Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
Depremde Müteahhidin Cezai Sorumluluğu 

Depremde Yıkılan Binalarda Müteahhidin Cezai Sorumluluğu 

Müteahhitlerin depreme uygun bina yapmaları, binaların dayanıklılığını arttırarak, depremin etkilerini en aza indirmelerine yardımcı olur. Bu nedenle, müteahhitlerin depreme uygun bina yapmaları, insanların can güvenliğini sağlamak ve yapıların kalıcı olarak zarar görmesini önlemek açısından büyük önem taşır. 

Depreme uygun bina yapımı, yasal düzenlemelere uygun yapı tasarımı, doğru malzeme seçimi, yapı malzemelerinin uygun şekilde yerleştirilmesi ve dayanıklı yapım tekniklerinin kullanılması gibi birçok farklı faktörü içerir. Müteahhitlerin, bu faktörlere dikkat ederek, depreme uygun bina yapmaları, insanların can güvenliği ve yapıların kalıcı olmasını sağlamak açısından hayati öneme sahiptir. 

Müteahhitler, binaların güvenliği ve dayanıklılığına ilişkin tüm teknik ve yasal gereklilikleri yerine getirmekle yükümlüdür. Yıkılan binalarda ölüm veya yaralanma gibi ciddi zararlar meydana geldiği durumlarda, müteahhitlerin cezai sorumluluğu da söz konusu olabilir. 

Bu nedenle, müteahhitlerin, yasal düzenlemelere uygun olarak binaları inşa etmeleri, gerekli teknik ve yasal gereklilikleri yerine getirmeleri, binaların güvenliği ve dayanıklılığına ilişkin tüm önlemleri almaları önemlidir. Aksi takdirde, deprem veya diğer afetler sonucu yıkılan binalarda meydana gelen zararlardan sorumlu tutulabilirler ve cezai yaptırımlarla karşılaşabilirler. 

Cezai sorumluluk açısından yapı uygun şekilde yapılmış olsa idi hiç doğmayacak bir yaralama veya ölüm meydana gelirse müteahhit taksirle öldürme ve yaralamadan sorumlu olacaktır. Burada müteahhidin gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir şekilde kendi kusuru ile başka bir kimsenin hayatına son vermesi durumu olduğundan “Taksirle Ölüme Neden Olma” suçu oluşmuş olur Bu suç 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenmiştir: 

TCK Madde 85  

(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” 

Taksirle yaralama suçu ise aynı kanunun 89. maddesinde düzenlenmiştir: 

TCK Madde 89 

(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” 

Bilinçli Taksir ile Müteahhidin Sorumluluğu 

Müteahhidin sorumluluğu incelenirken ölüm neticeleri bakımından ceza sorumluluğunun ne şekilde belirleneceği değerlendirilmesi gerekir.  

Bilinçli taksir, bir kişinin, hareketlerinin muhtemelen zararlı sonuçlar doğuracağını bilerek veya bilmemesi gereken bir şekilde hareket etmesi durumunda ortaya çıkar. Bu nedenle, bilinçli taksir, bir kişinin, kusurlu davranışından kaynaklanan bir sonucu öngörebileceği ve bunu önlemek için önlem alması gerektiği durumlarda ortaya çıkabilir. 

Örneğin, bir sürücü, sarhoş olduğu halde araba kullanmaya karar verirse, bu bilinçli taksir örneği olabilir çünkü sürücü, alkollü araç kullanmanın tehlikelerini bilmekte ve bu nedenle yasal bir yükümlülüğünü yerine getirmemektedir. 

Failin adi/basit taksirinden sorumlu olabilmesi ile bilinçli taksirden sorumlu olması farklı neticelere sebep olur. Basit taksirden sorumlu olabilmesi için, neticeyi öngörememesi gerekir ve bu öngörememe durumu; failin tedbirsizliği, dikkatsizliği, özensizliği, acemiliği, kurallara uymamasından kaynaklanmaktadır. Kanaatimizce, mevzuata aykırı bir yapının deprem riski taşıdığını bilen ve bilmesi gereken bir müteahhidin, ölüm neticelerini öngörememesi kabul edilemez. 

Yargıtay’ın bir kararına göre failin, neticenin meydana gelebileceğini düşündüğü ve öngördüğü, bu neticenin gerçekleşme imkan ve ihtimalinin varlığı karşısında hareketinden vazgeçmemekte ise olası kastının var olduğu kabul edilmelidir. Buna karşılık neticenin meydana gelme ihtimaline karşılık fail hareketini yapmayacaktı diyebileceğimiz hallerde, fail olası kastla değil bilinçli taksirle hareket etmiştir diyebiliriz. 

Olası Kast Açısından Müteahhidin Sorumluğu 

Ceza sorumluluğunun tespit edilmesinde failin hangi manevi unsur türü ile hareket ettiğinin kesin olarak belirlenebilmesi gerekir. Bu sebeple somut olayın tüm şartlarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekecektir. Her somut olaya göre, kişilerin sorumluluklarının derecesi adi/ basit taksir ila olası kast arasında belirlenecektir. Bu noktada sorumlulara gerekli yaptırımların uygulanabilmesi için manevi unsurun doğru tespiti oldukça önemlidir. 

Olası kast, bir kişinin bir eylemi gerçekleştirirken, kasten bir sonucu hedeflemediği, ancak sonucun gerçekleşmesinin muhtemel olduğu durumlarda ortaya çıkar. Bu nedenle, kişi, suçu işlemek için özel bir kastının olmadığı ancak sonucun muhtemel olduğu için "olası kast" suçu işlemiş olur. 

Fail; fiilinin iyi şekilde sonuçlanacağına (ölüm neticesinin gerçekleşmeyeceğine) dair hiçbir somut veri olmamasına ve tehlikeliliğine rağmen, eylemi gerçekleştiriyorsa veya öngördüğü tehlikenin gerçekleşmesini veya gerçekleşmemesini tesadüfe bırakıyorsa kabullenme vardır. Bu durumda olası kast gündeme gelmektedir. 

Müteahhitler, inşa ettikleri binaların güvenli ve dayanıklı olmasından sorumludur. Müteahhitler, depreme dayanıklı bina yapımı konusunda uzman ve deneyimli olmalı, teknik ve yasal gerekliliklere uygun olarak binaları inşa etmeli, doğru malzemeleri seçmeli, yapı malzemelerini doğru şekilde yerleştirmeli ve doğru yapım tekniklerini kullanmalıdırlar. Her somut olaya göre, kişilerin sorumluluklarının derecesi adi/ basit taksir ila olası kast arasında belirlenecek olup, bir yandan enkaz kaldırma ve arama-kurtarma faaliyetleri gerçekleştirilirken, diğer yandan özel olarak görevlendirilen Cumhuriyet savcıları tarafından soruşturmaya başlanmalı, sorumlu kişiler tespit edilmeli, haklarında kanunda yer alan şartların bulunması durumunda, yurt dışına çıkmaları engellenmeli, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirmesi konusunda kuvvetli şüphenin bulunması halinde tutuklanmalı, adaletin yerine getirilmesi geciktirilmemelidir. 

Enkazdan Alınan Numunelerin Önemi 

Deprem, yangın, patlama, çökme veya herhangi bir afet durumunda, enkaz altında kalan insanların kurtarılması ve kimliklerinin tespit edilmesi için çalışmalar yapılır. Bu çalışmalar sırasında, enkazdan alınan numunelerin analizi ve yorumlanması, birçok önemli bilgi sağlar. 

Enkaz numuneleri, özellikle DNA analizi gibi teknolojik gelişmeler sayesinde, kayıp kişilerin kimliklerinin tespit edilmesine yardımcı olur. Bu sayede, enkaz altında kalan insanların aileleri ile iletişim kurulabilir ve kayıpların sayısı belirlenebilir. 

Ayrıca, enkaz numuneleri, afetin nedenleri ve etkileri hakkında bilgi sağlar. Numunelerin analizi, hasarın boyutu, nedenleri, yapısal özellikleri, kullanılan malzemeler ve yapılan hatalar gibi bilgileri ortaya çıkarabilir. Bu bilgiler, gelecekte benzer afetlerin önlenmesi veya hasarın azaltılması için alınacak önlemler için kullanılabilir. Özellikle ceza sorumluluklarının belirlenmesinde deliller oldukça önem taşımaktadır. Alınan numuneler bu süreçte delil tespitinin yapılabilmesini sağlayacak ve sorumluların gerekli yargılamaya tabii tutulmasını sağlayacaktır. 

Enkaz numunelerinin analizi aynı zamanda, yapıların dayanıklılığı, malzeme seçimi, tasarım ve inşaat yöntemleri gibi konuları da içeren yapısal mühendislik araştırmalarında da kullanılır. Bu sayede, gelecekte inşa edilecek yapıların daha güvenli ve dayanıklı olması için gereken değişiklikler belirlenebilir. 

