5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”, Türkiye’de dijital yayıncılığın hukuki çerçevesini belirleyen en temel düzenlemelerden biridir. Bu yasa, bireylerin kişilik haklarını, özel hayatın gizliliğini ve toplum düzenini korumak amacıyla internet ortamındaki içeriklerin denetimini sağlar. Özellikle son yıllarda artan internetten haber kaldırma 5651 başvurularının dayanağı da bu kanundur.
Kanun; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcı kavramlarını tanımlayarak, internet üzerinde yayınlanan içeriklerden kimin hangi ölçüde sorumlu olduğunu açıkça ortaya koyar. Böylece, hak ihlali veya suç teşkil eden bir içerikle karşılaşıldığında, hangi kişi veya kuruma başvurulacağı netleşir.
5651 sayılı Kanun, internet ortamında yayın yapan kişi ve kurumların sorumluluk alanlarını açıkça tanımlayarak, dijital içeriklerin hukuka uygunluğunu güvence altına almayı amaçlar. Bu kapsamda içerik sağlayıcı; internet üzerinden kullanıcıya sunulan bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve yayımlayan gerçek ya da tüzel kişidir. Yer sağlayıcı ise, başkalarına ait içerikleri barındıran sistemleri sağlayan kişi veya kuruluşları ifade eder.
İçerik sağlayıcılar, yayınladıkları haber, yazı, fotoğraf veya videolardan doğrudan sorumludur. Bu nedenle hukuka aykırı veya kişilik haklarını ihlal eden bir içerik yayımlandığında, 5651 sayılı Kanun çerçevesinde hem içerik kaldırma hem de internetten haber kaldırma 5651 başvurularında muhatap konumundadır. İçerik sağlayıcının, gelen başvurulara belirlenen süre içinde yanıt vermesi ve ihlalin giderilmesi için gerekli adımları atması yasal bir yükümlülüktür.
Yer sağlayıcılar ise, kullanıcılar tarafından oluşturulan içerikleri barındıran altyapıyı sağladıkları için, kendi yayınları dışındaki içeriklerden doğrudan sorumlu tutulmazlar. Ancak, 5651 sayılı Kanun uyarınca, hukuka aykırı bir içerik hakkında haberdar olduklarında ve buna rağmen içeriği yayında tutmaya devam ettiklerinde, sorumluluk doğabilir. Bu nedenle yer sağlayıcıların etkili bir içerik denetim ve kaldırma mekanizması kurmaları büyük önem taşır.
5651 sayılı Kanun, internet ortamında yer alan hukuka aykırı içeriklerin yayılmasını önlemek amacıyla erişim engelleme mekanizmasını düzenlemiştir. Erişim engeli kararı, bir içeriğin veya internet sitesinin Türkiye’den erişime kapatılması anlamına gelir. Bu tedbir, özellikle kişilik hakkı ihlali, özel hayatın gizliliği veya suç teşkil eden içeriklerin hızla yayılmasının önlenmesi için etkin bir koruma aracıdır.
İnternet ortamında yer alan bir içerik, kişinin kişilik haklarını ihlal ediyorsa, 5651 sayılı Kanun kapsamında içerik kaldırma veya erişim engelleme talebinde bulunmak mümkündür. Bu süreç, hem bireyler hem de tüzel kişiler açısından belirli usul kurallarına bağlıdır.
Başvuru süreci genellikle iki aşamalı ilerler. İlk aşamada, kişi öncelikle ilgili içerik sağlayıcısına veya yer sağlayıcısına başvurarak, söz konusu içeriğin kaldırılmasını talep eder. Bu başvuru, yazılı veya elektronik ortamda yapılabilir ve başvuruda kaldırılması istenen içeriğin açık bir şekilde belirtilmesi gerekir. İçerik sağlayıcısı, talebi aldıktan sonra makul süre içinde yanıt vermekle yükümlüdür.
5651 sayılı Kanun kapsamında bir haber veya içeriğin kaldırılması isteniyorsa, ilk adım içerik sağlayıcı başvurusu yapmaktır. Başvuruda, kaldırılması talep edilen içeriğin bağlantısı (URL) ve ihlalin gerekçesi açıkça belirtilmelidir.
İçerik sağlayıcı, bu talebi makul süre içinde değerlendirmek ve gerekirse ilgili içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür. Talebin reddedilmesi veya yanıtsız kalınması durumunda, başvuru sahibi sulh ceza hâkimliğine müracaat ederek erişim engelleme kararı talep edebilir.
