Engelli çocuk hakları, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası başta olmak üzere çeşitli ulusal ve uluslararası mevzuatla güvence altına alınmıştır.
Bu haklar engelli çocukların, her çocuğun sahip olduğu eğitim, sağlık,sosyal yaşam haklarını kapsar ve ayrımcılığa karşı korunma gibi temel alanlarda eşitlik ve fırsat eşitliği ilkesini esas alır.
Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, engelli bireylerin haklarını güvence altına almayı amaçlar. Sözleşmenin 7. maddesi "Engelli Çocuklar" başlığını taşır ve onların haklarını düzenler.
BM Engelli Hakları Sözleşmesi madde 7:
7/1: Taraf Devletler, engelli çocukların diğer çocuklarla eşit bir şekilde tüm insan temel hak ve özgürlüklerinden tam olarak yararlanmasını sağlamak için gerekli tüm tedbirleri alır.
7/2: Engelli çocuklarla ilgili tüm eylemlerde çocuğun en çıkarının gözetilmesine öncelik verir.
7/3: Taraf Devletler engelli çocukların kendilerini etkileyen her konuda diğer çocuklarla eşit koşullar altında görüşlerini serbestçe ifade etme hakkına sahip olmalarını, yaşları ve olgunluk seviyelerine göre görüşlerine önem verilmesini ve onlara bu hakkın tanınması için engeline ve yaşına uygun destek sunulmasını sağlar.
Türkiye, bu sözleşmeyi 2009 yılında onaylamış ve iç hukukuna entegre etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10. maddesi, eşitlik ilkesini benimser ve tüm bireylerin eşit haklara sahip olduğunu belirtir.
Anayasa m. 10: Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.
Ayrıca, 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun'un 1. maddesi, engellilerin temel hak ve özgürlüklerden faydalanmasını teşvik ve temin etmeyi amaçlar.
2025 yılı itibariyle, engelli çocuklara yönelik sosyal yardım ve destek programlarında önemli yenilikler ve iyileştirmeler gerçekleştirilmiştir. Bu programlar, engelli çocukların yaşam kalitesini artırmayı ve ailelerine destek olmayı hedefler.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, engelli çocukların ailelerine yönelik çeşitli destekler sunmaktadır. Bu destekler arasında bakım maaşı, eğitim yardımları ve sağlık hizmetleri bulunmaktadır.
Engelli çocuklar için eğitim, sağlık ve bakım hizmetlerinde son yıllarda artış görülmektedir. Özel eğitim hizmetleri, rehabilitasyon ve fizyoterapi hizmetleri gibi alanlarda daha fazla kaynak ayrılmıştır. Aynı zamanda engelli çocukların sağlık hizmetlerine erişiminin kolaylaştırılması hususunda bakım hizmetlerinde iyileştirmeler yapılmaktadır.
Eğitim, her çocuğun hakkıdır. Bu hak temel bir haktır ve hiçbir durum buna engel değildir. Dolayısıyla engelli çocukların eğitime erişememesi gibi bir durum kabul edilemez. Gelinen son noktada, engelli çocukların eğitime erişim hakları güçlendirilmiş ve kaynaştırma eğitimi uygulamaları yaygınlaştırılmıştır.
Kaynaştırma eğitimi, engelli çocukların akranlarıyla birlikte eğitim almasınısağlar. Özel eğitim merkezleri ise ek destek programına ihtiyaç duyan çocukların özel araçlar ve yöntemler sayesinde özel mekanlarda eğitim veren merkezlerdir. Engelli çocuklarının eğitiminden faydalandığı bu programlar ve merkezler sayesinde onların topluma katılması amaçlanmaktadır.
Taşımalı eğitim, engelli çocukların eğitim kurumlarına ulaşımını kolaylaştırır. Bu yöntem yaygınlaşmaya devam etmekle birlikte, engelli çocuklar da eğitimlerine aksatmadan devam edebilmektedirler.
Aynı zamanda destek öğretmen uygulamaları güçlendirilmiştir. Bu sayede, engelli çocukların eğitimdeki başarıları artırılmıştır.

Her bireyin sağlık hizmetine erişimi anayasal bir haktır. Dolayısıyla engelli çocuklar da hakları olan sağlık hizmetinden eksiksiz şekilde faydalanabilmelilerdir.
