Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 102. maddesi, cinsel saldırı suçunu düzenler. Cinsel davranışlarla mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası alır. Sadece sarkıntılık durumunda ceza 2 yıldan 5 yıla kadar düşer.
Cinsel saldırı suçu, cinsiyet fark etmeksizin her iki cins arasında işlenebilir. Ancak mağdurun 18 yaşından büyük olması gerekmektedir; aksi halde çocukların cinsel istismarı suçu oluşur. Mağdurun yaşı, suçun türünü belirlemede kritik öneme sahiptir
Türk Ceza Kanunumuzun 102/1. Fıkrasının 1. Cümlesine Göre: "(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
Türk Ceza Kanunumuzun 102. Maddesinin 2. Fıkrasına Göre:
" Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır."
Cinsel saldırı suçlarının ispatı, genellikle delil yetersizliği nedeniyle zordur. Bu tür davalarda önemli delil türleri şunlardır:
Cinsel saldırı davalarında, delillerin toplanması ve sunulması büyük bir titizlik gerektirir. İlgili tüm delillerin hukuka uygun bir şekilde toplanması, adaletin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.
Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur."
Cinsel davranışın kısa süreli, ani ve yüzeysel olması halinde sarkıntılık düzeyinde cinsel saldırı suçu işlenmiş olacaktır. Yaptırımı ise iki yıldan beş yılda kadar hapis cezasıdır. Şikayete tabidir, mağdur şikayetinden vazgeçer ise dava sona erecektir.
Cinsel saldırı suçunda dava zamanaşımı süreleri, istisnalar söz konusu olmakla birlikte kural olarak:
Basit cinsel saldırı suçunda ağırlaştırıcı nedenler gözetilmeksizin 10 yıldan fazla hapis cezasına hükmedilmesi mümkün olmadığına göre, sarkıntılık suçunda olduğu gibi cinsel saldırı suçunun bu hali nedeniyle yürütülecek ceza yargılama işlemleri açısından da asliye ceza mahkemesi görevli olacaktır. Ancak bu suçun nitelikli hali, aynı madde içerisinde yer alan "...on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir." şartını sağladığı için nitelikli cinsel saldırı suçları açısından ağır ceza mahkemesi görevli olacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu E. 2011/10-387 K. 2012/75 T. 6.3.2012:
Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır.
Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır.”