Hakkımızda

Avukat Mehmet Genç

İstanbul Barosu'na kayıtlı olan Avukat Mehmet Genç, mezun olduğu tarihten bu yana avukatlık mesleğini aralıksız olarak sürdürmektedir. İstanbul Barosu bünyesinde kurduğu avukatlık bürosuyla Ceza Hukuku, Miras Hukuku, Gayrimenkul Hukuku, Bilişim Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk alanında avukatlık faaliyeti göstermektedir.

Devamını Oku
İşyeri İhtiyacı Nedeniyle Kiracının Tahliyesi

İşyeri İhtiyacı Nedeniyle Kiracının Tahliyesi

Kira sözleşmesi, bir mülkün sahibi ile bu mülkü geçici olarak elinde bulundurmak isteyen kiracı arasında yapılan anlaşmadır. Türk Borçlar Kanunu'nun 299. maddesi, kira sözleşmesini, "Kiraya verenin, bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlar. Bu sözleşme, genellikle konutlar, arsalar, gayrimenkuller, araçlar, işletmeler gibi çeşitli varlıklar üzerinde yapılabilmektedir.

Kira sözleşmesi, belirli bir süre için yapılabileceği gibi, belirsiz bir zaman aralığı için de akdedilebilir. Bu durum, tarafların ihtiyaçlarına ve tercihlerine bağlı olarak değişebilir. Örneğin, bir daire kiralarken bazı kiracılar uzun vadeli kira sözleşmelerini tercih ederken, diğerleri daha kısa vadeli sözleşmeleri tercih edebilir.

Yapılan kira kontratı, kiracı ile mülk sahibi arasında mutabık kalınan resmi bir belgedir. Bu belge, kira bedeli, kiralanan mülkün kullanım şartları, ödeme planı, depozito miktarı gibi önemli detayları içerir. Ayrıca, kira sözleşmesi, tarafların haklarının ve yükümlülüklerinin net bir şekilde belirlenmesini sağlar.

Kiracılar için, kira sözleşmesi, mülkü kiralamak için yasal bir dayanak sağlar ve haklarını korur. Aynı şekilde, ev sahipleri veya mülk sahipleri için de kira sözleşmesi, mülklerini kiraya verirken belirlenen kuralların ve şartların takip edilmesini sağlar.

Konut ve Çatılı İş Yeri Kira Sözleşmelerine Özgü Sona Erme Sebepleri

Kira sözleşmesi, bir mülk sahibi ile kiracı arasında yapılan ve mülkün geçici olarak kiralanmasını ve buna karşılık belirli bir kira bedelinin ödenmesini öngören sözleşmedir. Ancak, bu sözleşmenin sona ermesi durumunda çeşitli yasal prosedürler izlenmelidir. 

1. Tahliye Taahhüdü: Kiracının kira sözleşmesini sonlandırma nedenleri arasında, tahliye taahhüdü, konut veya iş yeri ihtiyacı, yeniden inşa veya imar amacı, kira bedelinin ödenmemesi gibi durumlar bulunmaktadır. Bu nedenlerle, kiraya veren belirli prosedürleri takip ederek kiracıyı tahliye edebilir.

2. Bildirim Yoluyla Sona Erme: Belirli bir süreli kira sözleşmelerinin sona erdirilmesi genellikle kiracı veya kiraya veren tarafından yazılı bildirimlerle gerçekleştirilir. Bu bildirimler, kira sözleşmesinin belirli bir süre öncesinden yapılmalıdır ve belirli bir süreli kira sözleşmelerinde genellikle sözleşmenin bitiminden önce en az 15 gün önce yapılması gerekmektedir.

3. Dava Yoluyla Sona Erme: Belirsiz süreli kira sözleşmelerinin sona ermesi durumunda, kiracı her zaman kira sözleşmesini feshedebilirken, kiraya verenin bu süreci başlatması için belirli şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu durumda, kiraya verenin tahliye davası açması ve yasal prosedürleri takip etmesi gerekmektedir.

4. Belirli ve Belirsiz Süreli Sözleşmelerde Farklı Süreçler: Belirli süreli kira sözleşmeleri için belirli bir süre öncesinden bildirim yapılması gerekmektedir. Ancak, belirsiz süreli kira sözleşmelerinde kiracının her zaman, kiraya verenin ise kira başlangıcından itibaren on yıl geçtikten sonra fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilir.

5. Kiracı ve Kiraya Verenin Hakları: Kira sözleşmesinin sona erdirilmesi sürecinde, kiracı ve kiraya verenin hakları korunmalıdır. Yasal prosedürlerin doğru bir şekilde izlenmesi ve tarafların haklarının gözetilmesi önemlidir.

Kira sözleşmelerinin sona ermesi konusu, Türk Borçlar Kanunu'nun belirlediği çerçevede uygulanmalı ve tarafların haklarının korunması sağlanmalıdır. Bu sayede, kira ilişkisi adil ve güvenilir bir şekilde sonlandırılabilir.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 18.03.2018 Tarihli 2008/452 E. – 2008/3253 K. Sayılı Karar

“Uyuşmazlık konut ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkin olup mahkemece istemin reddi üzerine hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.

Olayımıza gelince; davacı halen kirada oturduğunu dava konusu taşınmaza ihtiyacı olduğunu beyanla davalının taşınmazdan tahliyesini istemiş, davalı ise davacının halen kirada olduğuna karşı çıkmayarak dava konusu taşınmazın bodrum katta küçük bir daire olup davacının ihtiyacını karşılamayacağı, davacının taşınmazı yatırım amaçlı satın aldığını ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını savunarak istemin reddini talep etmiştir. Mahkemece hem dava konusu taşınmazda hem de davacının halen kirada ikamet ettiği taşınmazda kıyaslamalı keşif yapılarak dava konusu taşınmazın davalının oturduğu taşınmaza oranla küçük olduğundan ve ihtiyacın samimi olmadığından bahisle istemin reddine karar verilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi davacının halen kirada olduğu hem tarafların hemde mahkemenin kabulündedir. İhtiyaçlının kirada olması ihtiyacın varlığı için yeterli olup dava konusu taşınmazın küçük olması ihtiyacın samimi olmadığını göstermez. Bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde reddi doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.”

 

Şimdi ara