Görevli Mahkeme 

06.02.2023 tarihinde, saat 04:17’de merkezi Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesi olan 7.7 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş ve aynı gün saat 13:24’de Kahramanmaraş ili Elbistan ilçesi olan 7.6 büyüklüğünde deprem ve bu depremlerin ardından artçı depremler meydana gelmeye devam etmektedir. 

Yaşadığımız bu deprem ülkemizde binlerce can kaybı yaşanmasına sebep olmuş ve büyük acılar yaşatmıştır. 

Tüm bunların yaşanmasına, yaşanılan can kayıplarına sebebiyet veren sorumluların bulunması ve cezalandırılması bir nebze de olsa yaralarımızın sarılmasını sağlayacaktır. Bu noktada her bir somut olaya göre ve sorumluluk türüne göre yaşanılan bu yıkımın sorumluları ağır ceza mahkemeleri veya asliye ceza mahkemelerinde yargılanacaktır. Bir yandan enkaz kaldırma ve arama-kurtarma faaliyetleri gerçekleştirilirken, diğer yandan özel olarak görevlendirilen Cumhuriyet savcıları tarafından soruşturmaya başlanmalı, sorumlu kişiler tespit edilmeli, haklarında kanunda yer alan şartların bulunması durumunda, yurt dışına çıkmaları engellenmeli, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirmesi konusunda kuvvetli şüphenin bulunması halinde tutuklanmalı, adaletin yerine getirilmesi geciktirilmemelidir. 

Şikayet Etme Süresi ve Zamanaşımı 

Ceza Hukuku yönünden müteahhitlerin sorumluluğunu incelerken bahsedilmesi gereken birkaç husus vardır. Bunlardan birisi şikayet kavramıdır. Ölenin ya da yaralananın eşi ve çocukları, eğer bunlar yok ise yakınları suçun işlendiği yerin Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet dilekçesi vermelidirler. Ancak güvenlik sebebiyle başka bir il/ilçeye gitmeleri hâlinde bulundukları yer il/ilçe Başsavcılığına suçun işlendiği yer Başsavcılığına gönderilmek üzere de şikâyet dilekçesi verebilirler. 

Dilekçenin doğrudan Cumhuriyet Savcılığına verilmesi önerilmektedir. Bu suçlarda belirli bir şikâyet süresi olmayıp, Yargıtay kararlarına göre zamanaşımı, depremin meydana geldiği gün başlayacaktır. 

Depremde Yıkılan Binada Müteahhitin Hukuki Sorumluluğu Nedir? 

Bir depremde yıkılan binada, müteahhitin hukuki sorumluluğu, yapılan inşaatın kalitesi ve standartlara uygunluğuyla ilgilidir. Müteahhit, inşaatı gerçekleştirirken yapı malzemelerinin kalitesi, işçilik ve mühendislik hizmetleri gibi unsurları göz önünde bulundurmak zorundadır. 

Eğer yapılan inşaat standartlara uygun değilse, müteahhit yasal olarak sorumlu tutulacaktır. Bu durumda, depremde yıkılan binanın sakinleri veya aileleri, müteahhit tarafından yapılan hataların neden olduğu kayıplarını telafi etmek için dava açabilirler. 

Müteahhitin sorumluluğu, yalnızca inşaat aşamasında değil, binanın tamamlanması ve kullanımı sırasında da devam eder. Binanın güvenliği ve dayanıklılığı gibi konular da dahil olmak üzere, herhangi bir sorun ortaya çıkması durumunda müteahhit sorumluğu söz konusudur. 

Sık Sorulan Sorular 

Depremde Yıkılan Binadan Müteahhit mi Sorumludur? 

Depremde yıkılan binadan müteahhit yasal olarak sorumlu olabilir. Müteahhitler, inşa ettikleri binaların güvenli ve dayanıklı olmasından sorumludur. Türkiye'de, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve 7269 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, müteahhitlerin inşa ettikleri binaların depreme dayanıklı olmasını sağlamalarını, bu doğrultuda gerekli teknik ve yasal gereklilikleri yerine getirmelerini ve binaların güvenliği için gerekli tüm önlemleri almalarını zorunlu kılmaktadır. 

Depremde yıkılan bir binada ölüm, yaralanma veya maddi hasar gibi zararlar meydana geldiğinde, müteahhitler yasal olarak sorumlu tutulabilirler. Bu durumda, müteahhitler, yaptıkları hatalar nedeniyle cezai yaptırımlarla karşılaşabilir ve maddi tazminat ödemek zorunda kalabilirler. Bu nedenle, müteahhitlerin depreme dayanıklı bina yapımı konusunda uzman ve deneyimli olmaları, teknik ve yasal gerekliliklere uygun olarak binaların inşa edilmesi, doğru malzemelerin seçilmesi, yapı malzemelerinin doğru şekilde yerleştirilmesi ve doğru yapım tekniklerinin kullanılması önemlidir. 

Depremde Yıkılan Binanın Sorumlusu Kim? 

Depremde yıkılan binaların sorumlusu birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Genellikle, yıkılan binanın sahibi, müteahhidi, yapı denetim firması, mühendis ve diğer ilgili kişilerin sorumlulukları bulunabilir. 

Birinci olarak, yıkılan binanın sahibi yasal olarak sorumlu tutulabilir. Sahipler, binaların güvenli ve sağlam olmasını sağlamakla yükümlüdürler. Binanın bakımı, onarımı ve güncellenmesi gibi görevler bu sorumlulukların altında yer alır. Bu nedenle, yıkılan binanın sahibi, binanın güvenliği konusunda yeterli önlemleri almamışsa, yasal olarak sorumlu tutulabilir. 

İkinci olarak, müteahhit yasal olarak sorumlu tutulabilir. Müteahhitler, inşa ettikleri binaların güvenli ve dayanıklı olmasından sorumludur. Müteahhitler, depreme dayanıklı bina yapımı konusunda uzman ve deneyimli olmalı, teknik ve yasal gerekliliklere uygun olarak binaları inşa etmeli, doğru malzemeleri seçmeli, yapı malzemelerini doğru şekilde yerleştirmeli ve doğru yapım tekniklerini kullanmalıdırlar. 

Üçüncü olarak, yapı denetim firması sorumlu tutulabilir. Türkiye'de, yapı denetim firmaları, inşaat sürecini denetleyerek, yapıların güvenli ve dayanıklı olduğundan emin olmakla yükümlüdürler. Eğer yapı denetim firması, inşaat sürecini yeterince denetlemediyse veya hatalı bir denetim yaptıysa, yıkılan binanın sorumluluğu firmaya yüklenebilir. 

Son olarak, mühendisler ve diğer ilgili kişiler de sorumlu tutulabilir. Bu kişiler, inşaat sürecinde çalışmış olan profesyonellerdir ve yaptıkları hatalar nedeniyle yıkılan binanın sorumluluğunu üstlenebilirler. 

Tüm bu faktörler, yıkılan bir binanın sorumlusunun belirlenmesine yardımcı olabilir. Ancak her durum kendine özgü olduğundan, yıkılan binanın sorumlusunun belirlenmesi için olayın detaylı bir şekilde incelenmesi ve uzman görüşlerinin alınması gerekebilir. 

Müteahhit Binadan Kaç Yıl Sorumlu? 

İnşaat sözleşmesinin konusunun taşınır bir yapı olması halinde iki yıl; taşınmaz bir yapı olması halinde ise; beş yılın sonunda iş sahibinin ayıp nedeniyle yükleniciye yöneltebileceği talepler açısından zamanaşımı söz konusu olacaktır. Yüklenicinin ağır kusuru olması halinde ise zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak uygulanır. 

Çürük Binalardan Kim Sorumlu? 

Depremde yıkılan binaların sorumlusu birçok faktöre bağlı olarak değişebilir. Yıkılan binanın sahibi, müteahhidi, yapı denetim firması, mühendis ve diğer ilgili kişilerin sorumlulukları bulunabilir. Sahipler, binaların güvenli ve sağlam olmasını sağlamakla yükümlüdürler. Müteahhitler, inşa ettikleri binaların güvenli ve dayanıklı olmasından sorumludur. Yapı denetim firmaları, inşaat sürecini denetleyerek, yapıların güvenli ve dayanıklı olduğundan emin olmakla yükümlüdürler. Mühendisler ve diğer ilgili kişiler de sorumlu tutulabilirler. Her durum kendine özgü olduğundan, yıkılan binanın sorumlusunun belirlenmesi için olayın detaylı bir şekilde incelenmesi ve uzman görüşlerinin alınması gerekebilir. 

Şimdi ara