İçerik sağlayıcıya yapılan başvuru sonuçsuz kalırsa, kişi 5651 sayılı Kanun kapsamında sulh ceza hâkimliği başvuru usulü ile içeriğin kaldırılmasını veya erişimin engellenmesini talep edebilir.
Başvuru dilekçesinde, ihlalin bulunduğu URL adresleri, ihlalin niteliği ve başvuru sahibinin kişilik hakkının nasıl zarar gördüğü açıkça belirtilmelidir. Hâkim, başvuruyu genellikle dosya üzerinden inceler ve uygun bulması hâlinde URL bazında erişim engelleme kararı verir.
2025 düzenlemeleri 5651 sayılı Kanun ile uygulama alanı genişletilmiş ve özellikle dijital haber içeriklerine ilişkin süreçler hızlandırılmıştır. Kişilik hakları ihlallerinde erişim engelleme ve içerik kaldırma başvurularının daha kısa sürede sonuçlanması hedeflenmiş; yapay zekâ ile üretilmiş yanıltıcı içerikler için ek sorumluluklar getirilmiştir. Ayrıca arama motorlarının hukuka aykırı içeriklere yönlendirme konusunda daha açık yükümlülükler taşıması sağlanmış, kamu yararı taşımayan eski haberlerin kaldırılması veya indeks dışı bırakılması için “unutulma hakkı”na yönelik kriterler netleştirilmiştir. Bu yeniliklerle dijital ortamda kişilik haklarının korunması daha etkin ve hızlı bir yapıya kavuşturulmuştur.
İnternette yayımlanan kişisel veri ihlali içerikler, kişinin özel hayatını ve kişilik haklarını doğrudan etkileyebilir. 5651 sayılı Kanun kapsamında, bu tür içeriklerin tespiti hâlinde içerik sağlayıcı ve erişim sağlayıcıların hızlı şekilde müdahale ederek kaldırma veya erişimin engellenmesi sorumluluğu bulunmaktadır.
2025 düzenlemeleriyle haber sitelerinin dijital içerik yönetiminde yeni yükümlülükler getirilmiştir. Artık siteler, yayımladıkları haberlerde kişisel veri ihlali içeriklerin tespit edilmesi ve kaldırılması konusunda daha aktif sorumluluk taşır. Yanıltıcı, güncelliğini yitirmiş veya özel hayatı ihlal eden haberlerin kaldırılması taleplerine belirli süre içinde yanıt vermek zorundadırlar. Ayrıca haber siteleri, erişim engelleme ve içerik çıkarma kararlarını uygulamak için teknik altyapılarını güçlendirmeli ve içerik yönetim süreçlerinde şeffaflığı artırmalıdır. Bu düzenlemeler, hem kullanıcı haklarını korumayı hem de haber sitelerinin hukuki sorumluluklarını netleştirmeyi amaçlamaktadır.

5651 sayılı Kanun kapsamında verilen erişim engelleme veya içerik kaldırma kararları, erişim sağlayıcılar ve içerik sağlayıcılar tarafından derhal uygulanmak zorundadır. Karar, sulh ceza hâkimliği veya BTK tarafından ilgililere iletilir ve teknik olarak içerik kaldırılır veya erişim engellenir. 2025 düzenlemeleriyle birlikte, kararların uygulanma süresi kısaltılmış ve denetim mekanizmaları güçlendirilmiştir. Bu sayede hukuka aykırı içeriklerin dijital ortamda erişilebilirliği hızla engellenerek kişilik haklarının korunması sağlanır.
Erişim Sağlayıcıları Birliği (ESB), internet ortamındaki erişim engelleme süreçlerini koordine etmekle birlikte son yıllarda ESB haber kaldırma başvurularının yönetiminde de önemli bir rol üstlenmiştir. Mahkeme veya BTK tarafından verilen erişim engelleme ve içerik kaldırma kararları ESB’ye iletilir ve birlik, bu kararların tüm erişim sağlayıcılar tarafından hızlı ve doğru şekilde uygulanmasını sağlar.
5651 sayılı Kanun uyarınca verilen erişim engelleme ve içerik kaldırma kararları, ilgili taraflarca derhal uygulanmak zorundadır. Karar, sulh ceza hâkimliği veya BTK tarafından iletildiği anda erişim sağlayıcılar ve içerik sağlayıcılar teknik işlemleri gecikmeksizin başlatır. Uygulamada bu süre genellikle en geç 4 saat olarak kabul edilmekte olup, 2025 düzenlemeleriyle birlikte kararların daha hızlı işlenmesi ve denetlenmesi amacıyla teknik süreçler güçlendirilmiştir. Böylece hukuka aykırı içeriklerin erişilebilirliği en kısa sürede sonlandırılmaktadır.
