Kürtaj suçu, belirli yasal çerçeveler dışında gebeliğin sona erdirilmesini ifade eden bir fiil olup, ceza hukuku açısından çeşitli maddi ve manevi unsurlar içermektedir. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) kürtajın suç sayıldığı durumlar açıkça düzenlenmiş, yasal sınırların dışına çıkılması halinde cezai yaptırımlar öngörülmüştür. Aşağıda, kürtaj suçunun tanımı, unsurları ve bu suçun faili ile mağduru hakkında ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir.
Kürtaj, tıbbi ve hukuki açıdan, gebeliğin belirli bir süreden önce sonlandırılması anlamına gelir. Türk Ceza Kanunu kapsamında, gebeliğin onuncu haftasına kadar kadının rızasıyla kürtaj yaptırması hukuka uygun kabul edilir. Ancak bu sürenin aşılması veya yasal şartlara uyulmadan yapılan kürtaj, cezai yaptırıma tabi tutulur.
TCK’nın 99. maddesine göre, rızaya aykırı bir şekilde ya da gebeliğin yasal süresi dışında gerçekleştirilen kürtaj, bir suç teşkil etmektedir. Özellikle tıbbi gereklilik bulunmaksızın ve uzman olmayan kişilerce yapılan müdahaleler ağır cezalara sebep olabilir. Ayrıca, gebeliğin 10. haftadan büyük olması hâlinde, ancak annenin hayati tehlikesi bulunması veya fetüsün ciddi anomaliler taşıması gibi durumlarda, tıbbi zorunlulukla kürtaj yapılabilir.
Ceza hukukunda her suçun oluşabilmesi için belirli unsurların gerçekleşmesi gerekir. Kürtaj suçunun maddi ve manevi unsurları şu şekilde açıklanabilir:
Kürtaj suçunun maddi unsurları, suçun fiili ve hukuki yönünü içerir:
-Fiil: Kürtaj suçu, gebeliğin yasal süre dışında veya hukuka aykırı bir şekilde sonlandırılmasıyla işlenir.
-Fail: Suçu gerçekleştiren kişi, kürtaj işlemini yapan kişi veya kişilerdir. Yasal olmayan şekilde kürtaj yapan doktorlar, sağlık çalışanları veya tıbbi bilgiye sahip olmayan kişiler bu fiili işleyebilir.
-Mağdur: Genel olarak mağdur, gebeliği hukuka aykırı şekilde sonlandırılan kadındır. Ancak, rızası olmadan kürtaj yapılan kadınlar açısından mağduriyet daha ağır bir hukuki boyut taşır.
-Sonuç: Kürtaj işlemi sonucunda gebelik sona erdiğinde suç tamamlanmış olur.
Kürtaj suçunun manevi unsuru kast veya taksirle işlenmesine bağlı olarak değişebilir:
-Kast: Failin, gebeliği hukuka aykırı şekilde sonlandırmayı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi durumudur. Örneğin, yasal sürenin geçtiğini bilen bir doktorun gebeliği sonlandırması kastî suçtur.
-Taksir: Kürtajın tıbbi ihmal veya dikkatsizlik sonucu hukuka aykırı şekilde gerçekleşmesi durumudur. Örneğin, doktorun yanlış teşhis koyarak yasal olmayan bir kürtaj işlemi yapması, taksirle işlenen bir suç sayılabilir.
Fail: Kürtaj suçunun faili, hukuka aykırı bir şekilde gebeliği sonlandıran kişidir. Bu kişi genellikle sağlık çalışanları olmakla birlikte, tıbbi bilgisi olmayan ve yasa dışı yollarla kürtaj yapan kişiler de fail olabilir. Özellikle yetkisiz ve ruhsatsız kürtaj yapan kişiler için cezai yaptırımlar ağırdır.
Failin sorumluluğu, suçun niteliğine göre değişir. Örneğin, rızası olmadan kadına zorla kürtaj yapan bir kişi, hem kürtaj suçundan hem de kişinin vücut dokunulmazlığını ihlalden dolayı cezalandırılabilir.