Engelli çocukların tedavisinde kullanılan ilaçların karşılanması ve rapor süreçlerinin düzenlenmesi, hem 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hem de 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun çerçevesinde güvence altına alınmıştır. SGK, kronik hastalıkların ve engellilikten kaynaklanan özel sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için reçeteli ilaçların büyük kısmını destek kapsamına alır.
Evde bakım ve fizyoterapi hizmetleri, engelli çocukların tedavi süreçlerini destekler. Son yıllarda, bu hizmetlerin kapsamı genişletilmiş ve daha fazla aileye ulaşması hedeflenmektedir.
Engelli çocukların haklarının korunması sadece bireyin değil, aynı zamanda ailesinin de güçlü hukuki güvencelerle desteklenmesini gerektirir. Engelli çocuklara yönelik devletin koruyucu tedbirler alması, ilgili mevzuatla desteklenmektedir.
Engelli çocukların menfaatlerinin korunması için Türk Medeni Kanunu’nun 403 ve devamı maddeleri kapsamında vasi tayini mümkündür. Vasi, çocuğun kişisel ve malvarlığına ilişkin haklarını kullanmasında hukuki temsilci rolünü üstlenir.
5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanunu ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu gereğince engelli bireyler, sosyal hizmetlerden ve yardımlardan yararlanırken öncelikli gruplar arasında yer alır. Bu önceliğin konusunu aile destek ödemeleri, bakım hizmetleri, barınma imkanları ve eğitim yardımları gibi alanlar oluşturmaktadır.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2023-2025 Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı çerçevesinde, bu hizmetlere değinilmektedir.
Engelli çocukların bakımını üstlenen aile bireylerine bakım maaşı ödenmesi, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenmiştir.
Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 31. maddesi, engelli bireyler için özel bir vergi indirimi öngörmektedir. Bu düzenleme sayesinde engelli çocuğu olan anne ve babalar, gelir vergisi matrahından belli oranlarda indirim hakkı elde etmektedir. Böylece ailelerin ödeyeceği vergi azalırken, çocuklarının sağlık, eğitim ve bakım masraflarını karşılamaları da kolaylaşmaktadır.
Daha önceki başlıklarda da belirttiğimiz gibi Anayasa'nın 10. maddesi herkesin kanun önünde eşit olduğunu ve engellilere karşı ayrımcılık yapılamayacağını düzenler. Ayrıca, 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu 3 ve devamı maddelerinde, ayrımcılık yasağını ayrıntılı biçimde tanımlamakta ve yaptırımlar öngörmektedir.
Engelli çocukların eğitim, sağlık ya da sosyal yaşamda ayrımcılığa uğraması halinde, ailelerin ayrımcılığa karşı dava hakkı bulunmaktadır. 6701 sayılı Kanun’un 21. maddesi ispat konusunda yol göstericidir.
6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu m. 21: Münhasıran ayrımcılık yasağının ihlali iddiasıyla Kuruma yapılan başvurularda, başvuranın iddiasının gerçekliğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması hâlinde, karşı tarafın ayrımcılık yasağını ve eşit muamele ilkesini ihlal etmediğini ispat etmesi gerekir.
Başvurular öncelikle Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na yapılabilir. Bunun dışında idari başvurular, Ombudsman (Kamu Denetçiliği Kurumu) veya doğrudan adli yargı mercileri üzerinden de hak arama mümkündür.
6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu, vatandaşların idare karşısındaki haklarını korumayı amaçlar. Engelli çocuk hakları ihlal edildiğinde, aileler idari mercilere şikâyet yoluna başvurabilir. Ombudsman, idare ile aile arasında çözüm üretici bir rol üstlenir ve hak ihlallerinin giderilmesine aracılık eder.
Bunun yanında, idare mahkemeleri, tüketici mahkemeleri veya doğrudan asliye hukuk ve ceza mahkemeleri aracılığıyla da dava açmak mümkündür. Mahkemeler, ayrımcılık yasağını ihlal eden kişi veya kurumlara karşı hukuki yaptırım uygular. Bu süreç, hem engelli çocukların bireysel haklarını hem de toplumdaki eşitlik ilkesini koruma açısından hayati önem taşır.