5651 sayılı Kanun kapsamında verilen erişim engelleme veya içerik kaldırma kararlarına karşı taraflar, sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren yasal süre içinde yapılır ve hâkimlik dosya üzerinden hızlı bir inceleme yaparak kesin nitelikte bir karar verir. Başvuru reddedilmiş olsa bile, ihlalin devam ettiğine ilişkin yeni delillerin ortaya çıkması hâlinde yeniden başvuru hakkı saklıdır.
Sulh ceza hâkimliğinin erişim engelleme veya içerik kaldırma talebini reddetmesi hâlinde, başvuran kişi karara karşı üst sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir. İtiraz, kararın tebliğinden itibaren yasal süre içinde yapılmalı ve gerekçeli olmalıdır. Hâkimlik, dosyayı genellikle evrak üzerinden inceleyerek kısa sürede kesin bir karar verir. Ayrıca, reddedilen talebe ilişkin sonradan ortaya çıkan yeni bilgi veya deliller bulunursa, kişi yeniden başvuru yapma hakkına sahiptir.
5651 sayılı Kanun kapsamında verilen erişim engelleme ve içerik kaldırma kararları, bireysel başvuru aşamasında Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından dolaylı biçimde denetlenebilir. Sulh ceza hâkimliği kararlarının kesin nitelikte olması nedeniyle Yargıtay’a doğrudan temyiz mümkün olmasa da, bu kararların uygulanması sırasında ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıklar Yargıtay’ın içtihatlarıyla şekillenmektedir. Diğer yandan, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasıyla AYM’ye bireysel başvuru yapılabilir. AYM, ifade özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve kişilik haklarının dengesi açısından kararları denetleyerek hak ihlali tespit edilmesi hâlinde yeniden yargılama yolunu açabilir. Bu denetim mekanizması, 5651 uygulamalarında hukuki güvenceyi güçlendirmektedir.
Haber kaldırma sürecinde bireyler ve kurumlar tarafından sıkça yapılan bazı hatalar, taleplerin reddedilmesine veya sürecin uzamasına neden olabilmektedir. En yaygın hatalar arasında; başvuruda ilgili URL’nin açıkça belirtilmemesi, ihlalin neden kişilik hakkını zedelediğinin yeterince açıklanmaması ve gerekli delillerin eklenmemesi yer alır. Ayrıca, içeriğin doğrudan içerik sağlayıcıya iletilmeden doğrudan hâkimliğe başvurulması ya da talebin “unutulma hakkı”, kişisel veri ihlali veya özel hayatın gizliliği temellerinden hangisine dayandığının net şekilde ortaya konulmaması da süreci olumsuz etkiler. Bu hatalardan kaçınmak, hem başvurunun hızla değerlendirilmesini hem de olumlu sonuç alma ihtimalini artırır.
Haber kaldırma sürecinde sık karşılaşılan sorunlardan biri, haber kaldırma dilekçesinin yanlış mercie sunulmasıdır. Kişilik hakkı ihlallerinde özel hayatın gizliliği söz konusu değilse doğrudan BTK’ya başvurmak sonuç vermez; aynı şekilde içerik sağlayıcıya yapılması gereken ilk başvuru atlanarak sulh ceza hâkimliğine gidilmesi de talebin reddine neden olabilir. Ayrıca dilekçenin yanlış mahkemeye veya hatalı yargı çevresine verilmesisüreci gereksiz şekilde uzatır. Haber kaldırma dilekçesinin doğru merciye ve usulüne uygun şekilde hazırlanıp iletilmesi, hem başvurunun hızlı değerlendirilmesini hem de olumlu sonuç alma ihtimalini artırır.
Haber kaldırma sürecinde sık yapılan hatalardan biri, haber kaldırma dilekçesi ile birlikte gerekli belgelerin eksik sunulmasıdır. Başvuruda ihlalin dayanağı olan delillerin, URL’lerin ve kimlik bilgilerinin eksik olması, sulh ceza hâkimliğinin veya içerik sağlayıcının talebi reddetmesine veya sürecin uzamasına yol açar.
Konu ile ilgili dikkatinizi çekebilecek makalelerimize aşağıda yer verdik. İlgili makaleye ulaşabilmek için başlığın üzerine tıklayabilirsiniz.