Ticari Sırların Açıklanması Suçu Nedir? (TCK 239)
Türk Ceza Kanunu’nun 239. Maddesinde ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu düzenlenmiştir. Bu suç ekonomi, sanayi ve ticarete ilişkin suçlar kategorisi içerisindedir.
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğinde olan bilgi veya belgelerin yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Suçla korunan hukuki değer kişilerin ekonomi ve ticaret alanındaki sır niteliği taşıyan bilgi ve belgelerin korunmasıdır. Bu düzenleme ile kişilerin ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelerinin başkalarının eline haksız olarak geçmesiyle doğabilecek olumsuzluğun önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Kanunda bir belgenin Bir bilgi veya belgenin ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğinde olup olmadığına ilişkin ölçütler yer almaktadır. Hâkim bu ölçütler çerçevesinde değerlendirme yaparak belgelerin bu nitelikte olup olmadığını belirler.
Ticari Sırların Açıklanması Suçu ve Cezası
Türk Ceza Kanunu’nun 239. Maddesinde yer alan hükme göre:
- Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi halinde de bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.
- Birinci fıkra hükümleri, fenni keşif ve buluşları veya sınaî uygulamaya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır.
- Bu sırlar, Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu halde şikâyet koşulu aranmaz.
- Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Ticari Sırların Açıklanması Suçunda Maddi Unsur
Ticari sır niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunun konusunu bir kimsenin sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticari sır oluşturmaktadır. Türk kanunlarında ticari sırlara ilişkin genel bir tanım bulunmamakla birlikte ticari sırlar özel kanunlarda yer alan bazı düzenlemeler haricinde haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunur.
TTK madde 54’e göre:
- Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Yine TTK Madde 55/1’e göre:
- Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
Benzer şekilde 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun madde 25/4’e göre:
- Rekabet Kurulu üyeleri ve personeli Rekabet Kurumu ile ilgili gizlilik taşıyan bilgileri ve bu kanunun uygulanması sırasında öğrendikleri teşebbüs ve teşebbüs birliklerinin ticari sırlarını görevden ayrılmış olsalar dahi ifşa edemezler, kendilerinin ve başkalarının menfaatine kullanamazlar.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 21.10.2019 tarihli ve 2016/6958 Esas 2019/4349 Karar sayılı kararında ticari sırrı şu şekilde tanımlar:
“Ticari sır; gerçek ya da tüzel kişi tacire, rakiplerine karşı ekonomik anlamda menfaat sağlayan, sır olarak saklanan ve gizli kalması için gerekli önlemlerin sahibi tarafından alındığı bilgi” olarak tanımlanır.
Türk Ceza Kanunu madde 239/1’in ilk cümlesine göre failin ticari sırra sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olması ve bu sırrı yetkisiz kişilere vermesi veya ifşa etmesi gerekmektedir. Bu nedenle bu ilk cümle bakımından fail ancak bu niteliğe sahip kişiler olabilir ve düzenleme özgü suç özelliği taşır.
Ticari sır ile bu sırrı bilen kişinin sıfatı ve görevi arasında bağ bulunması zorunludur. Ayrıca failin söz konusu bağ nedeniyle bu sırrı saklama, koruma yükümlülüğü altında olması gerekir.
Ticari suçların mağduru toplumu oluşturan kişilerdir. Daha dar anlamda ise, ticari sır niteliğindeki bilgi veya belgelerinin açıklanması suretiyle zarar gören tacirler mağdur, tüzel kişiler ise suçtan zarar gören olarak kabul edilmelidir.
- HAREKET, NETİCE ve NEDENSELLİK BAĞI
TCK md. 239’daki suçun meydana gelmesi için gerçekleştirilmesi gereken hareketler:
- Yetkisiz kişilere verme veya ifşa etmedir.
Seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmesiyle suç tamamlanacağı gibi, birden fazlasının veya tamamının gerçekleştirilmesi halinde ise fail tek bir suçtan sorumlu olacaktır.
Failin söz konusu bilgileri üçüncü kişiye ulaştırmak için göndermesi yeterli olup, bu bilgilerin üçüncü kişi tarafından öğrenilmiş olmasına gerek yoktur.
Yetkisiz herhangi bir kişiye bu bilginin açıklanması durumunda “ifşa etme” kavramı ve dolayısıyla hareket gerçekleşmiş kabul edilmelidir.
Ticari sır niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu neticesi harekete bitişik bir suçtur. Kanun hükmünde sayılan hareketlerin gerçekleştirilmesiyle birlikte neticenin de gerçekleştiği kabul edilmektedir. Neticesiz yani neticesi harekete bitişik bir suç olduğundan nedensellik bağının incelenmesine ihtiyaç yoktur.
Ticari Sırların Açıklanması Suçunda Cezayı Artıran Haller
TCK md. 239’un 3. Fıkrasına göre:
- Bu sırlar, Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya onun memurlarına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu halde şikâyet koşulu aranmaz.
- fıkrasına göre ise:
- Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Ticari Sırların Açıklanması Suçunda Teşebbüs
Ticari sır niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklaması suçu, neticesi harekete bitişik bir suç olması sebebiyle kural olarak teşebbüse elverişli değildir; ancak icra hareketlerinin bölünebilmesi mümkünse bu durumda suç teşebbüs aşamasında kalabilecektir.
Örneğin belgenin posta ile gönderilmesi.
Kişi hukuka aykırı olarak elde ettiği bilgileri vermek veya ifşa etmek için icra hareketlerine başlayıp elinde olmayan nedenlerle tamamlayamazsa suç teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır.
Ticari Sırların Açıklanması Suçunun Para Cezasına Çevrilmesi
Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Bu sebeple ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilemez.
Ticari Sırların Açıklanması Suçu Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının (HAGB) amacı kişileri ıslah etmektir. İki yıl veya altında olan hapis cezalarının varlığı halinde kişilere belirli bir denetim süresi verilir. Bu süre içerisinde failin kurallara uygun hareket etmesi sonucunda verilen hüküm hiçbir sonuç doğurmayarak ortadan kalkar ve adli sicil kaydında da görülmez.
4. fıkra hariç ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
Ticari Sırların Açıklanması Suçu Zamanaşımı
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu Türk Ceza Kanunu Madde 239’da düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. fıkrasındaki temel hali şikâyete bağlı bir suçtur. Şikâyetten vazgeçme, ceza davasının düşmesi sonucunu doğurur.
TCK madde 239/4’teki durumlarda suç, savcılık tarafından resen soruşturulmalıdır. Şikâyet hakkı, dava zamanaşımı süresinde kullanılabilir. Dava zamanaşımı süresi ise Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu bakımından olağan dava zamanaşımı süresi olan 8 yıldır.
Ticari Sırların Açıklanması Suçu Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık kişinin işlediği suçtan dolayı özgür iradesiyle sonradan pişman olması, suç teşkil eden davranışının oluşturduğu olumsuzlukları gidermesi ve ceza adaletine olumlu davranışlarıyla katkı sunması durumunda cezada indirim yapılmasını ya da hiç ceza verilmemesini sağlayan kurumdur.
Etkin pişmanlık ve ceza indiriminin hangi suçlar için geçerli olacağı Türk Ceza Kanunu’na göre belirlenmiştir. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu hakkında etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmediğinden etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz.
Ticari Sırların Açıklanması Suçu Şikâyet Süresi
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu Türk Ceza Kanunu Madde 239’da düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. fıkrasındaki temel hali şikâyete bağlı bir suçtur.
239/4’teki durumlarda ise suç şikâyete bağlı olmadığından savcılık tarafından resen soruşturulur. Bu durumda şikâyet hakkı, dava zamanaşımı süresinde kullanılabilir. Bu süre ise 8 yıldır.
Ticari Sırların Açıklanması Suçu Uzlaştırma
Uzlaşma fail ile mağdur arasında bir uzlaşmacı aracılığı ile iletişim kurulması sağlanarak uyuşmazlığın giderilmesi yoludur. Şikâyetten vazgeçme değildir. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu 4. fıkrası hariç olmak üzere uzlaşmaya tabi suçlar arasındadır.
Ticari Sırların Açıklanması Suçunda Görevli Mahkeme
Bu suç için yargılama yapmaya görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 5. Ceza Dairesi Karar: 2019/3829 Esas: 2016/1992
“…Suç tarihinde katılan şirkette çalışan sanığın şirkete ait ticari sır niteliğindeki bilgileri aynı sektörde faaliyet gösteren … isimli firma yetkililerine vererek bu şirkette çalışmaya başladığının kabulüyle hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; sanığın tüm aşamalardaki savunmalarında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, aynı suçtan yargılanarak haklarında beraat kararı verilen sanıklar … ve …’ın savunmalarında katılan firmadan bir kısım bilgileri flash belleğe aldıklarını, … isimli şirket yetkilileri ile görüştüklerini ancak herhangi bir bilgi vermediklerini ifade ettikleri, tanık olarak beyanına başvurulan ve bir dönem katılan şirketin vekilliğini yapan …’in de ifadesinde şirkette ticari sır niteliğindeki belge ya da dokümanların korunması için bir tedbir olmadığını ve bu bilgilerin tüm bilgisayarlarda kayıtlı olduğunu, bilgisayarların kullanımının da çalıştıkları bölüme göre herkese açık olduğunu belirttiği, bu itibarla maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın sıfat ve görevi gereği katılan şirkette ticari sır kapsamındaki ne tür bilgilere sahip olduğu, … isimli şirkette çalışıp çalışmadığı, çalışmış ise hangi tarihlerde çalıştığının tespit edilmesi, anılan şirket yetkililerinin tanık sıfatıyla özellikle temyiz dışı sanıklar … ve …’in ifadeleri doğrultusunda beyanlarına başvurulması, keza mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda katılan şirkete ait hangi nitelikteki bilgilerin ticari sır kapsamında değerlendirildiğinin somut verilerle gösterilmediği ve hangi bilgilerin paylaşıldığı hususunda da bir açıklık bulunmadığı nazara alınarak, konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden bu konularda tekrar rapor alınması ve 5237 Sayılı TCK’nın 239. maddesinde düzenlenen ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunun oluşabilmesi için “yetkisiz kişilere verme” ya da “ifşa etme” şeklindeki seçimlik hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi gerektiği de gözetilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır…”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi Karar: 2015/14700 Esas: 2013/11125
“…Suç tarihlerinde, katılan K. Şeker San. ve Tic. A.Ş. bünyesinde pazarlama şefi olarak çalışmakta olan sanığın, görevi gereği vakıf olduğu bilgileri rakip firma görevlisine elektronik posta ile göndermek suretiyle ticari sır niteliğindeki bilgileri açıklama suçunu işlediği iddiasıyla cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasında; sanık ve müdafiin, gönderilen bilgilerin piyasaya bildirilmesiyle ilgili amirlerin talimatlarının olduğunu, telefon ile arayan kişilere dahi bu bilgilerin verildiğini, ticari sır niteliğinde olmadığını beyan ederek atılı suçlamayı kabul etmedikleri, katılan tarafın ise söz konusu bilgilerin ticari sır niteliğinde olduğunu beyan ettikleri, dosya arasında mevcut elektronik posta içeriklerinin teknik bilgi ve tecrübeyi gerektiren konulara ilişkin olduğu nazara alınarak; ilgili şirketten sanığın suç tarihindeki görevinin ne olduğu, gönderilen bilgilerin piyasaya bildirilmesi hususunda amirlerin talimatının bulunup bulunmadığı hususlarının sorulması, elektronik posta içeriklerinde yer alan bilgilerin ticari sır niteliğinde olup olmadığı hususlarında ticaret hukuku alanında uzman bilirkişiden rapor alınması sonrasında, hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması…”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi Karar: 2017/118
Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması ile sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçlarından açılan kamu davasında eylemin bir bütün olarak TCK’nın 239. maddesindeki ticarî sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçunu oluşturduğu kabul edilerek kurulan hükmün katılan vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmakla tebliğ namedeki temyiz isteminin reddini isteyen düşünceye iştirak edilmeyerek sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazlarına hasren inceleme yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Suç tarihinde, katılan şirket bünyesinde mühendis olarak çalışmakta olan sanığın, şirketin ana bilgisayara güvenlik sistemini devre dışı bırakıp uzaktan girerek kendi bilgisayarına veri transferi yaptığı ve 2490 adet dosyayı şifreleyerek ZIP formatında harici belleğe kopyalayıp yeni işe başladığı firmanın ana bilgisayarına aktardığı iddia edilen olayda sanık ve müdafiin, kopyalandığı iddia edilen verilerin ticari sır veya müşteri sırrı niteliğinde olmadığını beyan ederek atılı suçlamayı kabul etmedikleri, katılan tarafın ise söz konusu bilgilerin ticari sır niteliğinde olduğunu beyan ettikleri, dosya arasında mevcut kayıtların teknik bilgi ve tecrübeyi gerektiren konulara ilişkin olduğu nazara alınarak; kopyalanan kayıtlarda yer alan bilgilerin ticari sır veya müşteri sırrı niteliğinde olup olmadığı hususlarında konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır.