Taahhüt, borçlunun alacaklıya karşı belli bir edimi yerine getirme sözü vermesidir. İcra hukukunda taahhüt, özellikle borçlunun borcunu belirli bir tarihte ödeyeceğini beyan etmesi şeklinde karşımıza çıkar. Borçlu, taahhüdüne rağmen borcunu ödemezse, bu durum "taahhüdü ihlal suçu" oluşturur ve hapis cezası gündeme gelebilir. Bu yönüyle taahhüt, icra takibinin hem pratik hem de zorlayıcı araçlarından biridir.
Borçlunun ödeme sözü vermesi, borç ilişkisinde borçlunun alacaklıya karşı borcunu belirli bir tarihte veya belirli koşullarda ödeyeceğini yazılı veya sözlü olarak taahhüt etmesidir.
İcra müdürlüğünde verilen ödeme taahhüdü, resmi bir belgedir ve icra takibi sürecinde önemli bir hukuki sonuç doğurur. Ödeme taahhüdü nedir diye sorulduğunda bu belge, borçlunun borcunu belli bir süre içinde ve belirli taksitlerle ödeyeceğine dair verdiği yazılı taahhüttür.
Taahhüdü ihlal suçu, borçlunun icra takibi sırasında borcunu belli bir tarihte ödeyeceğini resmî şekilde taahhüt etmesine rağmen bu taahhüdü yerine getirmemesi durumunda oluşan bir ceza hukuku suçudur.
İcra takibi sürecinde borçlunun icra müdürlüğü huzurunda borcunu belli bir tarihte ödeyeceğine dair verdiği söz, hukuken bağlayıcı bir taahhüttür. Bu taahhüt yazılı olarak verildiği ve gerekli şartları taşıdığı sürece, resmi belge niteliğindedir. Ancak zamanında ödeme yapılmaz ve verilen söz tutulmazsa, akla gelen ilk soru şu olur: “Taahhüt bozulursa ne olur?”
Cevabı oldukça nettir:
Taahhüt bozulursa, yani borçlu söz verdiği tarihte borcunu ödemezse, bu durum taahhüdü ihlal suçu oluşturur. Alacaklı, borçlunun sözünü tutmaması üzerine icra mahkemesine şikâyet hakkına sahiptir.
Borçlunun icra takibi sırasında verdiği ödeme taahhüdünü yerine getirmemesi, hem hukuki hem de cezai yaptırımlara neden olur. Hukuki açıdan, alacaklı takibe kaldığı yerden devam edebilir; borçlunun mallarına haciz konulabilir ve borç tahsil edilene kadar icra işlemleri sürdürülebilir. Cezai açıdan ise, İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince borçlu hakkında tazyik hapsi uygulaması söz konusu olabilir. Bu hapis cezası, borçlunun taahhüdüne rağmen borcunu ödememesi ve ödeme gücünün bulunmasına rağmen bunu kasten yapmaması hâlinde söz konusu olur. Alacaklının şikâyeti üzerine, icra mahkemesi borçlu hakkında üç aya kadar tazyik hapsine karar verebilir. Ancak borç ödendiği anda hapis sona erer. Bu yaptırımlar, borçlunun sorumluluğunu artırırken alacaklının haklarını korumayı amaçlar.
2025 yılı itibarıyla, icra takibi sırasında verilen taahhüdün ihlali hâlinde borçlu hakkında uygulanabilecek ceza, İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi uyarınca üç aya kadar tazyik hapsidir. Bu ceza, borçlunun taahhüdü yerine getirmemesi ve ödeme gücüne rağmen kasten ödememesi durumunda uygulanır. Cezanın infazı için alacaklının, borçlunun taahhüde aykırı davrandığını göstererek icra mahkemesine süresi içinde şikâyette bulunması gerekir.
Borçtan dolayı hapis olur mu? İcra takibi sürecinde verilen ödeme taahhüdünün kasten yerine getirilmemesi durumunda, İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereği borçlu hakkında üç aya kadar tazyik hapsi uygulanabilir.
Tazyik hapsi, borçluyu ödeme taahhüdünü yerine getirmeye zorlamak amacıyla uygulanan bir yaptırımdır. Bu ceza, borcun ödenmesini sağlamak için baskı niteliği taşıdığı için borçlu, taahhüt ettiği ödemeyi yaptığı anda hapis sona erer. Yani, cezanın infazı devam ederken dahi borç ödenirse borçlu derhal serbest bırakılır. Bu yönüyle tazyik hapsi, klasik anlamda cezalandırma değil, icra baskısı aracı olarak değerlendirilir.
İcra takibi sırasında verilen ödeme taahhüdünün ihlali her durumda ceza gerektirmez. Borçlunun ödeme gücünün gerçekten bulunmaması hâlinde suç oluşmaz. Yani borçlu, taahhüdü yerine getirecek ekonomik imkâna sahip değilse ve bu durumunu somut delillerle ispat edebilirse, hakkında tazyik hapsi uygulanamaz. Ayrıca, taahhüdün usule uygun verilmemesi —örneğin borçlunun bizzat değil de vekil aracılığıyla taahhütte bulunması ya da imzanın eksik olması— hâlinde de ceza söz konusu olmaz.
Borçlunun ödeme taahhüdünü yerine getirememesinin bazı durumlarda zorlayıcı nedenlerden kaynaklanması mümkündür. Bunlar arasında hastalık, işsizlik, doğal afet gibi maddi imkânların üzerinde gelişen olağanüstü haller sayılabilir. İcra mahkemeleri, borçlunun bu tür zorlayıcı nedenlerle borcunu ödeyemediği iddiasını değerlendirirken, somut ve inandırıcı deliller sunmasını bekler. İspat yükü borçluya aittir; yani borçlu, ödeme gücünün olmadığını belgelemekle sorumludur. Bu nedenle, yalnızca sözlü beyanlar veya soyut gerekçeler yeterli sayılmaz, resmi belgeler ve raporlarla desteklenmelidir. Aksi takdirde, tazyik hapsi cezası uygulanabilir.
İcra takibinde borçlunun ödeme taahhüdünü yerine getirmemesi halinde, bazı durumlar geçerli mazeret olarak kabul edilir ve bu durumlarda tazyik hapsi cezası uygulanmaz. Geçerli mazeretler arasında genellikle ağır hastalık, işsizlik, geçici gelir kaybı, doğal afetler ve beklenmedik ekonomik zorluklar bulunur. Ancak bu mazeretlerin kabul edilmesi için borçlunun durumu somut delillerle ispatlaması gerekir.
Borçlu, icra takibi sırasında verilen ödeme taahhüdünü yerine getirmediği iddiasıyla karşılaştığında, kendisini savunma hakkına sahiptir. Bu kapsamda borçlu, ödeme gücünün olmadığını veya geçerli mazeretleri olduğunu mahkemeye kanıtlamak için delil sunabilir. Ayrıca, tazyik hapsine ilişkin kararlar, icra mahkemesi tarafından verildiğinden borçlu, bu karara karşı itiraz ve temyiz yollarını kullanabilir.
İcra takibi ve tazyik hapsi gibi hukuki süreçlerde borçlu veya alacaklı, haklarını korumak ve işlemlerini doğru yürütmek için genellikle bir avukat aracılığıyla başvuru yapar. Avukatlar, sürecin hukuki boyutlarını değerlendirir, gerekli belgeleri hazırlar ve mahkemeye sunar. Özellikle itiraz, temyiz gibi hukuki hakların kullanılması sırasında avukat desteği, başvuruların usulüne uygun ve zamanında yapılmasını sağlar. Böylece taraflar, hak kaybı riskini azaltır ve süreci daha etkin yönetebilir.
İcra ceza mahkemesi, İcra ve İflas Kanunu kapsamındaki suçlarla ilgili davalara bakan özel bir mahkemedir. Borçlunun ödeme taahhüdünü kasten ihlal etmesi durumunda alacaklı, icra ceza mahkemesine başvurarak tazyik hapsi talebinde bulunabilir. Mahkeme, başvuruyu inceleyip borçlunun ödeme gücünü ve ihlalin kastını değerlendirir. Süreçte taraflar savunma yapabilir, deliller sunabilir ve mahkeme nihai kararını verir. Tazyik hapsi kararı verildiğinde borçlu hapse gönderilir; ancak borcun ödenmesiyle ceza sona erer. Mahkeme kararına itiraz ve temyiz yolları da açık olup, süreç hukuki denetim altındadır.
"Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza" başlıklı 5358 sayılı Yasa'nın 11. maddesi ile değişik İİK'nun 340. maddesinin birinci cümlesi; "111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir." hükmünü içermektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı sanığın cezalandırılabilmesi için, öncelikle geçerli bir ödeme taahhüdünün bulunması gerekmektedir. İcra dosyasında taahhüdün yer aldığı 20.05.2009 tarihli haciz tutanağında sanığın imzasının bulunmaması sebebiyle hukuken geçerli bir ödeme taahhüdünün bulunduğundan söz edilemeyecektir. Hal böyle olunca taahhüdü ihlal suçunun unsurları oluşmadığından sanığın beraati yerine cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
1-Bartın 2. İcra Müdürlüğünün 2014/569 sayılı dosyasında borçlu-sanığa icra emrinin 05/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği, icra takibinin kesinleşmesinden önce 13/06/2014 tarihinde ödeme taahhüdünde bulunulduğu, ödeme taahhüdünde borçlu-sanığın sürelerden feragat ettiği yönünde herhangi bir irade açıklamasının bulunmadığı, bu hali ile sanık adına çıkarılan ödeme emrine ilişkin olarak hakkındaki takibin kesinleşmesi beklenilmeden yapılan ödeme taahhüdünün geçerli olmayacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde,...
İsabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Bartın İcra Ceza Mahkemesinin 15/04/2015 tarihli ve 2014/541 Esas, 2015/205 sayılı kararının CMK’nın 309/4-d. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kabahatli hakkında ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına, 22/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Taahhütname, icra takibinde borçlunun ödeme yapacağına dair resmi ve usulüne uygun şekilde düzenlenmelidir. Ancak bazı durumlarda taahhüt usule uygun değildir ve bu da hukuki geçerliliğini etkiler. Örneğin, taahhütnamenin borçlu tarafından imzalanmaması, imzanın taklit edilmesi veya eksik atılması, taahhüdün yazılı olmaması veya gerekli bilgileri içermemesi (borç miktarı, ödeme süresi gibi) usule aykırı durumlara örnektir. Ayrıca, taahhütnamenin borçlu yerine yetkisiz bir kişi tarafından imzalanması da geçersiz sayılır. Bu tür usule aykırılıklar, tazyik hapsi cezasının uygulanmasını engeller ve borçlu için savunma hakkı doğurur.
İcra ve İflas Kanunu kapsamındaki tazyik hapsi cezasında, borçlunun ceza sorumluluğu belli sınırlarla belirlenmiştir. Öncelikle, ceza yalnızca borçlunun kasıtlı davranışı sonucu uygulanabilir; yani borçlu ödeme gücüne sahip olup da taahhüdünü bilerek ihlal etmiş olmalıdır. Ödeme gücünün bulunmaması, zorlayıcı nedenler veya geçerli mazeretler ceza sorumluluğunu ortadan kaldırır. Ayrıca, tazyik hapsinin süresi en fazla üç ay ile sınırlıdır ve bir borç için birden fazla hapis cezası verilemez. Bu sınırlar, borçlu haklarını korumak ve haksız cezalandırmayı önlemek için kanunda açıkça düzenlenmiştir.