Zimmet Suçu Nedir? (TCK 247)
Zimmet suçu ile korunan hukuki değer toplumun devlet organlarına ve onları temsil eden kamu görevlilerine olan güven duygusudur. Kamu görevlisinin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimi ile yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi ile suç oluşur.
Zimmete konu olan malın failin malvarlığına dahil edilmesi, tüketilmesi, satılması, rehin bırakılması gibi durumlar zimmet suçunu oluşturabilecektir.
Görevi nedeniyle kendisine verilen malın zilyetliğini kötüye kullanma, harcama biçimi takdire bağlı olan paranın iyi idare edilemeyerek israf edilmesi zimmet suçunu oluşturmaz.
Zimmete geçirme olgusunun gerçekleşebilmesi için eğer mal taşınabilir ise failin egemenlik alanına girmeli; taşınmaz ise ilgili sicillere tescil edilmelidir.
Zimmet Suçunun Şartları Nelerdir?
Zimmet suçu bir özgü suçtur. Yani faili yalnızca kamu görevlisi olabilir.
Zimmet kasten işlenebilir. Buradaki kast doğrudan kast olabileceği gibi suç olası kastla da işlenebilirken taksirle işlenmesi mümkün değildir.
Zimmet suçunun konusu olan nesne kamu görevlisine görevi nedeniyle verilmiş olmalıdır. Malın belli bir değer ifade etmesi gerekir. Malın değerinin az olması cezada indirim nedenidir.
Zimmet Suçunun Cezası
Zimmet suçu Türk Ceza Kanunu’nun 247.Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre:
- Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
- Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.
Zimmet Suçunda Cezayı Artıran Haller
Türk Ceza Kanunu’nun 247. Maddesinin ikinci fıkrasında cezanın yarı oranında arttırılmasını gerektiren bir hal olarak suçu hileyle işlenmiş olması nitelikli hali düzenlenmiştir. Fıkraya göre:
- Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Zimmet Suçunda Cezayı Azaltan Haller
Türk Ceza Kanunu’nun 247. Maddesinin 3. Fıkrası:
- Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.
Kullanma zimmeti TCK’de daha hafif cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Kullanma zimmetinde fail mal üzerinde tasarrufta bulunmakla birlikte iade niyeti bulunmakta, zimmet eylemi geçici bir nitelik taşımaktadır.
Ayrıca TCK madde 249 hükmünce:
- Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.
Zimmet Suçunun Para Cezasına Çevrilmesi
Adli para cezası, mahkeme tarafından, failin bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Adli para cezasına çevirme yalnızca kısa süreli hapis cezalarında uygulama alanı bulabilecektir. Hükmedilen hapis cezasının para cezasına çevrilebilmesi için verilen cezanın 1 yıl veya daha altında bir hapis cezası olması gereklidir. Dolayısıyla zimmet suçuna verilen hapis cezasının para cezasına çevrilebilmesi düşünülemez. Ancak zimmet suçunda cezada indirimi sağlayan birçok hal vardır. Bu sebeple çok görülmese de ceza miktarının 1 yılın altına düşmesi halinde adli para cezasına dönüştürmek mümkündür.
Zimmet Suçu Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının (HAGB) amacı kişileri ıslah etmektir. İki yıl veya altında olan hapis cezalarının varlığı halinde kişilere belirli bir denetim süresi verilir. Bu süre içerisinde failin kurallara uygun hareket etmesi sonucunda verilen hüküm hiçbir sonuç doğurmayarak ortadan kalkar ve adli sicil kaydında da görülmez. Zimmet suçunda hükmedilecek olan cezada indirim hallerinin mevcut olması durumunda ceza iki yıl veya daha az süreli bir hale gelirse HAGB kararı verilebilir.
Zimmet Suçunun Affı
Zimmet suçu affedilebilecek suçlar arasındadır. Af kararının oluşabilmesi için meclis üye sayısının çoğunluğu ile karar alınması gerekir.
Türk Ceza sisteminde af, genel ve özel af olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Genel veya özel af kararı, meclis üye sayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile verebilecektir. Genel af ile kamu davası düşecek ve netice ortadan kalkacaktır. Genel af ile yalnızca tek bir suça dair tüm hukuki durumun ortadan kalkacağı belirtilebilecektir. Örneğin; yalnızca zimmet suçunu işleyen kişiler adına dair af çıkarılabilir.
Özel af ise bir grup insanı etkileyecek ya da bir kişiye özgü olarak düzenlenebilen af türüdür. Ancak özel afta, genel afta olduğu gibi mahkûmiyetin sonuçlarını ortadan kalkmaz, bazı hak kısıtlamaları devam eder.
Zimmet Suçuna Göz Yumma
Zimmet suçuna göz yumma Türk Ceza Kanunu’nun 251. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre:
- Zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur.
- Denetim görevini ihmal ederek, zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine imkân sağlayan kamu görevlisi, üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Görüldüğü üzere ilgi maddesinin ikinci fıkrasında suçun oluşmasına imkân oluşturan kamu görevlileri hakkında da bir yaptırım mevcuttur.
Zimmet Suçu Zamanaşımı
Zimmet suçu şikâyete bağlı suçlar arasında sayılmamaktadır. Bu sebeple şikâyet zamanaşımı süresi mevcut değildir. Soruşturma savcılık tarafından resen yapılır. Zimmet suçu şikâyete bağlı olmadığından dolayı şikâyet değil ihbar olunabilir. Bu ihbar her zaman yapılabilir.
Dava zamanaşımı süresi ise 15 yıldır. 15 yıl içerisinde soruşturma ve kovuşturma süreci tamamlanmazsa dava düşecektir.
Zimmet Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve failin hiç ceza almamasına ya da aldığı cezada indirim yapılmasına yol açan düzenlemedir. Buna göre fail mağdura karşı yaratmış olduğu zarardan pişmanlık duyarak zararı gidermeye yönelik hareket ederse bu durumda etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilecektir. Etkin pişmanlık her suç tipinde uygulanabilen bir düzenleme değildir. Yalnızca düzenleme bulunan suç tipleri için uygulanabilir. Zimmet suçu bakımından etkin pişmanlık hükümleri TCK 248. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre:
- Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
- Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.
Zimmet Suçu Şikâyet Süresi
Zimmet suçu şikâyete bağlı bir suç değildir. Dolayısıyla soruşturması savcılık tarafından resen yani kendiliğinden yapılır. Şikâyete bağlı olmayan bir suç olmasından ötürü şikâyet değil ihbar yapılır. İhbar ise bir süre ile sınırlı değildir.
Zimmet Suçunda Uzlaştırma
Uzlaşma fail ile mağdur arasında bir uzlaşmacı aracılığı ile iletişim kurulması sağlanarak uyuşmazlığın giderilmesi yoludur. Şikâyetten vazgeçme değildir. Zimmet suçu uzlaştırma kapsamında olan bir suç değildir.
Zimmet Suçunda Görevli Mahkeme
Zimmet suçunda görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir.
SIK SORULAN SORULAR
Zimmet Suçunu İşleyen Memur Açığa Alınır Mı?
Zimmet suçunun faili yalnızca bir kamu görevlisi olabilir. Memurun açığa alınması yani görevden uzaklaştırılması belirli şartların varlığı halinde mümkündür. Memurun görevi başında bulunmasında sakınca bulunan hallerde memur hakkında görevden uzaklaştırma kararı verilebilir. Zimmet suçunu işleyen memur da açığa alınabilir.
Zimmete Para Geçirmenin Cezası Kaç Yıl?
Zimmet suçu Türk Ceza Kanunu’nun 247. Maddesinde düzenlenmiştir.
Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Kamu görevlisi olmayan kişilerin bu fiilleri gerçekleştirmesi durumunda hırsızlık y da duruma göre güveni kötüye kullanma suçu oluşmuş olur.
Zimmet suçuna konu olan değerin az olması nedeniyle faile verilecek cezada indirim yapılır.
Zimmet Suçunun Mağduru Kimdir?
Zimmet suçunun mağduru kamu idaresidir. Hakkı ihlal edilenin yani suçun mağdurunun gerçek kişi olması mümkün değildir.
Zimmet Suçu Para Cezasına Çevrilir Mi?
Zimmet suçunun neticesinde hükmedilecek olan ceza beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezasıdır. Adli para cezasına çevirme ise yalnızca kısa süreli hapis cezalarında uygulama alanı bulabilecektir. Hükmedilen hapis cezasının para cezasına çevrilebilmesi için verilen cezanın 1 yıl veya daha altında bir hapis cezası olması gereklidir. Dolayısıyla zimmet suçuna verilen hapis cezasının para cezasına çevrilebilmesi düşünülemez. Fakat zimmet suçunda cezada indirimi sağlayan birçok hal vardır. Bu sebeple çok görülmese de ceza miktarının 1 yılın altına düşmesi halinde adli para cezasına dönüştürmek mümkündür.
Zimmet Şikâyete Bağlı Bir Suç Mudur?
Zimmet suçu şikâyete tabii suçlar arasında sayılmamaktadır. Bu sebeple Cumhuriyet Savcısı soruşturmayı resen başlatabilir.
Zimmet Suçu Ne Zaman Tamamlanır?
Zimmet suçu kamu görevlisinin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirdiği an tamamlanmış olur. Ani hareketli bir suç olması dolayısıyla zimmete geçirme fiili gerçekleştiği an suç tamamlanmıştır. Zimmete geçirilen malın iade edilmesi suçu ortadan kaldırmaz. Bu yalnızca cezada indirim nedenidir.
ZİMMET SUÇU YARGITAY KARARLARI
Askerde Zimmet Suçunun İşlenmesi
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2017/163 Esas, 2018/9672 Karar
Somut olayda, … Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı … Şube Müdürlüğünde sivil memur olarak görev yapan sanık, kendisine teslim edilmiş ve askeriye ile ilişiği kesilen kişilere yapılan ödemeyi … Hazinesine iade etmesi gerekirken mal edinmiştir. Dosyada sanık hakkında zincirleme basit zimmet suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin vermiş olduğu bu karara karşı temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Sanık müdafii temyiz başvurusunda, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak incelenmesi talebinde bulunulmuştur. Yargıtay, duruşma temyiz inceleme talebinin reddine karar vermiştir.
Yargıtay, dosya incelemesinde, sanığın eyleminin Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı nazara alınmadan hüküm kurulduğu belirtilmiştir. Yargıtay, yerel mahkemenin vermiş olduğu karar Askeri Ceza Kanunu ele alınmadan verildiğini belirtmiştir. Bunun yanında zimmete konu olan değerin azlığı nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 249. Maddesinin ele alınmaması gözetilmediği belirtilmiştir.
Yargıtay, tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir. Yargıtay dosyanın esas incelemesine zimmet suçundan zarar gören Hazinenin katılan sıfatı alabileceğini, kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve temyiz başvurusunda bulunması karşısında kamu davasına katılan olarak kabulüne kararı verilmiştir.
Memurun Zimmet Suçu
Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2017/721
Sanık … hakkında zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
Resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verilen sanığın görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu belgede sahtecilik yaptığının iddia edilmesi karşısında, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yetkili merciden bu suç yönünden soruşturma izni alındıktan sonra dava açılması gerektiği gözetilmeden, genel hükümlere göre açılan davaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Karaman İl Özel İdaresinde mutemet olarak görev yapan sanığın, maaş ödemelerine ilişkin ödeme emri belgelerine bordroların kümülatif toplamlarını aktarıp ancak dikey toplamlarında yaptığı oynamalar sonucunda dikey toplamların kümülatif toplamdan düşük olmasını sağlayıp arada oluşan fazlalığı hesabına aktarmak veya nakit çekmek suretiyle zimmetine geçirdiği iddiası ile yapılan yargılama sonucunda zimmet suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de; hükme esas alınan 27/01/2014 tarihli bilirkişi raporu ve bu raporun dayanağı olan 06/03/2014 tarihli Karaman Valiliği Defterdarlık Personel Müdürlüğü görevlilerince hazırlanan raporlar da sanığın düzenlemiş olduğu bordrolardaki rakamlar üzerinde yaptığı değişiklikler sonucu 158.608 TL gelir vergisi, 413.520 TL SSK %14 kişi payı ile 4.329 TL İşsizlik payı olmak üzere devlete ödenmesi gereken toplam 587.591 TL ile intibak farkı ödemelerinden eksiltilerek işçilere ödenmesi gereken ancak ödenmeyen 22.500 TL, sendika farkı ödemesinde işçiler adına alması gerekenden fazla gösterilip ödenmeyen 50.897 TL, bankaya gönderilen tutar ile bankadan ödenen tutar arasında fark oluşturulmak suretiyle oluşan 67.547 TL ve ikramiye ödeme belgelerinde yapılan usulsüzlük nedeniyle 1.033 TL olmak üzere toplamda 729.570 TL’yi uhdesinde bulundurduğunun belirtildiği ancak sanığın devlete ve kişilere ödenmesi gereken meblağlar arasında ne suretle fark oluşturduğunun tesbiti amacıyla görev yaptığı aylara ait bordrolar ve ödeme emirlerine ilişkin belgelerle birlikte dosyanın tüm ekleriyle önceki bilirkişilerden farklı Sayıştay Emekli Uzman Denetçilerinden oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdii ile bordrolar üzerinde yaptığı değişiklikler sonucu devlete ödenmesi gereken ancak ödenmeyen vergi ve SSK payları ile kişilere ödenmesi gereken ücretlerle ödenen ücretlerin karşılaştırılması, sanığın kendisine yasal olarak tevdi edilen miktarı mı yoksa fazla tahakkuk ettirilen yasal tevdi bulunmayan miktarı mı mal edindiğinin açıklattırılmasından sonra, sonucuna göre suç niteliğinin ve sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve soruşturma aşamasında alınan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır.
Muhtarın Zimmet Suçu
Yargıtay 5. Ceza Dairesi Karar 2020/2 Esas 2015/11621
Sanığın Güneri köyü muhtarı olarak görev yaptığı dönemde, köy ihtiyar meclisinin bila tarihli ve 125 no’lu kararıyla köye düğün salonu yapılması ve giderinin köy bütçesinden karşılanması için karar alındığı, ayrıca inşaat işlerini yürütmek ve harcama yapmak üzere sanığa yetki verildiği,
Ancak düğün salonunun inşaatında kullanılmak üzere alınan malzemeler ile düğün salonu inşaatında fiilen kullanılan malzemeler karşılaştırıldığında, sanığın malzemeleri fahiş miktarda alarak malzemelerin bir kısmını zimmetine geçirdiği iddia ve kabul edilen somut olayda;
Sanığı suça konu malzemelerle, düğün salonu dışında, köy konağı cami tuvaleti, mezarlığa abdest alma yeri, malzeme konması için bina yaptığını ve konağın etrafını lama demiri ile çevirdiğini savunması ile 10/09/2012 tarihli inşaat mühendisi bilirkişinin kök raporunda köy konağının tamamlanmasının 3-7 yıl arasında olduğunu belirtmesi ve bu tarihin de düğün salonu yapımıyla aynı döneme denk gelmesi nazara alındığında,
Maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkartılması amacıyla, savunmasında bahsi geçen yerlerle ilgili olarak sanığın görevde kaldığı süre boyunca hangi tutarda harcama yapıldığının gerekirse bu hususta bilirkişi raporu da alınmak suretiyle tespit edilerek, hasıl olacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır.
Bankacının Zimmetine Para Geçirmesi
Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2018/7517 Esas, 2018/12413 Karar
Dosyaya konu olan somut olayda, banka müşterisinin döviz hesabından 3.800 Dolar çekerek Türk Lirasına çevirmiş ve zimmetine geçirdiği iddia edilmiştir. Söz konusu ödeme dekontunda, sanığın imzası dışında bir kişiye ait imza ya da paraf bulunduğu, bu imzanın hesabın açılış kartonundaki yetkili imzası ile aynı olduğu belirtilmiştir. Yargıtay, mahkemenin söz konusu yetkilinin ayrıntılı beyanı alınması gerekirken başka bir banka görevlisinin beyanlarının alınmasını doğru bulmamıştır. Dosyada sanık hakkında 4926 Sayılı Kanun’a muhalefet (Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu) suçundan yargılama yapılmış ve hükümlülük kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılı temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Dosya içerisinde sanık, müfettişe vermiş olduğu ifadede, müştekinin şubeye bir yakınının oğlu ile geldiğini ve 18.000 TL’yi nasıl değerlendireceklerini sorması üzerine sanığın hazine bonosu almaları hususunda bilgilendirmede bulunduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine müştekinin parasını yatırım hesabına yatırdığını ancak başka birine daha soracağını belirtmiş ve müşteki belki de parayı çekeceğini söylemiştir. Sanığın olaya ilişkin bu yönde beyan verilmesinin üzerine kolluk marifetiyle müştekinin yakınının oğlu olarak belirtilen kişinin o tarihte bankaya gidip gitmediği ve olayla ilgili ayrıntılı beyanının alınması, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir. Tüm bu nedenlerle Yargıtay, mahkemenin vermiş olduğu hükme karşılık bozma kararı vermiştir.
İcra Memurunun Zimmetine Para Geçirmesi
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2016/801 Esas, 2018/2651 Karar
Olayda, suç tarihinde … Vergi Dairesinde icra memuru olarak görev yapan sanık, farklı tarihlerde tahsilât makbuzları ile tahsil etmiş olduğu paraları vezneye yatırmamış, kendisine mal edinmiştir. Tahsilât alındısı, vezne servisine verilmesi gerekirken nüsha ile makbuzun dip koçanının farklı olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu durum, tahsildar makbuzunun dip koçanları ile vezneye intikal eden tahsilât bordrolarının karşılaştırılmasıyla daire içerisinde kontrol ve incelemede ortaya çıkmıştır. Dosyada sanık hakkında ağır ceza mahkemesine yargılama yapılmış ve zimmet suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Ortaya çıkan eylemin basit zimmet suçunu oluşturduğu görülmektedir. Ancak basit zimmet suçunun cezasının üst sınırı nedeniyle dava zamanaşımı süresi olan 15 yıllık sürenin suç tarihinden itibaren geçmiş olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay, mahkemeye konu olan dosya hakkında sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine kararı vermiştir.
Avukatın Zimmet Suçu İşlemesi
Ceza Genel Kurulu - 2021/43 Esas, 2021/287 Karar
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 1. maddesindeki avukatlığın kamu hizmetinin yanı sıra serbest bir meslek olduğuna ilişkin belirleme, 2. maddesinde yazılı amacı, TCK’nın 6/1-c-d fıkralarında düzenlenen “kamu görevlisi” ve “yargı görevi yapan” kavramlarının birbirinden farklı olup aynı sonucu doğurmadığı, TCK’nın 6. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere mesleklerin icrası sırasında avukatların kamu görevlisi olduğu ancak serbest meslek mensubu olan avukatların yaptığı tüm işlerde kamu görevlisi sayılacağını kabul etmenin TCK’nın 2. maddesinde düzenlenen kanunilik ilkesine ve bunun önemli sonucu olan kıyas yasağına aykırılık oluşturacağı, 1136 sayılı Kanun’un 35. maddesinde sayılan ve yalnız avukatların yapabileceği işler arasında olan “adli işlemleri takip etmek” kapsamında kalan icra takibinde bulunma görevini sanığın kanundan almakla birlikte, bu yetkiyi kullanma sırasında, müvekkilinin parasını tahsil etmesinin doğrudan avukatlık görevinden doğmayıp suç tarihinde yürürlükte olan HUMK’un 63. maddesindeki düzenleme uyarınca “ahzu kabz” yetkisine dayanarak gerçekleştirdiği, vekâletnamede ahzu kabz yetkisinin bulunmaması hâlinde sanığın parayı tahsil edemeyeceği, bu yetkinin de katılanın iradesi doğrultusunda verilmesi üzerine vekâletnamede ayrıca yer aldığı, ahzu kabz yetkisinin istenildiği zaman katılan tarafından geri alınabileceği gibi katılan tarafından sanığın azledilerek aralarındaki vekâlet ilişkisinin bitirilebileceği gibi sanık tarafından da istifa nedeniyle sonlandırılabileceği, yine suç tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 397. maddesindeki düzenleme uyarınca aralarındaki vekâlet ilişkisinin ölüm, ehliyetsizlik ve iflas gibi nedenlerle sona erdirilebileceği göz önüne alındığında aralarındaki ilişkinin vekâlet ilişkisi olup sanık ile katılan arasındaki ilişkide kamu otoritesi ve kamu gücünün kullanılmadığı, sanığın eyleminden dolayı kamu idaresinin güvenirliği ve işleyişinin değil sanık ile katılan arasındaki vekâlet ilişkisinin zarar gördüğü, sanığın hukuka aykırı olarak mal varlığına geçirdiği maddi değerin müvekkili olan katılana ait bir değer olduğundan, oluşan zararın da kamu zararı olmadığı ve sanığın somut olayda TCK’nın 6/1-c maddesinde belirtilen kamusal faaliyetin yürütülmesine katılan kişi konumunda olmayıp suç tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HMUK’un 63. maddesindeki düzenleme uyarınca söz konusu paranın tahsili için katılan tarafından sanığa verilen yetkiye dayanılarak sanık tarafından tahsilat yapıldığından, söz konusu paranın sanığa teslim edilmesinin sanığın doğrudan görevi nedeniyle yani avukat olmasının tabi sonucu olarak değil katılan tarafından sanığın şahsına duyulan güven ilişkisi nedeniyle verilen ahzu kabz yetkisine dayanarak gerçekleştirildiği ve aralarındaki ilişkinin hizmet ilişkisi kapsamında kaldığı birlikte değerlendirildiğinde; icra takibi neticesinde zilyetliği devredilen parayı uhdesinde tutup müvekkili olan katılana vermeyip mal edinen sanığın eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.