma davalarında kusursuz veya daha az kusurlu eş, diğer taraftan maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Eğer cinsel sorun taraflardan birinden kaynaklanmasına rağmen gerekli tıbbi destek alınmamış ya da bu konuda çaba gösterilmemişse, bu durum tazminat sorumluluğunu doğurabilir. Ayrıca, evlilik süresince çalışmamış ve boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olan taraf, yoksulluk nafakası talep etme hakkına da sahiptir.

Şimdi ara