Kamu görevinden haksız ve hukuka aykırı bir şekilde çıkarılan kamu personelinin görevlerine geri dönmeleri, idare mahkemelerinin verdiği iade kararlarıyla mümkündür. Bu durumlarda, kamu görevlileri idari yargıya başvurarak yapılan işlemin iptalini talep ederler. İptal davası olarak bilinen bu süreç, idarenin yaptığı işlemlerin hukuka uygunluğunu sorgulayan bir dava türüdür ve idare hukukunun önemli bir parçasıdır. Özellikle, idari işlemin yetki, sebep, şekil, konu veya amaç gibi yönlerden hukuka aykırı olduğunu düşünen kişiler, bu davayı açarak haklarını arayabilirler.
İptal davaları, işlemlerden doğan menfaat ihlalleri nedeniyle mağdur olan bireylerin başvurabileceği bir yargı yoludur. İptal davasına bakmakla görevli mahkemeler arasında idare mahkemeleri, vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri (istinaf) ve Danıştay bulunur. Bu yargı organları, idari işlemlerin hukuka uygunluğunu denetler ancak yerindelik denetimi yapmaz; yani idarenin kararını değiştirme yetkisi bulunmaz. Dolayısıyla idare mahkemeleri, sadece işlemin hukuka aykırı olup olmadığı konusunda inceleme yaparak karar verir.
İade kararı, idari işlemin hukuka aykırı bulunması durumunda verilen bir sonuçtur. Mahkeme, işlemin iptaline hükmettiğinde, kişi eski görevine iade edilme hakkına kavuşur. Bu karar, kamu görevlisinin eski statüsüne dönebilmesini sağlar ve hukuka aykırı işlemin doğurduğu mağduriyeti ortadan kaldırmayı amaçlar. İptal davaları, kamu görevlilerinin görev güvencesini sağlama açısından idare hukuku içinde önemli bir yere sahiptir ve aynı zamanda hukukun üstünlüğünün korunmasına katkıda bulunur.
İdare mahkemeleri, göreve iade kararları verirken belirli hukuki kriterlere dayanır. Bu kriterler, özellikle beraat ve takipsizlik kararlarının değerlendirilmesinde önemlidir. Özellikle Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde alınan kararların iptali için açılan davalarda, bu kriterlerin dikkate alınması kritik hale gelmiştir. OHAL Komisyonu kararlarına karşı açılan iptal davalarında da idare mahkemelerinin uyguladığı bu kriterler, kamu görevlilerinin görevlerine dönebilmesi için etkili bir yol sağlamaktadır.
Beraat kararları, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 223. maddesi kapsamında iki temel şekilde ele alınır. CMK’nın 223. maddesi duruşmanın sona ermesi ve hükmü düzenler. Özellikle FETÖ yargılamaları kapsamında verilen beraat kararları genellikle CMK 223/2-e maddesi gereğince verilir. Bu maddeye göre, “yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” durumu mevcuttur. Ancak, idari merciler ve mahkemeler nezdinde bu tür beraat kararlarına her zaman hukuki güvenceler tam olarak sağlanmamaktadır; beraat kararı olmasına rağmen kişi hala suçlu gibi değerlendirilebilmekte ve göreve iade talepleri reddedilebilmektedir. Bu durum, ciddi mağduriyetlere yol açabilmektedir.
Diğer yandan, CMK 223/2-b uyarınca verilen beraat kararları, “yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması” durumunu ifade eder. Bu tür beraat kararları, idari yargıda daha kuvvetli bir etkiye sahiptir. İdare mahkemeleri, göreve iade kararı verirken, CMK 223/2-b kapsamında alınan beraat kararlarına daha fazla itibar etme eğilimindedir. Bu nedenle, CMK 223/2-b’ye göre verilen bir beraat kararı, kişinin suçsuzluğunu kesin olarak ortaya koyduğundan idare mahkemeleri tarafından göreve iade sürecinde güçlü bir dayanak olarak kabul edilir.
Sonuç olarak, göreve iade davalarında beraat kararlarının türü, davanın sonucunu önemli ölçüde etkiler. CMK 223/2-b kapsamındaki beraat kararları, idare mahkemelerinde daha yüksek bir kabul görme olasılığı taşır ve göreve iade sürecini kolaylaştırır. Bu ayrım, kamu görevlilerinin görevlerine dönebilmesi ve haklarının korunması açısından oldukça önemlidir.
İdare mahkemeleri, kamu görevlilerinin haksız yere görevden alınması durumunda göreve iade kararı verirken birçok kritere göre değişir. Bu kriterler, işlemin hukuka uygun olup olmadığını değerlendirmeyi sağlar.
Bu kriterler doğrultusunda yapılan değerlendirmeler, idare mahkemelerinin hukuka uygun ve adil kararlar vermesine olanak tanır. Göreve iade davaları, kamu görevlilerinin görev güvencesini sağlamak ve idarenin işlemlerinin denetlenmesi açısından önemli bir mekanizmadır.