Mağdur: Kürtaj suçunda mağdur, gebeliği hukuka aykırı bir şekilde sonlandırılan kadındır. Özellikle rızası dışında kürtaj yapılan kadınlar ağır mağduriyet yaşar. Ayrıca, gebeliğin sonlandırılması sırasında tıbbi hata yapılması durumunda mağdurun sağlık hakkı da ihlal edilmiş olur.
Kürtaj suçu, belirli yasal sınırların dışına çıkılarak gebeliğin sonlandırılması durumunda cezai yaptırımlara tabi tutulmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 99. maddesi, kürtajın suç teşkil ettiği durumları ve bu fiillere uygulanacak cezaları ayrıntılı şekilde düzenlemiştir. Suçun işleniş biçimine göre farklı yaptırımlar öngörülmekte olup, temel şekli ile işlenen suçlar, nitelikli hallerde gerçekleşen suçlar ve yetkisiz kişiler tarafından yapılan kürtaj işlemleri için farklı ceza düzenlemeleri bulunmaktadır.
Kürtajın yasal süresi olan 10 haftayı aşması durumunda, gebeliğin sonlandırılması suç teşkil eder ve cezai yaptırıma tabi tutulur. TCK’nın 99. maddesi çerçevesinde, kadının rızasıyla bile olsa 10 haftalık süreden sonra yapılan kürtaj işlemleri hukuka aykırıdır ve şu yaptırımlara tabidir:
-Kadının rızasıyla 10. haftadan sonra kürtaj yapılması hâlinde, işlemi gerçekleştiren kişi 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
-Kadının rızası olmaksızın yapılan kürtaj işlemi ise daha ağır bir suçtur ve fail 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası alabilir.
Bu düzenlemeler, tıbbi zorunluluk halleri dışında geçerlidir. Eğer annenin hayatını kurtarmak için veya fetüsün yaşamsal bir anomali taşıması sebebiyle kürtaj yapılmışsa, bu işlemler suç teşkil etmez.
Bazı durumlarda, kürtaj suçunun işleniş biçimi daha ağır sonuçlar doğurduğunda cezalarda artış öngörülmektedir. Suçun nitelikli hâlleri şunlardır:
1)Kadının vücut bütünlüğünün zarar görmesi veya ölmesi: Hukuka aykırı kürtaj işlemi nedeniyle kadının sağlığı ağır şekilde zarar görürse, failin cezası artırılır.
2)Zorla veya tehditle kürtaj yapılması: Kadına fiziksel veya psikolojik baskı uygulanarak kürtaj işlemi yapılmışsa, bu durum “vücut dokunulmazlığına karşı suç” kapsamında değerlendirilerek ceza artırılır.
3)Kürtaj işleminin bir sağlık çalışanı tarafından kötüye kullanılarak yapılması: Eğer suç, bir doktor veya sağlık personeli tarafından mesleki yetki kötüye kullanılarak işlenmişse, failin cezası artırılır ve ayrıca meslekten men edilme gibi disiplin cezaları da gündeme gelebilir.
Bu nitelikli hâllerde ceza, alt sınırdan verilmez ve 10 yıla kadar hapis cezasına çıkabilir.
Kürtaj işleminin tıbbi ehliyeti olmayan kişiler tarafından yapılması durumunda, bu fiil hem kürtaj suçu hem de sağlığa karşı suç kapsamında değerlendirilir. Bu tür durumlar, halk sağlığını tehdit ettiği için daha ağır yaptırımlara tabidir:
-Yetkisiz kişiler tarafından yapılan kürtaj işlemlerinde, fail 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası alır.
-Eğer bu müdahale sonucunda kadın ölür veya ağır bir sağlık sorunu yaşarsa, ceza daha da artırılarak 10 yıla kadar çıkabilir.
-Yetkisiz kişilerin kürtaj için araç-gereç temin etmesi veya bir yere illegal kürtaj merkezi kurması da suçtur ve bu fiillere ek hapis cezaları uygulanır.
Ayrıca, yetkisiz kişiler tarafından yapılan kürtaj işlemleri sonrasında ölüm veya ağır yaralanma meydana gelirse, ceza “kasten yaralama” veya “kasten öldürme” suçlarıyla birlikte değerlendirilerek daha ağır yaptırımlar uygulanır.
