Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu Nedir? (TCK 213)
Kamu Barışına Karşı Suçlar kapsamında değerlendirilen bir suç olan "Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu", toplum düzeni ve kamu güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu suç, belirli bir bölgede yaşayan halkın hayatı, sağlığı, vücut veya cinsel dokunulmazlığı ile malvarlığı bakımından tehdit edilmesi durumunda ortaya çıkar.
Kamu barışı, bireyler arasındaki ilişkilerde hukukun egemen olduğu toplum düzenini ifade eder. Hukukun temelinde barış esası bulunduğu için, bireylerin yaşadığı toplumda barışa dayalı bir hukuk düzeni olduğunu hissetmeleri önemlidir. Kamu barışı kavramı, kamu güvenliği kavramından daha geniş bir anlam içerir ve toplumun genel huzur ve düzeniyle ilgilidir.
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu, belirli bir kişi veya kişilerin değil, genellikle gayri muayyen kişilerden oluşan kitlelerin tehdide maruz kalmasını gerektirir. Suçun oluşması için, tehdidin halkın hayatı, sağlığı, vücut veya cinsel dokunulmazlığı ile malvarlığı bakımından bir korku, endişe veya panik meydana getirme amacı taşıması gerekmektedir. Bu endişe, korku ve panik duyguları, halk arasında farklı derecelerde telaşa yol açabilecek nitelikte olabilir. Suçun gerçekleşmesi için bu duyguların fiilen gerçekleşmiş olması aranmaz, tehdidin objektif olarak böyle bir durumu ortaya çıkarabilecek nitelikte olması yeterlidir.
Yasa metnindeki ikinci fıkrada ise, suçun silahla işlenmesi halinin, silahın niteliği dikkate alınarak ağırlaştırıcı bir sebep olarak öngörüldüğü belirtilmiştir. Bu durum, silah kullanımının suçun ciddiyetini artırdığını ve tehlikenin daha yüksek olduğunu vurgulamaktadır. Silahın varlığı, tehdidin daha etkili bir şekilde gerçekleştirilebileceği ve halk arasında daha büyük bir korku ve panik yaratabileceği anlamına gelir.
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu, toplum düzenini ve kamu barışını koruma amacı taşır. Bu suçun cezai yaptırımları, toplumun güvenliğini sağlamaya yönelik bir tedbir olarak düşünülmüştür. Tehdit suçlarının cezalandırılmasıyla, halkın güvenliği ve huzuru korunmakta, insanların yaşam hakkı, sağlığı ve malvarlığı gibi temel hakları koruma altına alınmaktadır.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunun Unsurları
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu'nun 213. maddesi altında Kamu Barışına Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Bu suçun unsurları şunlardır:
- Tehdit: Suçun oluşması için öncelikle bir tehdit eyleminin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Tehdit, hayat, sağlık, vücut ya da cinsel dokunulmazlık veya malvarlığı bakımından gerçek bir tehlikenin oluşabileceği şekilde alenen yapılmalıdır. Tehdit, sözlü, yazılı, görsel veya elektronik iletişim araçlarıyla gerçekleştirilebilir.
- Amacın Korku, Endişe ve Panik Yaratmak: Tehdit eyleminin halk arasında korku, endişe ve panik meydana getirme amacı taşıması gerekmektedir. Bu amaçla yapılan tehdit, toplumda bir telaş halinin oluşmasına neden olacak nitelikte olmalıdır. Korku, endişe ve panik kavramları, halkın üzerinde farklı derecelerde bir kaygı durumunun oluşabileceğini ifade etmektedir.
- Tehditin Halkı Hedef Alması: Suçun oluşması için belirli kişi veya kişilerin değil, belirsiz kişilerden oluşan kitlelerin tehdide muhatap olması gerekmektedir. Tehdit, toplumun genel güvenliğini etkileyecek nitelikte olmalıdır. Bu şekilde, toplumun huzur ve güvenliği tehlikeye atılmış olur.
- Silahla İşlenmesi Durumu: Suçun silahla işlenmesi halinde ceza ağırlaştırılmış bir şekilde uygulanır. Silah kullanımı, tehdidin daha etkili bir şekilde gerçekleştirilebileceğini ve halk arasında daha büyük bir korku ve panik yaratabileceğini gösterir. Silahın niteliği de dikkate alınarak, kullanılan silahın türüne göre ceza miktarında artış yapılır.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunun Cezası
Türk Ceza Kanunu’nun 213. Maddesinde halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu düzenlenmiştir. Buna göre:
- Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Suçun silahla işlenmesi halinde, verilecek ceza, kullanılan silahın niteliğine göre yarı oranına kadar artırılabilir.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunun Para Cezasına Çevrilmesi
Adli para cezası, mahkeme tarafından, failin bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Adli para cezasına çevirme yalnızca kısa süreli hapis cezalarında uygulama alanı bulabilecektir. Hükmedilen hapis cezasının para cezasına çevrilebilmesi için verilen cezanın 1 yıl veya daha altında bir hapis cezası olması gereklidir.
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası miktarı sebebiyle suç adli para cezasına çevrilemez.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu Zamanaşımı
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçuyla ilgili dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl olarak belirlenmiştir, bu da olağan dava zamanaşımı süresidir.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının (HAGB) amacı kişileri ıslah etmektir. İki yıl veya altında olan hapis cezalarının varlığı halinde kişilere belirli bir denetim süresi verilir. Bu süre içerisinde failin kurallara uygun hareket etmesi sonucunda verilen hüküm hiçbir sonuç doğurmayarak ortadan kalkar ve adli sicil kaydında da görülmez.
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu sebebiyle verilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve failin hiç ceza almamasına ya da aldığı cezada indirim yapılmasına yol açan düzenlemedir. Buna göre fail mağdura karşı yaratmış olduğu zarardan pişmanlık duyarak zararı gidermeye yönelik hareket ederse bu durumda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir. Etkin pişmanlık her suç tipinde uygulanabilen bir düzenleme değildir. Yalnızca düzenleme bulunan suç tipleri için uygulanabilir.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu Şikayet Süresi
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu şikâyete bağlı suçlar arasında değildir. Soruşturması savcılık tarafından resen yürütülür. Bu sebeple şikâyet için bir süre aranmaz. Dava zamanaşımı süresi olan 8 yıllık süre içerisinde her zaman kişi şikâyette bulunabilir. 8 yılı aşması durumunda dava ve dolayısıyla da şikâyet hakkı düşer.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunda Şikayeten Vazgeçme
Şikâyet bağlı suçlar kanunda sayılmıştır. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu şikâyete bağlı suçlar arasında değildir. Şikâyetten vazgeçilmesi davanın düşmesi sonucunu doğurmayacaktır. Soruşturma ve kovuşturma adli makamlarca re’sen devam eder.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunda Uzlaşma
Uzlaşma fail ile mağdur arasında bir uzlaşmacı aracılığı ile iletişim kurulması sağlanarak uyuşmazlığın giderilmesi yoludur. Şikâyetten vazgeçme değildir. TCK 213. madde için uzlaşma hükümleri uygulanmaz.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunda İştirak
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu iştirak bakımından bir özellik göstermez. İştirak kavramına ilişkin Türk Ceza Kanunu’nun 37 ve 41. Maddeleri arasındaki genel düzenlemeleri burada uygulanacaktır. TCK'nın 37. maddesi, suç işleme kararının uygulanmasında birden fazla kişinin birlikte hareket ederek suç işlemesi olarak tanımladığı iştirak suçu, kasıtlı suç kapsamında yer almaktadır. Bu nedenle, Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu gibi suçlarda iştirak hükümleri uygulanabilir. İştirakın her türlüsü mümkündür, yani suçun işlenmesinde fikir ve eylem birliği içinde yer alan herkes iştirak suçu işlemiş sayılabilir.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunda Görevli Mahkeme
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu için yargılama yapmakla görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
Sık Sorulan Sorular
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu Nedir?
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçu, kamu barışına karşı işlenen suçlardan biridir. Bu suç, belirli bir bölgede yaşayan halkın hayatı, sağlığı, vücut veya cinsel dokunulmazlığı ile malvarlığını tehdit ederek korku, endişe ve panik yaratmayı amaçlar. Suçun silahla işlenmesi halinde ise cezai yaptırımlar ağırlaştırılır. Hukukun egemen olduğu bir toplum düzeninde, kamu barışını korumak için bu tür suçların ciddiyetle ele alınması ve cezalandırılması gerekmektedir.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunda Mağdur Kimdir?
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçunda, mağdur, halktır.
Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçunda Zamanaşımı Süresi Nedir?
Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit suçuyla ilgili dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl olarak belirlenmiştir, bu da olağan dava zamanaşımı süresidir.
