Kamulaştırma, Anayasa’nın 46. maddesi ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu uyarınca özel mülkiyette bulunan taşınmazların bedeli peşin olarak ödenmesi kaydıyla idare adına tescil edilmesidir. Ancak kamu yararının gerektirdiği hallerde kamulaştırma yapılabilmektedir.
Toplumun genel menfaatine hizmet eden ihtiyaçlar için yapılan işlemler, kamu yararı adına yapılan işlemlerdir. Örneğin yol, okul, hastane, doğalgaz hattı gibi altyapı yatırımları kamu yararı kapsamında değerlendirilmektedir.
İlgili idarenin ilgili taşınmaz hakkında bir proje hazırlayıp hakkında kamu yararı kararı alması ile kamulaştırma süreci başlamış olur. Bu kararın ardından idare, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun hükümlerine göre işlemleri yürütür.
Kamulaştırma işlemi resmi tebligatla başlar. Bu aşamada yapılacak bildirimler usule uygun olması taşınmaz malikinin haklarını zamanında kullanabilmesi açısından önemlidir.
Kamulaştırma kararı, taşınmazın malikine yazılı olarak tebliğ edilir. Bu tebligat 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde yapılır. Eğer tebligat usule aykırı şekilde yapıldıysa süreler başlamaz.
Taşınmaz maliki, kendisine kamulaştırma tebliğinden itibaren 30 gün içinde idari yargıda iptal davası açılabilir. Ayrıca eğer malik kamulaştırma bedelini yeterli miktarda bulmadıysa bu konuda da itiraz hakkına sahiptir. (Kamulaştırma Bedeline İtiraz başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.)
Kamulaştırma bedeli, taşınmazın gerçek piyasa değeri esas alınarak belirlenir. Kamulaştırma bedelinin doğru hesaplanması önemlidir çünkü mülkiyet hakkını içinde barındıran bir konudur.
Kamulaştırma bedeli belirlenirken göz önünde bulundurulması gereken ölçütler vardır. Bu ölçütler taşınmazın konumu, niteliği, yüzölçümü, imar durumu ve emsal satışlar olarak sayılabilir. Bu bedel, mahkeme tarafından atanan bilirkişi heyeti tarafından yapılan keşifler sonucunda belirlenmektedir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca, bedel konusunda idare ile taşınmaz maliki arasında uzlaşma sağlanamazsa, malik bu konuda malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine başvurma hakkına sahiptir. Bu bedel tespit davası sonucunda mahkeme, bilirkişi raporu doğrultusunda kamulaştırma bedelini belirler.
Kamulaştırma bedelinin gerçek değerinin altında olduğu durumlarda vatandaşın, bu bedelin artırılması için ayrı bir dava açma hakkı vardır.
Kamulaştırma Kanunu’nun 14. maddesine göre malik, kendisine yapılan tebliğden itibaren 30 gün içinde bedel artırım davası açabilir. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Yani 30 gün içinde dava açılmazsa hakk süre bitiminde sona erer.
…ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
KONU:
AÇIKLAMALAR: Bu kısımda söz konusu taşınmaz ile ilgili kamulaştırma süreci anlatılır
HUKUKİ SEBEPLER: İlgili mevzuata burada yer verilir.
DELİLLER:
SONUÇ VE İSTEM:
TARİH:
DAVACI VEKİLİ:
İMZA:
Kamulaştırma süreci tamamlandığında taşınmaz fiilen idarenin tasarrufuna geçer. Mülk sahibi bu noktaya gelindiğinde taşınmazı boşaltıp tahliye etmelidir. Bazı durumlarda idare taşınmaza derhal el koyar ve bu durum acele kamulaştırma olarak adlandırılır. (Acele Kamulaştırma ile ilgili makalemize buradan ulaşabilirsiniz.)
Acele kamulaştırma, Kamulaştırma Kanun’nun 27. maddesi uyarınca afet, savaş, milli savunma gibi hallerde devletin taşınmaza derhal el koyabilmesini sağlar. Bu durumda değer tespiti ve bedel sonradan yapılır. Normal kamulaştırma ise yargı süreciyle ilerler ve bedel kesinleşmeden el koyma yapılamaz.
Acele olmayan, yani mahkeme kararı ile kamulaştırma gerçekleştiğinde malike taşınmazı tahliye etmesi için makul, yeterli bir süre tanınır. Malik, taşınmazı zamanında tahliye etmemişse yasal yollara başvurulur.
Haksız kamulaştırma işlemleri söz konusu olduğu zaman vatandaşın hakkını koruyabilmesi adına Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında koruması olan mülkiyet hakkının zedelenmemesi adına bireysel başvuru yolları açıktır.
Kamulaştırma sürecinde mülkiyet hakkının ihlal edildiğini düşünen kişiler, iç hukuk yolları tükendikten sonra Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapabilir.
Mahkemeden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine dair karar çıkarsa, malike tazminat ödenmesine dair karar verilebilir.
Bireysel Başvuru Örneği:
Anayasa Mahkemesi’nin 2020/2918 başvuru numaralı kararında, başvurucunun taşınmazının yalnızca bir kısmı kamulaştırıldığı hâlde tamamının Hazine adına tescil edilmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır. Mahkeme, bu işlemin ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu ve başvurucunun taşınmazı üzerindeki mülkiyet hakkına orantısız bir müdahale teşkil ettiğini belirterek Anayasa’nın 35. maddesi kapsamında hak ihlali kararı vermiştir. Bu nedenle karar, yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmiştir.