Yürütmenin Durdurulması Ne Demek?
Yürütmenin durdurulması, idari işlemin hukuki sonuçlarının geçici olarak askıya alınmasını sağlayan tedbir niteliğinde bir ara karardır. Bu karar, genellikle iptal davası ile birlikte talep edilir; zira yürütmenin durdurulması talebi, tek başına bir dava konusu yapılamaz. Başka bir deyişle, bağımsız bir "yürütme durdurma davası" açılması mümkün değildir.
Yürütmenin Durdurulması Kararı Nedir?
Yürütmenin durdurulması kararı, idari işlemlerde hukuka uygunluk karinesinin yargılama süresi içinde geçici olarak devre dışı bırakılmasıdır ve işlem uygulanmaz. Bu kararlar, idari işlemin iptal edildiği anlamına gelmez; işlemin hukuka uygunluğu yargılama neticesinde netleşir.
Yürütmenin Durdurulması Kararının Hukuki Niteliği Nedir?
Yürütmenin durdurulması kararı, bir idari işlemin uygulanmasını açılan idari dava sonuçlanıncaya kadar durduran ve dava konusu işlemin tüm hukuki sonuçlarını geçici olarak askıya alan tedbir niteliğinde bir karardır.
Yürütmenin Durdurulması Kararı Verilemeyecek Haller
Yürütmenin durdurulması kararı, bir idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve uygulanmasının telafisi güç veya imkânsız zararlara yol açabilecek nitelikte bulunması durumunda idare mahkemeleri tarafından verilebilir. Ancak, uygulanmasıyla etkisi tükenecek işlemler dışında kalan işlemler için davalı idarenin savunması alınmadan yürütmenin durdurulması kararı verilmesi yasaklanmıştır. Bu düzenleme, kararın verilme süresi açısından bir sınırlama getirmektedir.
Yürütmenin Durdurulamayacağı Durumlar:
- Kamu görevlileri hakkında tesis edilen:
- Atama,
- Naklen atama,
- Görev ve unvan değişikliği,
- Geçici veya sürekli görevlendirme işlemleri.
- Yoklukla malul işlemler.
- Savaş hali.
Yürütmenin Durdurulması Şartları Nelerdir?
Anayasa'nın 125. maddesi ve İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (İYUK) 27/2. maddesi yürütmenin durdurulması kararına ilişkin temel şartları açıkça belirlemiştir. Bu maddeye göre bir idari işlemin yürütmesinin durdurulabilmesi için iki önemli koşulun birlikte gerçekleşmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bunlar şu şekildedir:
Dava konusu idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması:
Hukuka aykırılık, idari işlemin kurucu unsurlarından herhangi birindeki eksiklikten veya hatadan kaynaklanabilir. Bu unsurlar yetki, şekil, sebep, konu, ve amaç olarak sıralanır.
Bu unsurların tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesi hukuka uygun bir idari işlemin varlığı için gereklidir.
Ayrıca işlemin unsurlarında eksiklik varsa hukuka aykırı sayılır. Hukuka aykırılık, işlemin dayandığı mevzuata (Anayasa, kanunlar, düzenleyici işlemler gibi) aykırılık ile sınırlı değildir. İradi kastın sakatlanmasından da (örneğin hata, hile veya tehdit gibi durumlarda) kaynaklanan eksiklik de hukuka aykırılık olarak nitelenir.
İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması:
İdari işlemin sonuçlarının birey üzerinde telafisi mümkün olmayan ya da son derece zor olan zararlar yaratma ihtimalinin bulunması gerekir. Bu zararlar, işlemin hukuka aykırılığıyla birlikte dikkate alınır ve yürütmenin durdurulması kararının bireyi koruyucu bir tedbir olarak devreye girmesini sağlar.Bu iki koşul birlikte gerçekleşmek zorundadır. Duruşma esnasında verilen yürütmenin durdurulması kararı, idarenin gücünü sınırlayan ve bireyin haklarını koruyan önemli bir tedbir niteliği taşır; ancak bu karar, idari işlemin iptali anlamına gelmez; yalnızca işlemin uygulanmasının yargılama süresi boyunca durdurulmasını sağlar.
Yürütmenin Durdurulması Kararı Kaç Gün İçinde Verilir?
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesine göre, yürütmenin durdurulması taleplerinde, davalı idarenin savunması alınmadan karar verilmesi kural olarak mümkün değildir. Ancak, uygulanmasıyla etkisi tükenecek işlemler gibi acil durumlarda savunma alınmadan da yürütmenin durdurulması kararı verilebilir.
Genelde, davalı idareye savunma için 15 gün süre tanınır. Bu süre sonunda mahkeme yürütmenin durdurulması talebini değerlendirerek kararını verir. Bununla birlikte zararın telafisi mümkün olmayan bir durum veya işlem aciliyet gerektiriyorsa, mahkeme idarenin savunmasını beklemeden, derhal yürütmenin durdurulması kararı alabilir.
Bu itibarla, karar süresi, dava konusu olayın niteliğine ve mahkemenin değerlendirilmesine göre değişkenlik gösterir. Bu çerçevede, normal koşullarda verilmesi gereken karar, 15-20 gün civarında sürebilecekken acil durumlarda çok daha kısa zamanda verilebilecektir.
Yürütmenin Durdurulması Üzerine Verilebilecek Kararlar Nelerdir?
Yürütmenin durdurulması talebi, idari yargı mercilerine başvurularak istenen bir tedbir olup, çoğunlukla yürütmenin durdurulması talebinin reddi veya kabulü gibi kararlarla sonuçlanır. Ancak, son yıllarda uygulamada çeşitli ek karar türleri de devreye girmiştir. Özellikle 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerden önce uygulamada görülen ve sonradan yasal düzenlemeye kavuşturulan, savunma alınmadan yürütmenin durdurulması talebinin incelenmesi ve savunma alındıktan sonra durdurma talebinin karara bağlanması gibi yöntemler, idari yargı pratiği içinde yer edinmiştir. Bu kararlar, yürütmenin durdurulması talebinin kabulüne veya reddine karar verilmeden önce, yargı mercilerinin durumu tespit etmek için başvurduğu çeşitli inceleme yöntemlerini içermektedir.
Savunmanın Alınmasından Sonra Yürütmenin Durdurulması Talebinin İncelenmesi
Yürütmenin durdurulması talebinde, davalı idarenin savunması genellikle başvurulan davanın özünü anlamak için önemlidir. Eğer dava dilekçesinden, talebin haklılığı net bir şekilde anlaşılmıyorsa, davalı idarenin savunmasının alınmasına karar verilerek, daha sonra durdurma talebine karar verilmesi sağlanır. Bu karar, idari işlemin hukuka aykırılığı konusunda bir netlik sağlamak için gereklidir. İYUK'un 27. maddesi uyarınca, savunma alındıktan sonra yürütmenin durdurulması talebinin incelenmesi daha sağlıklı sonuçlar doğurur.
Savunma Alınmaksızın Yürütmenin Durdurulması
Bazı özel durumlarda, idari işlemlerin uygulanmasının devam etmesi telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabilir. Bu gibi hallerde, idari yargı mercileri davalı idarenin savunması alınmadan geçici bir tedbir olarak yürütmenin durdurulmasına karar verebilir. Özellikle, bir defaya mahsus olan işlemler veya kısa sürede etkisini yitirecek işlemler için bu yöntem tercih edilir. Bu tür kararlar, “geçici kabul” veya “geçici yürütmenin durdurulması” olarak adlandırılabilir.
Teminat Alınmaksızın Yürütmenin Durdurulması
Yürütmenin durdurulması kararına bazen teminat alınması da eklenebilir. Ancak, teminat genellikle mali işlemler dışında nadiren talep edilir. Teminat alınmaksızın yürütmenin durdurulması, işlemin telafisi imkansız zararlar yaratması halinde, savunma alınmaksızın verilen bir geçici tedbir olabilir. Bu durumda, yürütmenin durdurulmasına karar verildikten sonra, davalı idareden herhangi bir teminat talep edilmez.
Yürütmenin Durdurulmasının Kabulü Kararı
Yürütmenin durdurulması talebinin kabulü, idari işlemin uygulanmasının telafisi imkansız zararlar doğuracağı durumlarda verilir. Bu karar, başvurulan işlemin hukuka aykırı olduğu ve bunun sonucunda davacının haklarının ciddi şekilde ihlal edileceği kanaatine varıldığında, yürütmenin durdurulmasına karar verilir. Bu karar, başvurulan işlemin, sonuçları itibariyle yargılama süreci boyunca geçici olarak durdurulmasına imkan tanır.
Yürütmenin Durdurulması Kararına İtiraz
İlk derece mahkemesi olarak açılan davalarda, yürütmenin durdurulması istemlerinin kabulü ya da reddi yönündeki kararlara karşı ilgili taraflarca itiraz yolu açıktır. Bu bağlamda, yürütmenin durdurulması kararının kabulüne davalı idare, reddi kararına ise davacılar itiraz edebilir. Yürütmenin durdurulması kararına itiraz, idari yargılama süreci bakımından önemli bir kurumdur.
Yürütmenin durdurulması istemine karşı, kararın verilmesinden itibaren 7 gün içinde Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz başvurusu yapılabilir. Eğer yürütmenin durdurulması istemi reddedilmişse, davacı bu karara itiraz edebilir; buna karşılık, eğer yürütmenin durdurulması kararı kabul edilmişse, davalı idare bu karara itiraz edebilir. Bu itiraz mekanizması, idari yargılama sürecinde kararın geçici niteliğini göz önünde bulundurarak, davanın hızla çözülmesi için önemli bir adımdır.