Ceza hukukunda suçlar, işleniş biçimlerine ve failin eylemlerine göre farklı görünümler kazanabilir. Kürtaj suçu da bazı özel durumlar altında farklı hukuki nitelikler taşıyabilir. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan genel hükümler doğrultusunda, bu suç teşebbüs aşamasında kalabilir, birden fazla kişi tarafından işlenebilir veya farklı suçlarla birlikte değerlendirilebilir. Ayrıca, ihmali hareketlerle işlenmesi ya da neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri gibi özel görünümler de ortaya çıkabilir.
Teşebbüs: Ceza hukukunda teşebbüs, suçun işlenmek istenmesine rağmen failin iradesi dışında tamamlanamaması hâlidir. Kürtaj suçu, teşebbüs aşamasında kalabilir. Örneğin: Gebeliği sonlandırmak amacıyla yapılan bir müdahalenin başarısız olması (fetüsün alınamaması) durumunda, fail teşebbüs hükümlerine göre cezalandırılır. Kadının rızası olmadan kürtaj yapılmak istenirken tıbbi nedenlerle işlem tamamlanamazsa, fail teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.
İştirak: Kürtaj suçunda iştirak, birden fazla kişinin suça ortak olması durumudur. Suça iştirak edenler, suça katılım şekillerine göre farklı derecelerde sorumlu tutulur. Başkasını kürtaj yapmaya teşvik eden kişi azmettirici olarak sorumlu olur. Örneğin, bir kişinin kadını zorla kürtaj yaptırmaya yönlendirmesi azmettirme suçu oluşturur. Kürtaj işlemi için tıbbi malzeme sağlayan, kadını yetkisiz bir merkeze götüren ya da operasyonu gerçekleştiren kişiye yardım eden kimseler de yardımcı fail olarak cezalandırılır. Eğer birden fazla kişi kürtaj işlemini birlikte yapıyorsa, hepsi müşterek fail olarak sorumlu tutulur.
İçtima (Suçların Birleşmesi): Kürtaj suçu, bazı durumlarda başka suçlarla birlikte işlenebilir. Bu durumda suçların içtiması söz konusu olur ve fail daha ağır cezalarla karşılaşabilir. Örneğin: Zorla kürtaj yapılması hâlinde, hem kürtaj suçu hem de “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçu oluşabilir veya kadının yaralanmasına neden olacak şekilde yapılan bir kürtajda, hem kürtaj suçu hem de “kasten yaralama” suçu söz konusu olabilir.
Ceza hukukunda suçlar, yalnızca aktif hareketlerle değil, bazen de ihmali davranışlarla işlenebilir. Kürtaj suçu da ihmali davranışla gerçekleşebilir. Örneğin: Doktorun tıbbi müdahaleyi gerektiren bir durumda kürtaj yapmaması ve annenin hayatını tehlikeye atması, ihmali davranışla işlenmiş bir suç sayılabilir.
İhmali davranışlarla işlenen suçlar, genellikle aktif hareketle işlenen suçlardan daha hafif cezalarla değerlendirilse de, ortaya çıkan zararın büyüklüğüne göre ceza artırılabilir.
Kürtaj suçunda bazı durumlarda işlenen fiilin sonuçları daha ağır olabilir. Türk Ceza Kanunu’na göre, suçun sebep olduğu neticeler daha ağır bir cezayı gerektirebilir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâller şunlardır:
1)Kadının ölmesi: Hukuka aykırı kürtaj işlemi nedeniyle kadının ölmesi durumunda, fail yalnızca kürtaj suçundan değil, aynı zamanda taksirle öldürme veya kasten öldürme suçundan da sorumlu tutulabilir. Bu durumda ceza 10 yıla kadar artırılabilir.
2)Kadının ağır yaralanması veya kısır kalması: Eğer yasa dışı kürtaj işlemi sonucunda kadının üreme yeteneği zarar görürse, failin cezası artırılır. Özellikle kadının kısır kalması gibi kalıcı hasarlar söz konusuysa, daha ağır cezalar uygulanabilir.
3)Gebeliğin yasal sınırlar içinde olduğu ancak bilinçli olarak hatalı müdahale yapıldığı durumlar: Tıbbi gereklilik bulunmadığı hâlde, yanlış teşhisle fetüsün alınması da neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâller arasında değerlendirilebilir.