İntifa hakkı, bir malın kullanım hakkının belirli bir süreliğine ya da belirli bir amaca yönelik olarak başkasına verilmesidir. İntifa hakkı, genellikle tapu kaydında belirtilir ve bu kayıtla birlikte kazanılır. İntifa hakkı, ayni bir hak olduğundan, tapu sicilinde tescil edilmesi gerekir.
İntifa hakkı, hak sahibine ayrılmaz bir biçimde bağlı bulunduğundan, devredilemez, miras yoluyla geçmez. Sözleşmede aksine hüküm yoksa veya durum ve koşullardan hak sahibi tarafından bizzat kullanılması gerektiği anlaşıyorsa, intifa hakkının, sahibi tarafından bizzat kullanılması zorunda değildir, intifa hakkının kullanılması bir başkasına devredilebilir. Ancak, intifa hakkının kullanılmasının bir başkasına devredilmesi, yalnız borçlandırıcı bir etkiye sahiptir. İntifa hakkı sahibi ölür veya hakkından vazgeçerse, üçüncü kişinin hakkı da sona erer.
Malik, mal üzerinde hukukî tasarruflarda bulunabilir; onun mülkiyetini başkasına geçirebilir, üzerinde aynı haklar kurabilir. Ancak bu tasarruflar, intifa hakkının varlığı ve kapsamı üzerinde etkili olamaz. İntifa hakkı, mülkiyeti ekonomik yararından ayırdığı (soyutladığı) için, malikin çıplak mülkiyete sahip olduğu söylenir.
İntifa hakkı paylı mülkiyete konu olan bir malın bir payı üzerinde kurulabilir. Bu durumda dahi intifa hakkının konusu malın kendisidir.
Aksine düzenleme olmadıkça, intifa hakkı, sahibine hakkın konusu üzerinde tam bir yararlanma yetkisi sağlar. Mal üzerinde tasarruf yetkisi malikte kalmaktadır. Bu yüzden intifa hakkı sahibi, intifa hakka konusu mal üzerinde hukuki tasarruflarda bulunamayacağı gibi, mala zarar verebilecek fiili tasarruflarda da bulunamaz.
Hakkın kazanım şekline göre farklılık arz eder. Hak kazanımı; tesisen kazanma şeklinde olabileceği gibi aslen kazanma şeklinde de olabilecektir:
1) Hakkın Tesisen Kazanılması
Hakkın tesisen kazanılması, intifa hakkının hukuki bir işlemle kazanılması anlamına gelmektedir. İntifa hakkının kurulması, hakkın konusu şeye göre değişiklik arz edecektir. Bu konuda, borçlandırıcı işlem ve tasarruf işlemi olmak üzere iki aşama olacaktır. Borç doğuran işlem genellikle sözleşme yolu ile kurulmaktadır. Bu sözleşme ivazlı olabileceği gibi ivazsız da olabilmektedir. Tasarruf işlemi ise; bu sözleşmenin konusunu oluşturan şeylerin cinsine göre devir veya tescil vb. işlemlerin uygulanması ile kurulacaktır.
Burada intifa hakkı sahibi; lehine tasarruf işlemi tesis edilen kişi olacaktır. Şunu da belirtmek gerekir ki; malik, irade beyanıyla birlikte kendi lehine de intifa hakkı kurabilmektedir. Bunun amacı ise kendi lehine yararlanma, kullanma hakkı tanınmasıyla birlikte; kuru mülkiyetin mirasçılara devredilmesidir.
2) Hakkın Aslen Kazanılması
Bir diğer kazanım şekli ise aslen kazanma. Burada, bir kanun hükmünden kaynaklanan hallerin zuhur etmesi ile intifa hakkının kazanılması söz konusu olacaktır.
a) Kanuni İntifa Hakkı
Kanuni intifa hakkında tarafların iradesi önem arz etmeyecektir. Doğrudan doğruya, bir kanun hükmünden kaynaklanan intifa hakkı söz konusu olacaktır. İntifa hakkının, kanundan kaynaklı doğumunu sağlayan halleri şu şekilde sıralayabiliriz: Eşya yerine kaim olan tazminat, sigorta ve kamulaştırma bedeli üzerinden intifa hakkının devam etmesi. (TMK m. 798/2) Hasara uğramış şeyin tamir edilmesi durumunda intifa hakkının yeniden doğması. (TMK m. 798/3) Ödenmiş alacak üzerinde intifa hakkının devam etmesi. (TMK m. 821) 4) Eşlerden birinin ölümü halinde, sağ kalan eşe belirli şartlar altında belirli mallar üzerinde intifa hakkı kurulmasını isteyebilme hakkı. (TMK m. 240, 652) Burada kanundan lehine hak doğan kişiler, intifa hakkı sahibi olacaklardır.
b) Zamanaşımı ile Kazanım
Hakkın aslen kazanılması, zamanaşımı ile de gerçekleşebilecektir. TMK m. 795, 2. fıkrasında intifa hakkının kazanılması ve tescili konusunda, aksine düzenleme olmadığı sürece, mülkiyete ilişkin hükümlerin uygulanacağı söylenmiştir. Bu sebeple; taşınırlarda TMK m. 777, taşınmazlarda TMK m. 712, 713 maddeleri; intifa hakkının zamanaşımı ile kazanılması noktasında gündeme gelecektir. Anılan maddeler gereğince; taşınırlarda, 5 yıl boyunca, iyi niyetle, çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet olan kişi artık zamanaşımı yoluyla intifa hakkı sahibi sıfatını kazanmış olacaktır.
Taşınmazlarda hakkın kazanılması ise olağan ve olağanüstü zamanaşımı ile mümkün olabilmektedir. Olağan zamanaşımı süresi m. 712’de düzenlenmiştir. Buna göre, tapuda yolsuz olarak tescil edilen intifa hakkının, intifa hakkı sahibi tarafından söz konusu taşınmazı çekişmesiz, aralıksız, iyi niyetle ve 10 yıl boyunca zilyetliğinde bulundurması gereklidir. Olağanüstü zamanaşımı ise m. 713 ile hüküm altına alınmıştır. Buna göre, taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığı, tapu kaydının maliki göstermediği ya da taşınmazın tapuda maliki görünen kişinin ölmüş ya da gaipliğine karar verilmiş olması hallerinden birinin var olması aranır. Bu hallerden biri var ise; çekişmesiz, aralıksız ve 20 yıl boyunca zilyet olunması ile olağanüstü zamanaşımı ile taşınmaz üzerinde intifa hakkı sahibi olunacaktır.
Tamamen harap olan malı intifa hakkı sahibi yararlanılacak hale getirmişse, giderlerini kendisi karşılar. Ancak, mal malikin kusuru nedeniyle yok olmuşsa, örneğin, malik kendisine düşen önemli onarımları yapmamışsa, intifa hakkı sahibi giderleri malike ait olmak üzere malı yeniden yapabilir. İntifa konusu malın yok olması halinde, intifa hakkı kanun gereği, malikin haksız fiilde bulunarak taşınmazın yok olmasına ya da yararlanılamayacak şekilde harap olmasına sebebiyet veren kişiden aldığı tazminat veya sigorta bedeli üzerinde devam eder.