Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir? (TCK 132)
Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu düzenlenmiştir. Suç kanunun “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Suç ile korunan hukuki değer özel yaşam ve haberleşme özgürlüğüdür. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda haberleşmenin içeriğinde bir “sır” bulunması şartı aranmamaktadır. Burada kişilerin başkalarıyla paylaşmadıkları ve dolayısıyla özel olan iletişim kastedilmektedir. Haberleşme özgürlüğü anayasa tarafından açıkça düzenlenmek suretiyle korumaya alınmış bir özgürlüktür. Bunun yanında uluslar arası sözleşme olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. Maddesinde de özel hayatın gizliliği koruma altına alınmıştır.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Unsurları
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun maddi konusunu haberleşmenin içeriği oluşturmaktadır. Suçun faili ve mağduru herkes olabilmektedir. Failin, görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanan kamu görevlisi olması veya failin mesleğinin sağladığı kolaylıktan yararlanan bir kişi olması durumunda suçun nitelikli hali meydana gelecektir.
Suçun maddi unsurunu incelerken madde metninde bulunan üç fıkrayı ayrı ayrı incelemekte fayda vardır.
Türk Ceza Kanunu m.132/1’e göre:
- Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
Burada suçun unsuru kişiler arasındaki haberleşmen ihlal edilmesidir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal niteliğinde olan her fiil suçun maddi unsurunu oluşturacaktır. Burada birbirleri arasında iletişim kuranların onayı olmadan üçüncü kişilerin bilgilenmeleri cezalandırılmıştır ve bu sayede haberleşmenin gizliliğinin ihlalinin önüne geçilmektedir
Türk Ceza Kanunu m.132/2’e göre:
- Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Burada düzenlenen suçun maddi unsuru, haberleşmeye konu olan içeriğin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesidir. İfşa, üçüncü kişilere bu içerik hakkında bilgi vermektir. Bu bilgi verme yan ifşa etme fiilinin herkesin duyacağı bir şekilde yapılması şart değildir. Haberleşenlerin dışında üçüncü bir kişiye yapılması yeterlidir. “Hukuka aykırılık” suçun unsurudur. Haberleşmenin gizliliği hukuka uygun bir şekilde başkalarıyla paylaşıldığında suç oluşmayacaktır. Buna örnek olarak kişiler arasında geçen telefon konuşmalarının kayıtlarının mahkemeye verilmesi gösterilebilir.
Türk Ceza Kanunu m.132/3’e göre:
- Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu suçta kişinin kendisiyle yapılan haberleşmede yer alan içeriğin karşı tarafın onayı bulunmaksızın alenen açıklanması yoluyla haberleşmenin gizliliğinin ihlali söz konusudur. Bu suçta unsur “aleniyet” kavramıdır. Fail açıklamayı kasten aleni bir şekilde yapmalıdır. Açıklamanın herkesin duyabileceği yerde veya basın yayın araçlarıyla yapılması halinde aleniyetten söz edilebilecektir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Cezası
Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu düzenlenmiştir. Buna göre suçun cezası:
- Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.
- Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Ceza İndirimi
Türk Ceza Kanunu 132. Maddesinin 3. Fıkrasında düzenlenen suçun kendisiyle yapılan haberleşmede yer alan içeriğin karşı tarafın onayı bulunmaksızın alenen açıklanması yoluyla işlenmesi hali kasten yani bilerek ve isteyerek meydana gelebilmektedir. Ancak bu durumun olası kastla işlenmesi de mümkündür. Bu durumda cezada indirim sağlanacaktır. Olası kast suçun tanımındaki fiilin gerçekleşebileceğinin öngörülmesine rağmen, neticenin meydana gelmesi göze alınarak işlenmesidir. Bunun gibi koşulların gerçekleşmesi durumunda genel hükümlerde düzenlenen indirim sebepleri de uygulanabilecektir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Suçunda Cezayı Artıran Haller
Suçun nitelikli halleri şu şekildedir:
- Haberleşme İçeriğinin Kayda Alınması
- Suçun Kamu Görevlisi Tarafından İşlenmesi
- Belli Bir Sanat veya Mesleğin Sağladığı Kolaylıktan Yararlanarak İşlenmesi
Haberleşme İçeriğinin Kayda Alınması
Kişiler arasındaki iletişimde içeriğin kayda alınması Türk Ceza Kanununun 132. Maddesine göre haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun nitelikli halini oluşturur. Bu halde verilecek ceza temel haline verilecek olan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasının 1 kat fazlasıdır.
Suçun Kamu Görevlisi Tarafından İşlenmesi
Bu halde verilecek ceza suçun temel haline verilecek olan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ½ oranında arttırılacaktır.