Yürütmenin Durdurulması Reddine İtiraz
Yürütmenin durdurulması kararına itiraz eden tarafın YD koşullarının gerçekleşmiş olduğunu ilk anda açıklamak zorundadır. İtiraz dilekçesinde dava konusu işlemin hukuka aykırılık gerekçeleri açık bir biçimde ortaya konulmalı ve bu işlem uygulanmakla meydana gelebilecek telafisi güç zararlar somut olarak açıklanmalıdır. Bu açıklamalar, itirazın kabulü ve dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi talebine dayanmayı gerektirir.
İtiraz dilekçesi, itirazı inceleyecek olan mahkemeye gönderilmek üzere kararı veren mahkemeye hitaben yazılmalıdır (örneğin, X Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Y İdare Mahkemesi’ne). Ayrıca, itiraz edilen YD red kararının tarih ve sayısı belirtilmeli, kararı veren mahkemenin adı ve ilgili kanuni düzenlemeler çerçevesinde dilekçe hazırlanmalıdır.
Yürütmenin Durdurulması Reddine İtiraz Nereye Yapılır?
Yürütmenin durdurulması talebinin kabulüne veya reddine karşı itiraz edecek tarafın başvuracağı itiraz mercii aşağıda da belirteceğimiz üzere, bu kararı veren yargı yerine göre değişmektedir.
- İdare ve vergi mahkemelerince kurul, ya da tek yargıçla verilenlere karşı, bölge idare mahkemesine,
- Bölge idare mahkemelerince verilenlere karşı, en yakın bölge idare mahkemesine,
- Danıştay dava dairelerince verilenlere, konusuna göre, ya İdari, ya da Vergi Dava Daireleri Kuruluna,
- Çalışmaya ara verme süresi (adli tatil) içinde ise, idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara karşı, en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hakimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye itiraz edilebilir.
Yürütmeyi Durdurma Kararının Uygulanması
Yürütmenin durdurulmasına ilişkin idari yargı kararları, iptal kararları gibi etkisi itibarıyla dava konusu işlemi tesis edildiği anda itibaren geçersiz kılar. Dava konusu işlem hiç yokmuş gibi hukuki durum önceki haline dönecek ve bu yönde yürütme durdurulacaktır. Ancak, iptal kararı ile yürütmenin durdurulması kararı arasında önemli bir fark vardır. İptal kararı, nihai bir karar olup kesin sonuç doğarken; yürütmenin durdurulması kararı nihai bir karar olmayıp geçici bir ara kararıdır. Bu nedenle idarenin itirazı üzerine yürütmenin durdurulması kararı kaldırılabilir veya iptal isteminin reddi sonucu, yürütmenin durdurulması kararı ortadan kalkabilir.
Bu hususla birlikte, idarenin tüm yargı kararlarına olduğu gibi yürütmenin durdurulması kararlarına uyması Anayasa ve yasalarla belirlenmiş bir zorunluluktur. Bu zorunluluğa aykırı hareket edilmesi yani yürütmenin durdurulması kararına uyulmaması idarenin mali sorumluluğuna yol açabileceği gibi, aynı zamanda ilgili kamu görevlilerinin görevi ihmal suçundan cezai sorumluluğunu doğurabilir.
Yürütmeyi Durdurma Kararının Sonuçları
Yürütmenin durdurulması talebi, dava dilekçesi ile birlikte davanın açıldığı idare mahkemesine sunulmalıdır. Bu talep, iptal talebiyle birlikte dilekçede yer alır. Ancak dava açıldıktan sonra da yürütmenin durdurulması talep edilebilir. Yürütmenin durdurulması isteminin yapılması durumunda, dava konusu işlemin somut olarak telafisi güç ya da imkansız zararlara yol açtığı açıkça belirtilmeli ve işlemle ilgili hukuka aykırılıklar net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Örneğin, bir kişinin işini kaybedecek olması ve bu durumun geçim kaynaklarını olumsuz etkileyecek olması, borçlarını ödeyememe durumu söz konusu olacaksa, yürütmenin durdurulması talebi telafisi güç zararların örnekleriyle desteklenmelidir.
Yürütmenin durdurulması kararı, iptal talep edilen işlemin icrailiğini ve hukuka uygunluk karinesini askıya alır, yani işlemi geçici olarak durdurur. Dava sonucunda, idari işlem iptal edilirse, yürütmenin durdurulması kararı iptal kararıyla yer değiştirir. Çünkü, iptal kararı uygulandığında, yürütme durdurma kararı gereksiz hale gelir. Mahkeme yürütmenin durdurulmasına karar verirse, iptali istenen işlemin hukuki durumu genellikle onun uygulanmasından önceki durumuna kendiliğinden geri döner veya idare tarafından yapılacak yeni bir işlem ile eski durumuna dönülür. Ayrıca, idare yürütmenin durdurulması kararlarını derhal uygulamak zorundadır ve kanunda belirtilen 30 günlük azami süre içerisinde bu kararları uygulamakla yükümlüdür.