Ecrimisil davası diğer adıyla haksız işgal tazminatı davası, haksız işgal nedeniyle taşınmazını istediği gibi kullanamayan kişilerin işgal edene karşı açmış oldukları bir tazminat davasıdır. Ecrimisile ilişkin kanuni bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla beraber bu kavram, Yargıtay içtihatlarıyla haksız işgal tazminatı olarak nitelendirilmiştir.
Haksız işgal tazminatı talep edebilmek için belli başlı şartlar öngörülmüştür. Bunlar;
Ecrimisil davalarında ecrimisil alacağı dava tarihine kadar geçen süre için hükmedilir. Dava tarihinden sonraki dönem için doğan ecrimisil, taşınmaz maliki veya hak sahibi tarafından açılacak yeni bir dava ile talep edilmelidir. Halihazırda görülen davada ıslah yolu ile de olsa talepte bulunması mümkün değildir.
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olduğundan, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak haksız işgal tazminatı miktarı Mahkeme tarafından belirlenecektir.
Ecrimisil talebinde bulunulabilmek için mülkiyet sahibi kişi ilgili kişiye haksız işgal durumunu bildirmelidir. Yapılan bu bildirime intifadan men denmekte olup intifadan men koşulunun gerçekleşmesi ile birlikte mülkiyet sahibi kişi ecrimisil davasını açabilecektir. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi için belirli bir şekil şartı bulunmamakta olup her türlü delille ispatı mümkündür. Ancak uygulamada ispatın kolaylığı açısından ihtarname çekilmesinde fayda vardır.
Ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar . Beş yıllık zamanaşımı süresi Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Özellikle belirtelim ki, davacı geriye dönük 20 yıl için ecrimisil tazminatı talep etse bile, davalı tarafından zamanaşımı defi ileri sürülmediği takdirde, zamanaşımı sınırlaması olmadan davacının talebi doğrultusunda karar verilir.
Haksız işgal tazminatı birer yıllık dönemler halinde hesaplanır ve bu şekilde karara bağlanır. Her dönemdeki miktar için dönem sonu itibariyle faize hak kazanılır. Ancak bu şekilde kademeli faize hükmedilmesi için bu hususta davacının talepte bulunması gerekmektedir. Aksi durumda dava tarihinden itibaren faiz işleyecektir.
6100 sayılı HMK uyarınca ecrimisil davalarında Görevli Mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir.
6100 sayılı HMK uyarınca ecrimisil davalarında Genel Yetkili Mahkeme, davalının ikamet adresindeki yer mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilir. Bununla birlikte yukarıda da bahsettiğimiz üzere Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca ecrimisil davaları haksız fiil davası olarak da kabul edildiğinden zararın meydana geldiği ya da gelme ihtimalinin olduğu ya da zarar görenin yerleşim yeri yer mahkemesi yetkili mahkemedir.
Yargıtay 1.Hukuk Dairesi, Esas: 2014/ 10231, Karar: 2015 / 11348, Karar Tarihi: 06.10.2015
“…Davalının dava tarihinden önce taşınmazı kullandığının saptanması halinde 06.04.2012 tarihli ihtarname ile davacının onayını geri aldığı gözetilerek, bu ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 11.07.2012 tarihi ile dava tarihi arasındaki dönemde davalının kullanımı kötü niyetli kabul edilerek ecrimisile hükmedilmesi gerekir.”
Yargıtay 1.Hukuk Dairesi, Esas: 2014/ 8283, Karar: 2014 / 12665, Karar Tarihi: 30.06.2014
“…Adi yazılı bir sözleşme uyarınca dava konusu yapıları kendisine ait inancıyla kullana gelmiştir. Bu durumda, davalının iyi niyetli olduğu kuşkusuzdur. Ancak, davacılar 30.06.2008 tarihinde davalı aleyhine elatmanın önlenmesi davası açmışlardır. Bu dava artık ihtar niteliğinde olup, bu tarihten itibaren davalının iyi niyetli olduğundan söz edilemez.”
Yargıtay 7.Hukuk Dairesi, Esas: 2021/ 4582, Karar: 2021 / 2813, Karar Tarihi: 09.11.2021
“…Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Somut olayda, davalı şirketin, davacının ortaklığının sona erdiği tarihe kadar ki kullanımı muvafakate dayanmaktadır. Şirket hisselerinin devir edildiği tarihten sonrası dönem içinde (daha önce var olan) muvafakatin sona erdiğine veya geri alındığına dair dosya kapsamında herhangi bir yazılı ve sözlü beyana rastlanılmamıştır. Nitekim uzun bir süre sonra dava açılmasının da rızanın geri alınmadığını göstermektedir.
Bu durumda, az yukarıda izah edildiği gibi ecrimisil için kötüniyet şartı var olup, davalı şirkete izafe edilecek bir kusur saptanmadığına göre ecrimisil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru değildir.