Belli Bir Sanat veya Mesleğin Sağladığı Kolaylıktan Yararlanarak İşlenmesi
Türk Ceza Kanununun 137. Maddesinin birinci fıkrasında suçun failin mesleğinin sağladığı kolaylıktan yararlanarak işlenmesi suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. Bu durumda verilecek ceza suçun temel haline verilecek olan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ½ oranında arttırılacaktır.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Zamanaşımı
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçuna ilişkin dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren olağan dava zamanaşımı süresi olan 8 yıldır.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Şikâyet Süresi
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu şikâyete bağlı suçlar arasında yer almaktadır. Suç hakkında bir şikâyette bulunulmadıkça adli makamlarca soruşturma ve kovuşturma yapılamayacaktır. Şikâyet süresi ise mağdur olan kişinin fiili ve kişiyi öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 aydır. 6 ayın geçmesiyle şikayet hakkı düşecektir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Şikâyetten Vazgeçme
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun şikâyete bağlı suçlar arasında bulunmasından kaynaklı olarak mağdurun şikâyetten vazgeçmesi ile dava düşecektir. Şikâyetten vazgeçme şikâyete bağlı suçlarda, soruşturmayı sona erdirir ve eğer kovuşturma aşamasına geçilerek ceza davası açılmışsa davanın düşmesine yol açan bir işlemdir. Kişi şikâyetinden vazgeçtikten sonra tekrar aynı sebeple şikâyette bulunamayacaktır.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Para Cezasına Çevrilmesi
Adli para cezası, mahkeme tarafından, failin bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Adli para cezasına çevirme yalnızca kısa süreli hapis cezalarında uygulama alanı bulabilecektir. Hükmedilen hapis cezasının para cezasına çevrilebilmesi için verilen cezanın 1 yıl veya daha altında bir hapis cezası olması gereklidir. Koşulların gerçekleşmesi halinde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının (HAGB) amacı kişileri ıslah etmektir. İki yıl veya altında olan hapis cezalarının varlığı halinde kişilere belirli bir denetim süresi verilir. Bu süre içerisinde failin kurallara uygun hareket etmesi sonucunda verilen hüküm hiçbir sonuç doğurmayarak ortadan kalkar ve adli sicil kaydında da görülmez.
Koşulların gerçekleşmesi halinde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu neticesinde hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve failin hiç ceza almamasına ya da aldığı cezada indirim yapılmasına yol açan düzenlemedir. Buna göre fail mağdura karşı yaratmış olduğu zarardan pişmanlık duyarak zararı gidermeye yönelik hareket ederse bu durumda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir. Etkin pişmanlık her suç tipinde uygulanabilen bir düzenleme değildir. Yalnızca düzenleme bulunan suç tipleri için uygulanabilir.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu açısından etkin pişmanlık hükmü düzenlenmemiştir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Uzlaşma
Uzlaşma fail ile mağdur arasında bir uzlaşmacı aracılığı ile iletişim kurulması sağlanarak uyuşmazlığın giderilmesi yoludur. Şikâyetten vazgeçme değildir. Uzlaşma kapsamında olan suçlar kanunda sayılmıştır. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu uzlaştırma kapsamında olan suçlardandır.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda İştirak
Türk Ceza Kanunun 37. Maddesinde iştirak kavramı tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre iştirak bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu iştirak bakımından herhangi bir özellik taşımamaktadır. İştirakin her türü gerçekleşebilir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Görevli Mahkeme
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yargılamasında görevli mahkeme, Asliye Ceza Mahkemesidir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Yargıtay Kararları
Yargıtay 12. Ceza Dairesi-Karar:2019/313
Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK’nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin TCK’nın 132/1-2. cümlesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal başlığı altında suç olarak tanımlandığı, bu madde kapsamında yer verilmeyen kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK’nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,
Görüldüğü üzere, kişilerin tarafı oldukları haberleşme içeriklerini kaydetmeleri TCK’nın 132/1-2. maddesi kapsamında suç olarak düzenlenmemiştir. İncelenen dosya kapsamına göre; sanığın, katılan ile yapmış olduğu haberleşme içeriklerini kaydedip, tanık …’e dinletmesine konu olayda, sanığın söz konusu kaydı tanık …’e aleni bir şekilde dinletmemesi nedeniyle yerel mahkemece verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi-Karar:2019/3132).
Yargıtay 12. Ceza Dairesi – 2015/20 karar
Sanığın, eşiyle arasındaki boşanma davasında tanıklık yapan ve aynı zamanda bacanağı olan katılanın, duruşmada, eşinin başka bir kişiyle ilişkisi olduğunu bildiği halde ilişkiyi bilmediğine dair yalan beyanda bulunarak suç işlediğini ispat etmek amacıyla, katılanla yaptığı telefon görüşmesinde, katılana özel olarak sorular sorarak, katılanın cevaplarını ve aralarındaki tüm konuşmaları cep telefonuyla gizlice kayda aldığı, bilahare ses kayıtlarını CD’ye aktarıp C.Başsavcılığına ibraz ederek katılan hakkında yalan tanıklık suçundan şikayetçi olduğu ve kayıtları boşanma davasına da delil olarak sunduğu olayda; sanığın, bir daha delil elde etme olanağının bulunmadığı bir durumda iken, kaybolma olasılığı bulunan mevcut delilin muhafazasını sağlamak için değil, önceden hazırlıklı ve planlı şekilde, katılan hakkında C.Başsavcılığına yapacağı şikayete ve boşanma davasına delil oluşturmak amacıyla hareket ederek gizlice kayıt yapıp, bu ses kayıtlarını içerir CD’yi, adli makamlara delil olarak sunduğu, somut olayda, sanığın, hukuka uygun davrandığı kabul edilmeyeceğinden ifşa suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu oluşmuştur (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – 2015/20 karar).