Yargıtay Kararları
Yargıtay 16. Ceza Dairesi Esas : 2017/1872 Karar : 2018/337
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme ile Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 18/11/2005 tarihli ve 2005/2691-3395 sayılı ve Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 13/10/2005 tarihli ve 2005/10431-12718 sayılı ilâmlarına nazaran, sonraki kanunun unsurlarının veya özel hâllerinin değişmesi, cezanın teşdiden tayini nedeni sayılacak olguların tartışılması, alt ve üst sınırlar arasında bir oran belirlenmesi ya da artırım veya indirim sebeplerinin değerlendirilmesi, cezanın paraya veya tedbire çevrilmesi veya ertelenmesi hususunda mahkemece takdir hakkının kullanılması ve böylece bireyselleştirme yapılmasının zorunlu olduğu hâllerde ise, duruşma açılmak suretiyle tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması gerekeceği gözetilmeden dosya üzerinde karar verilmesinde,
2-Sanıkların molotof atma şeklindeki eylemlerinin 5237 sayılı Kanun’da tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarını oluşturacağı gözetilmeden, anılan Kanun’un 213. maddesinde düzenlenen halk arasında korku ve panik yaratacak şekilde tehdit suçundan cezalandırılmalarında,
İsabet görülmediğinden bahisle
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/10/2005 tarihli ve 1999/35 esas, 2002/158 sayılı ek kararının bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 10.07.2017 gün ve 94660652-105-34-6872-2017-Kyb sayılı yazısına müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.
I-OLAY:
Hükümlüler … ve … haklarında İSTANBUL 1 NOLU DEVLET GÜVENLİK MAHKEMESİNİN 04.06.2002 TARİHLİ KARARI İLE 765 sayılı TCK’nın 168/2, 59/2, 31, 33, 3713 sayılı Kanunun 5; 765 sayılı TCK’nın 264/6-son, 59/2 maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay ağır hapis ve 5 yıl 6 ay 20 gün hapis ve 1.400.000 ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin hüküm Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 28.11.2002 tarihli ilamı ile onanmıştır.
Cezanın infazı aşamasında 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesi nedeniyle Cumhuriyet Savcılığınca 29.06.2005 tarihinde yapılan uyarlama talebi üzerine İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi dosya üzerinde yaptığı inceleme ile 7655 sayılı TCK ve 5237 sayılı TCK uyarlaması ile hükümlülerin 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 213, 62/1, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş ve bu karar da temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Kanun yararına uyuşmazlığın kapsamı hükümlüler hakkında uyarlama yargılamasının dosya üzerine inceleme ile yapılıp yapılamayacağı ve kesinleşen ilamda yer alan suçların 5237 sayılı TCK’ya göre suç vasıflarının doğru belirlenip belirlenmediğine ilişkindir.
III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Hükümlüler hakkındaki ilk hüküm silahlı örgütün sair efradı olma ve hükümlü … yönünden yola molotof kokteyl atma; … yönünden ise, …‘in berber dükkanına molotof kokteyli atma suçuna ilişkin olup, 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe gitrmesi üzerine 765 sayılı TCK’nın 168/2, 59/2, 31, 33, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri gereğince kurulan ve onama ile kesinleşen hüküm 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 62/1, 52, 58/9. maddeleri uyarınca uyarlama yapılmasında bir isabetsizlik yok ise de; 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi uyarınca yapılan lehe yasa değerlendirmesinin, gerek kesinleşen ilk kararda gerekse talep üzerine verilen temyize konu kararda takdire ilişkin hususlar da göz önüne alınmak suretiyle, uygulama yapılması karşısında anılan maddede öngörülen lehe olan hükümlerin derhal uygulanabilmesi koşullarının oluşmaması nedeniyle, duruşma açılarak yapılması gerektiği gözetilmeden, dosya üzerinden inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, yine 765 sayılı TCK’nın 264/6-son, 59/2 maddeleri uyarınca kesinleşen hüküm yönünden hükümlü … yönünden 5237 sayılı TCK’nın 174/1-2 ve 170/1; … yönünden ise 174/1-2 ve 151/1, 152/2-a maddelerine göre duruşma açıldıktan sonra lehe kanun değerlendirmesi yapılarak gerek suç tarihinde yürürlükte bulunan ve gerekse suç tarihinden sonra yürürlüğe giren TCK’nın tüm hükümleri olaya uygulanarak bir bütün halinde lehe kanunun tespit edilmesi gerekirken hükümlüler hakkında patlayıcı madde atma suçundan kesinleşen hüküm yönünden uygulama yeri bulunmayan 5237 sayılı TCK’nın 213. maddesi uyarınca lehe kanun değerlendirmesi yapılması nedeniyle kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
IV-SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.10.2005 tarihli ve 1999/35-2002/158 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin mahallinde yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.