Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi halinde ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi nedenidir. Haksız tahrik şartları aşağıdaki gibidir:
Bu şartların tümü birden mevcut olduğunda haksız tahrik mevcut sayılır. Ancak bu şartlardan bir tanesinin bile mevcut olması, haksız tahrik olduğunu gösterir.
Haksız tahrik, ceza kanununda ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlerdendir. Haksız tahrik altında suç işleyen kişiye;
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı halinde, fail ve mağdurun yekdiğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmedikleri göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması halinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.” (CGK. 12.2.2008, 2007/1-163-2008/21)
Haksız tahrik nedeniyle ceza indirimi hükümlerinin uygulanabilmesi için suçun mutlaka haksız fiili işleyen kişiye karşı işlenmesi gerekir. Ancak belirtmek gerekir ki, haksız fiilin doğrudan failin kendisine karşı işlenmesi şart değildir. Bu nedenle, failin yakınlarına veya değer verdiği diğer kişilere veya faile tamamıyla yabancı olan kimselere karşı işlenmiş haksız fiiller de eğerk ki fail üzerinde bir öfke veya elem yaratacak durumdaysa haksız tahrik hükümleri uygulanabilir.
"Failin öfke ya da şiddetin etkisinde kalması" ifadesi, bir kişinin duygusal olarak kontrolünü kaybetmesi ve haksız bir davranış sergilemesi anlamında kullanılır. Öfke ya da şiddet, insanların doğal olarak oluşan duygusal durumlar olabilir, ancak bu duygusal durumlar insanları haksız davranışlara yönlendirebilir. Türk Ceza Kanunu'nun 29. maddesine göre haksız fiil nedeniyle ceza indiriminin meydana gelmesi için bu fiillerin öfke ve şiddetin etkisi altındayken meydana gelmesi gerekir. Buradan anlaşıldığı üzere değerlendirme yaparken failde hiddet veya şiddetli elem duygusunun oluşup oluşmadığını da ayrıca tartışması gerekmektedir.
Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi halinde ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi nedenidir.
Ağır haksız tahrik, haksız tahrikin derecesinin son derece şiddetli olmasıdır. Örneğin, bir kişinin çocuğunu suça teşvik etmesi veya bir başkasını tehlikeli bir durumda tehdit etmesi ağır haksız tahrik olarak kabul edilir.
Türk Ceza Kanunu'nun 29. maddesinde ağır veya hafif haksız tahrik ayrımı yer almamaktadır. Bunun yerine haksız tahrik uygulaması nedeniyle yapılacak olan indirimin mahkeme tarafından belirlenerek alt sınır ve üst sınır arasında yapılmasını düzenlemiştir. Mahkeme, haksız tahrik indirimi yaparken somut olayın özellikleri, tarafların fiilleri, failin içinde bulunduğu koşullar gibi kriterleri değerlendirerek indirim oranını belirleyecektir. Mahkeme, takdir hakkını somut olaya uygun kullanacaktır.
Sanığın, müşteki ile 22.10.1999 tarihinde resmi olarak evlendikleri, 01.10.2010 tarihinde resmi olarak ayrıldıkları, ancak müşteki, evlilik birliğinin resmi olarak sonlanmasından önce de maktul ile birlikte olduğu ve temyize konu olaydan bir ay önce çocuklarını görmek amacıyla eski eşini telefonla arayan sanığın telefonuna bakan maktulün sanığa karşı ağır hakaretlerde bulunduğu anlaşılan olayda;
Sanığın, maktulü tasarlayarak kasten öldürme suçu sebebiyle hüküm kurulurken 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 Sayılı TCK’nun 29. maddesi uyarınca maktulden kaynaklanan haksız tahrikin ulaştığı boyut dikkate alınarak yasal sınırlar dahilinde makul bir ceza verilmesi yerine yazılı şekilde en üst hadden 24 yıl hapis cezasına hükmedilerek fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar: 2017/3063)
Haksız tahrik ve meşru müdafaa arasındaki fark, amaçları, yolları ve sonuçları ile açıklanabilir.
Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi halinde ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi nedenidir.
Meşru müdafaa ise, bir kimsenin kendini veya başkalarını zararlı bir durumdan koruma hakkıdır. Meşru müdafaa yasa tarafından tanınan ve korunan bir haktır ve suç olarak kabul edilmez.
Açıkça, haksız tahrik kişinin yaşadığı duygu durumu etkisi altında suç işlemesi olarak değerlendirilirken, meşru müdafaa ise korunma amaçlı ve yasal olarak tanınan bir haktır.
Haksız tahrikte ceza indirim oranı, olayın özelliklerine ve diğer faktörlere göre değişebilir. Genel olarak, haksız tahrikin işlenme şekli, olayın özellikleri ve diğer faktörler göz önünde bulundurulduğunda, ceza indirim oranı belirlenebilir.
Türk Ceza Kanunu'nun 29. maddesine göre:
Haksız tahrik altında suç işleyen kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
Haksız tahrik durumlarında tutacağınız ceza hukuku konusunda uzman avukat, suçlu olduğu iddia edilen kişinin haklarını koruyacak ve adaleti sağlamaya yardımcı olacaktır. Bu durumlarda avukatın görevleri şunları içerebilir: